33 gün sonra yapılacak seçimin bugüne kadarki seçimlerden çok farklı bir özelliği ortaya çıktı: En sessiz seçim…
Geçmiş seçimlerde iki ay kala siyasetin temposu artmış, tansiyonu yükselmiş olurdu.
Bugün ise büyük bir sessizlik var. Nereye gitsek, kiminle konuşsak hep aynı gözlem sonucu ortaya çıkıyor: Seçmen tepki vermiyor…
Öyle bir isteksizlik ve ilgisizlik yansıyor ki, seçime sanki 33 gün değil de bir yıl varmış gibi bir hava doğuyor.
Seçmen tepki vermediği, heyecanını göstermediği için de siyasetçi havaya giremiyor.
Bunun iki nedeni olabilir:
Birincisi…
Seçmen kararını vermiş ve bu nedenle çevresinde olan bitene ya da siyasetin günlük performansına ilgi göstermiyor olabilir…
İkincisi…
Seçmen kararını vermiş, ama kafasında bazı kaygılar oluştuğu için ilgisizmiş gibi davranıyor…
Aslında…
Seçime sayılı gün kalmasına karşın toplumun günlük yaşamını olağan şekilde sürdürmesi çok da kötü bir şey değil. Hatta, doğru olanı da bu.
Ama…
Bizim gibi duygularını belli eden toplumlarda ortamın aniden sessizleşmesi daha farklı beklentileri, örneğin fırtına öncesi sessizlik gibi yorumları da beraberinde getiriyor.
* * *
Sandığa yaklaşık bir ay kaldı…
Ancak şehre baktığımızda seçim havası yok…
Neden seçmen ve siyasetçi havaya giremedi? Neden sokaklar seçim havası yansıtmıyor?...
Soruyu, muhalefet partilerinin bazı belediye başkan adayları ile siyasetçilere sorduğumda, gerekçe olarak genelde “seçmen geçim derdinde olduğu için seçim havasına girilemedi” yorumu yapıyorlar...
Doğru.
Kiminle konuşsam, “benim derdim seçim değil geçim” diyor…
Geçmiş seçimler öncesi şehirde adeta demokrasi bayramı yaşanırdı…
Milletvekili veya belediye başkan adaylarının seçim ofisleri dolar taşardı…
Cadde ve sokaklar siyasi partilerin bayraklarıyla donatılırdı.
* * *
Pazar günü bahar havası vardı…
Havayı güzel bulanlar pikniğe gitmişler…
Bir aile dostumuz telefon etti…
“Senin evin yakınındaki piknik alanındayız. Ailecek piknik yapıyoruz. Müsaitten yengeyi de al gel” dedi…
Eşime söyleyince, “olur gidelim” dedi.
İnsanlar soğuk havalar nedeniyle evlerinde oturmaktan sıkılmış olmalılar ki piknik alanı tıklım tıklımdı…
Aile dostumuz pikniğe kalabalık gelmiş.
Bacanak, kayınbirader, dayı, amca, apartman komşularıyla…
Uzun zamandır görüşmediğimiz için sohbete koyulduk. Sohbette konu dönüp dolaşıp siyasete dönünce siyasi konuşmalardan sıkılmasınlar diye eşlerimizden uzaklaştık…
2 saate yakın siyaset konuştuk.
Kısa keseyim.
Sohbetin sonunda ben şahsi görüşümü belirttim.
Buradan yazmam doğru olmaz.
Sohbette katılanların, “25 yıldır Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığını CHP’li Yılmaz Büyükerşen yaptı. Yaptığı güzel hizmetler de var yapamadıkları da. 25 yılda Eskişehir’in çehresini değiştirdi. Yılmaz Büyükerşen hep ‘Hükümet bizi engelliyor. AK Partili Belediyelere bakanlıklar para yağdırıyor. CHP’li belediye başkanları isteyince yok diyorlar’ diye yakınıyordu. Bu nedenle Eskişehir birçok hizmetten mahrum kaldı. 31 Mart seçimlerinde bir dönemde olsa AK Parti’nin Büyükşehir Belediyesi Başkan adayına oy verelim. Bakalım neler yapacaklar veya yapamayacaklar görelim” düşüncesi ağır bastı.
* * *
Son günlerde nereye gitsem 3-4 kişiden birisi “Bir dönem de Büyükşehir Belediyesini AK Partili başkan yönetsin. Bakalım verilen sözler yerine gelecek mi? Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Eskişehir’e neler kazandıracak? Bakanlar belediyeye hizmet yapılması için özel ödenek verecek mi?” görelim diyor…
* * *
Bu düşünce sandığa yansır mı?
Bekleyip göreceğiz…
* * *
İYİ Kİ KALEDE KİRVELİ VAR
Bu sezon BAL Liginde şampiyonluk parolası ile yola çıkan Eskişehirspor, pazar günü deplasmanda oynadığı Sincan Belediyespor maçında büyük hayal kırıklığı yarattı…
Karşılaşmanın ilk yarısı 1-1 sona erdi…
İkinci yarıda sahanın hâkimi Sincan Belediyespordu.
Özellikle karşılaşmanın son dakikalarında rakip takımın oyuncuları yakaladıkları yüzde yüzlük gol fırsatlarını kullanmayı becerebilselerdi Siyah-Kırmızılılar sahadan farklı bir mağlubiyetle ayrılabilirdi…
Eskişehirsporlu formasını giyen futbolcular, 26 puanla ligin 9 sırasında bulunan Sincan Belediyespor karşısında mağlup olmadıklarına yaptığı kurtarışlarla kalede adeta devleşen İhsan Turgut Kirveli’ye yatıp kalkıp dua etsinler.
Siyah-Kırmızıların Sincan Belediyespor ile 1-1 berabere kalmasıyla en yakın takipçisi Polatlı Belediyespor Eskişehir’de Yunusemrespor’u 4-0 yenince aradaki iki puanlık farkı kapattı…
Puanlar eşitlendi.
Eskişehirspor gol averajı ile liderliğini sürdürüyor…
21 Haftada Alaplı Belediyespor 23. Hafta da ise Polatlıspor ile oynayacakları maçlar Siyah-Kırmızılıların ligdeki kaderini belirleyecek…
Evinde oynayacağı bu iki maçta puan kaybederse şampiyonluk yolunda büyük bir darbe almış olurlar…
* * *
Eskişehirspor sezon başından beri şampiyonluğu hak eden futbol oynamıyor…
Kardeş takımlar Eskişehir Demirspor ile Yunusemrespor’u farklı skorla yendiğinde sanki şampiyon olmuşlar gibi sevinen maç sonunda saha ortasında göbek atan Siyah-Kırmızılı futbolcular, biraz daha güçlü takımlar karşısında adeta dökülüyorlar.
Demirspor ve Yunusemrespor sadece Eskişehirspor’dan değil son haftalarda içeride ve dışarıda karşılaştıkları takımlardan da farklı goller yiyor…
Ama o takımların futbolcuları farklı skorla galip geldikleri için Siyah-Kırmızılı kulübün formasını giyen futbolcular gibi sahada göbek atmıyorlar…
* * *
Eskişehir Demirspor ve Yunusemrespor Kulüplerinde futbol oynayan o çocukların çoğunun hem yaşları küçük hem de para pul almadan mücadele ediyorlar…
Eskişehirspor Kulübünün formasını giyen futbolcuların yaş ortalaması 29-30. Hatta 35 yaşında olanda var.
Siyah-Kırmızılı Kulüple 700-800 bin hatta 1 Milyona sözleşme imzalarken Eskişehir’in diğer iki kulübünde oynayan çocukların karın tokluğuna mücadele ettiğini bilmiyorlar!
Çocuklar diye özellikle yazıyorum…
Yaş ortalamalarına baktığımda 17 ile 21 yaş arasında…
* * *
Son olarak dost acı söyler ama doğru söyler diyor, Sincan Belediyespor karşısındaki futbolun üzerine koyamazlar sezon sonu hüsranla biterse bugün forma giyen futbolcuların yarısından fazlası kulübe veda eder…
Teknik adamlar ve futbolcular bu kötü futbola çare aramalılar…
Yoksa gelecek sezon aynı havayı yakalamak mümkün olmaz…
* * *