Alpu Ovası'nın altında yatan kömür rezervi, yılda bir gündeme gelir ama pek umursanmazdı.
'Kömürlü termik santral yapımı' projesi vücut bulup ihale aşamasına gelince, iş ciddiye bindi.
Meğer Alpu Ovası'nın altında ülkenin dördüncü büyük linyit rezervi varmış, yapılacak santral de ülkemizin önemli santrallerinden biri olacakmış.
İddia bu!
'Bu termik santral de neyin nesi?'
Kısaca, Alpu Ovası'nın derinliklerinde yatan kömür çıkarılacak, yakılacak, içindeki kimyasal enerji, önce ısı enerjisine, sonra kinetik enerjiye, en sonunda elektrik enerjisine dönüştürülecek.
Bu arada havaya duman, zehirli gaz ve partikül; çevreye kül/curuf, toz, atık kirli su bırakılacak.
Şimdilik belediye, STK ve yerel basın köşe yazarları cihetinden muhalif sesler yükseldi.
Taraf olarak Beyazaltın Muhtarı'yla, Alpu Belediye Başkanı'nın sesini duyabildik.
Konuşması gerekenlerse herhalde,
Ya tam seçim yıllarının öncesinde kamuoyunun tepkisini merak ediyorlar;
Ya da dillerini açacak bir işaret fişeğinin atılmasını bekliyorlar.
Önümüzdeki günler tartışmalara gebe görünüyor. İnşallah duyarlı beyinlerin ve dillerin bilimsel tartışmalarına tanık oluruz.
Yok, eğer iktidar yandaşlığı ya da iktidar karşıtlığı bağlamında tartışılırsa, kaybeden Eskişehir olacaktır.
Herkes farkında ki kentimizde;
'Termik bir sancı var!'
***
Kapitalist öğretiyle beslenen, kolay ve çabuk para kazanma arzusunda olanların savunduğu gibi,
'Kömürlü termik santralin ne zararı var?' diyebilirsiniz.
Ben uzmanların elçiliğini yapayım o zaman:
Santralden çıkan gazlar; tarım ürünleri, hayvanlar, su varlıkları, ormanlar üzerinde kalıcı tahribat yapar. Hava kirliliği hastalıkların davetiyesidir.
Gaz ve partiküllerin içindeki ağır metaller, insanın merkezi sinir sistemini etkiler; anormal doğumlar, gelişme ve öğrenme yetersizlikleri görülür. Kronik bronşit, erken ölümler yaygınlaşır.
Küllerdeki radon gazı kansere neden olur.
Asit yağmurları oluşur ki; toprağın, suyun, havanın kimyasal yapısı bozulur.
Tarım, hayvancılık, arıcılık, balıkçılık yapmak çok ama çok zorlaşır.
Bol miktarda kullanılan soğutma ve temizleme suyu atık olarak yer altı sularına ya da akarsulara boşaltılacağından, sudaki yaşam zinciri bozulur.
Termik santraller hem bu günü, hem de yarını zehirler.
***
AB ülkelerinin çoğu kömüre veda etti, ya da giderek kömürden uzaklaşıyor. Kömür zengini Endonezya kömürden tamamen vazgeçti. Çin ve Hindistan rotasını yenilenebilir enerjiye çevirdi.
Dünyadaki enerji değişimlerini izlerken, bu kömürlü termik santrali ısrarının gerekçesini biri açıklayacaktır herhalde.
İnat mı var; yoksa çıkar ilişkileri mi?
Enerji Bakanlığı'nca kullanılan 'bizim kömürümüz, bizim enerjimiz' sloganıyla,
Kömürü hem milli, hem de sempatik hale getirme çabalarının altında, 'milletin bir yerlerine koyma meraklıları' olmasın sakın!
Cerattepe, Mazıdağı, Trakya, Ege örneklerindeki gibi…
***
Termik santralin bugünkü getirisine aldanıp, ekonomide ve çevrede yapacağı yarınki götürüsü göz ardı edilmemeli.
Hayat bizimle bitmiyor; çocuklarımızın, torunlarımızın yaşayacağı hayatı da düşünelim.
Kızılderili atasözünde söylendiği gibi:
'Bu dünya bize atalarımızın mirası değil, torunlarımızın emanetidir.'
Doğa bizim, bu kent bizim!
Kömür bizim kömürümüz,
Aynı zamanda bizim zehrimiz de olacağını anlayalım!