TÜİK'in halkın cüzdanını yansıtmayan enflasyon açıklamaları sonrası, "Enflasyona ya da enflasyonu nasıl kontrolden çıkardığımıza dair söylenecek hiçbir şey kalmadı" diyerek gelen tepkiler çiğ gibi büyüyor.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)'inperşembe günü açıkladığı rakamlara baktığımızda enflasyon, ocakta yüzde 11,10 artarken yıllık bazda da yüzde 48,69 ile son 20 yılınen yüksek seviyeye çıktı.
'Enflasyon Nisan ayında zirveye ulaşacak'
Japonya'da yayınlanan Nikkei Asia'ya konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, uygulamaya koydukları ekonomi politikasından geri dönüş ve faiz artırımı olmayacağını Türkiye'de enflasyonun 'EnflasyondaNisan ayında zirveye ulaşacağını ve yüzde 50 oranını geçmeyeceğini düşünmüyorum. Umarım yanılmam' demişti.
* * *
'Enflasyonda yüzde 50 seviyesini nisan ayında göreceğimizi düşünmüyorum. Umarım yanılmam' diyen Bakan Nebati, TÜİK'in açıkladığı enflasyon rakamının yıllık bazda daha nisan ayına gelmeden yüzde 48,69'a ulaşmasınane diyecek merak ediyorum?
Nisan ayına daha iki ay var.
Şubat ve Mart'ta da enflasyon yüzde 10+10 gerçekleşirse yıllık bazda da yüzde en iyimser 68'e ulaşmış olur.
Biraz daha iyimser olalım şubat ve mart ayında enflasyon yüzde 5+5 çıksın. Yine de yüzde 50'yi geçecek.
Buda 20 yıl sonra geri dönen enflasyon canavarının olma özelliğinin yanı 20 yılın rekor seviyesi olma özelliği de taşımış olur.
'YÜKSEK ENFLASYON tüccar, sanayici
ve esnaf için tehlike oluşturuyor'
Eskişehir Ticaret Odası (ETO) Başkanı Metin Güler, TÜİK tarafından açıklanan ocak ayı enflasyon rakamları hakkında yaptığı değerlendirme de, 'Yüksek enflasyonun tüccar, sanayici ve esnafın sermaye ihtiyacını da artırdığını' söylemiş.
Nerede ise yüzde 50 ile yüzde 100 civarında artan ürün fiyatları nedeniyle tüketicinin alım gücü düşerken özellikle orta ve küçük ölçekli esnafların cirolarını ciddi etkiledi.
Kazançlar düştü.
Eğer raflardaki ürünlerin fiyatları düşmez, gelecek aylarda da enflasyon oranları ocak ayındaki gibi yüksek çıkarsa sermayeleri giderek azalan küçük ve orta ölçekli esnafların kapılarına kilit vurmalarına neden olabilir.
ETO Başkanı Metin Güler'de yaptığı yazılı açıklamada yüksek enflasyonun belirsizliğe de sebep olduğunu belirterek, açıklanan yıllık %48.69 oranındaki enflasyonun hem vatandaşlar hem de ekonominin çarklarını oluşturan tüccar, sanayici ve esnaf için tehlike oluşturduğuna dikkat çekmiş.
Yüksek enflasyonun tüccar, sanayici ve esnafın sermaye ihtiyacını da artırdığını bu sebeple küçük ölçekli firmaların bankaların kapısını çalarak yüksek faizle kredi almaya çalıştığını dile getirmiş.
Piyasa koşullarında oluşan kredi faizlerinden tutun da enerji maliyetlerine kadar birçok girdinin her ölçekteki tüccar ve sanayiciyi zorladığını belirten ETO Başkanı Güler, enflasyon tehlikesinin bertaraf edilmesi gerektiğini, enflasyon sorununun basit pansumanlarla geçiştirilemeyeceğini, nedenler ortadan kaldırılarak ekonominin üzerindeki baskının sona erdirilmesi gerektiğine dikkat çekmiş.
* * *

'İTTİFAKLARDAN BİRİSİNE GİRMEYECEĞİZ'
Zafer Partisi İl Başkanı Soner Çam ile parti binasının önünde karşılaştık. 'Abi müsaitsen gel bir kahve içelim' dedi.
Daha doğrusu parti binasının orada olduğunu da bilmiyordum.
Açılışa davet etmişti gidememiştim.
Önünden tesadüf geçerken karşılaştık.
Soner Çam'ın daveti üzerine il binasına çıktık.
İçerideki büro eşyalarını görünce 20 yıldır iktidarda olan AK Parti il binasından daha görkemli döşenmiş.
'Bu kadar büro eşyası için parayı nereden buldunuz?' diye espri yaptım.
'Bir miktarını ben karşıladım kalanını da yönetimdeki arkadaşlar ile eş dost katkıda bulundu' dedi.
Hal hatır sorduktan sonra teşkilatlanma çalışmalarının nasıl gittiğini sordum.
'6 ilçe teşkilatını oluşturduk. Odunpazarı İlçe Başkanlığına Berkay Çifter, Tepebaşı İlçe Başkanlığına ise Gökçe Baloğlu atandı. Sivrihisar'a Mehmet Bayık, Mihalıççık'a Mustafa Fen, Mihalgazi'ye ise Remzi Uyar atandılar. İlçe başkanlarımızın mazbataları Genel Başkanımız Ümit Özdağ tarafından teslim edildi. Yeni ilçe başkanlarımız sorumlu oldukları bölgelerde çalışmalarına da başladı'dedi.
'SEÇİMLERE TEK BAŞIMIZA GİRECEĞİZ'
Kahvelerimizi yudumlarken Zafer Partisi İl Başkanı Soner Çam'a,' Seçim tarihi yaklaştıkça yeni partiler birer birer siyaset sahnesindeki yerini alırken ittifak görüşmeleri de hızlanıyor. Siz hangi ittifakta olacaksınız?' diye sordum.
'Biz hiçbir ittifakta olmayacağız. Zafer Partisi kurulalı daha beş ay olmadan Gezici araştırma şirketinde % 1.1 kamuoyu araştırmada yerini almıştır. THETEMIS araştırma şirketi anonim şirketinin yapmış olduğu en güvenilir lider araştırmasında Genel Başkanımız Dr. Ümit Özdağ birinci sırada yer almıştır. Seçimlere kadar 81 ilimizde teşkilatlanma çalışmalarımızı tamamlamayı hedefliyoruz. Partimiz hızlı bir şekilde yurtta örgütleniyor ve ülkenin içinde bulunduğu ağır ekonomik sorunları ve nedenlerini de halkımızla paylaşıyoruz. Türkiye gündemine siyasetine etki ederken çeşitli ambargolarla karşılaşıyoruz, medya Zafer Partisi'nin çalışmalarını görmezden gelme eğiliminde ancak bu ambargoları da aşacağımızı biliyoruz, çünkü her şeyden önce demokrasiden yana bir basın ve sosyal medya var, her halükarda mesajlarımız Türk halkına ulaşıyor'dedi.
'MÜLTECİLERİ MEMLEKETLERİNE GÖNDERECEĞİZ'
'Suriyelilerin ve kaçak olarak Anadolu'ya gelenlerin ülkesine dönmeleri için 10 milyon imza toplayacağız, Eskişehir'den de 250 imza toplanması hedefimiz var. Bu ülkeye son 10 yıl içinde doldurulan, 8 milyon yabancı var. 5.3 milyonu Suriyeli, Angolalı, Cibutili, Bangladeşli, Iraklı, İranlı, Pakistanlı, dünyanın her yerinden 8 milyon insan getirdiler. Sadece Suriyeliler için harcadığımız para 90.8 milyar TL 2011-2021 sonu itibariyle. Her Türk vatandaşın cebinden bin 200 dolar para çıkmış demektir. Artık herkesin vatanına dönme zamanı geldi. Biz Türk halkının sırtından bu büyük yükün inmesini, Suriyelilerin, Afganların ve diğerlerinin kendi vatanlarına geri dönmesi gerektiğini düşünüyor ve bu konuda da aziz milletimize söz veriyoruz.'
Anadolu Kalesi Projemizle bir sene içerisinde 365 günün 24'üncü saatin sonunda son sığınmacı veya kaçakta Türkiye'yi terk etmiş olacak. O zaman cebimizden yılda 10 milyar dolar çıkmış olmayacak. O zaman eczaneye gittiğinizde sadece kendi ilacınızın parasını ödeyeceksiniz. Suriyelilerin aldığı ilacın parasını da siz ödemeyeceksiniz. O zaman hastaneye gittiğinizde sadece kendi tedavinizin parasını ödeyeceksiniz, Suriyelilerin de parasını ödemeyeceksiniz'.
* * *
Zafer Partisi iktidara gelir mi gelmez mi? Onu bilemem.
Tercihini seçmenler yapacak.
Diyelim ki geldi.
Bakalım mültecilerin memleketlerine gönderilmeleri için nasıl bir adam atacaklar?
8 milyon yabancıyı ülkelerine göndermek pekte kolay olmayacağı görüşündeyim.
* * *

MİLLET İTTİFAKI CEPHESİ GENİŞLİYOR
Seçim tarihi yaklaştıkça yeni partiler birer birer siyaset sahnesindeki yerini alırken ittifak görüşmeleri de hızlanıyor.
İttifak maratonunun temposu da artıyor. Şimdi konuşulan en önemli soru şu: Millet İttifakı cephesi genişler mi?
Tam da bu ortamda Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti ve Gelecek Partisi liderlerinin akşam yemeğinde bir araya gelmesi gündemin ilk sıralarında yerini aldı.
Cumhur İttifakı dışındaki siyasi partilerin liderleri daha önce de bir araya gelmişti.
'Millet İttifakı'nın tüm Türkiye'yi kucaklayacak şekilde genişletmek isteğine' vurgu yaptılar.
'Biz 50'ye 1 katmayacağız, 50'ye 50 katıp memleketi ayağa kaldırmaya çalışıyoruz' diyorlar.
* * *
CHP, İYİ Parti, DEVA Partisi, Saadet Partisi, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti temsilcilerinden oluşan komisyon, yılbaşı öncesinde parlamenter sistem çalışmasını tamamladı ve liderlere de sunmuşlardı.
Ortak belirlenecek takvim çerçevesinde bu çalışmanın 6 partinin genel başkanları tarafından kamuoyuna açıklanması planlanıyordu. Çalışmanın ocak ayı içinde kamuoyuna açıklanması bekleniyordu. Ancak, önce Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, daha sonra İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in Covid-19'a yakalanması, programın da aksamasına neden oldu.
Kulislere yansıyan bilgilere göre, olağanüstü bir gelişme veya aksaklık olmazsa bu ay içinde 6 liderin bir araya gelerek, parlamenter sistem çalışmasını kamuoyuna açıklamaları bekleniyor. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun önerisi kabul görürse, liderler 'alfabetik sıraya' göre söz alarak, parlamenter sistem önerisi konusundaki görüşlerini açıklayacak.
Öte yandan, Mustafa Sarıgül'ün Türkiye Değişim Partisi'nin (TDP) de Millet İttifakı'na katılması da bekleniyor.
İNCE, İTTİFAKA KARŞI
Daha önce Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce ile de 'ittifakta birlik' görüşmesinin yapıldığı ancak İnce'nin, 'seçimlerde herhangi bir ittifak içinde yer almak istemediğini paylaştığı' belirtilmişti.
İttifakın 2022 yılında 'Cumhur tek, Millet birlik' sloganını kullanması bekleniyor.
Demokrasi İttifakı ya da Halk İttifakı
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) en büyük üçüncü gruba sahip Halkların Demokratik Partisi (HDP), şu ana kadar herhangi bir ittifak modelinin içinde yer almadı. Ancak bir süredir, HDP'nin ve Türkiye İşçi Partisi'nin (TİP) girişimleriyle yeni bir ittifakın kurulması için görüşmeler sürüyor.
Ocak ayı içinde HDP, TİP, Emek Partisi (EMEP), Halkevleri, Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Türkiye Komünist Partisi (TKP) bir araya geldi. Kamuoyunda ismi 'Demokrasi İttifakı' ya da 'Halk İttifakı' olması beklenen yeni ittifak için görüşmelerden çıkan ilk sonuç bir ittifak deklarasyonu olmadı ama birlikte mücadele kararı çıktı.
* * *

NASİP VE KISMET
Kıssadan hisse...!
Semerkant'ta bir semerci ustası, oğluyla beraber hem semer yapar, hem de eskiyen semerleri tamir eder, baba-oğul hayatlarını böylece devam ettirirlermiş. Semerci ustası, mesleğinin alametlerinden olacak ki; çalışırken üzerinde oturduğu koltuğunu da semerden yapmış. Bu semerin gizli bir bölmesini de para kasası olarak kullanmaktaymış.
Fakat semerde kasa olduğunu oğlu bile bilmezmiş. Çalışılır kazanılır, paralar bu kasada biriktirilirmiş. Olacak bu ya, baba tüccarın bir aylığına Semerkant'tan ayrılması icap etmiş. Depodaki semerleri ve dükkanı oğluna emanet etmiş. Seyahate çıkmadan önce de oğluna, kendi kullandığı semerin asla satılmamasını sıkı sıkı tembihlemiş. Babası yokken oğul, babasının tembihlediği semerin haricindeki bütün semerleri satmış. Fakat bir akşam, yolcunun biri gelmiş ve semer almak istemiş. Adamın ısrarlarına dayanamayan oğul, biraz da kar ederim düşüncesiyle 10 akçe olan semeri 30 akçeye satıvermiş. Baba tüccar seyahatten döndüğünde semerden yapma koltuğunun olmadığını görünce koltuğunun nerede olduğunu sormuş. Oğul, satmak zorunda kaldığını ama üç katı kar ettiğini heyecanla söyleyince babası şaşkına dönmüş. Kimseye bir şey söylemese de için için yanmaya başlayan baba, işi gücü bırakmış… Semerkant, Buhara, gezmedik yer, uğramadık han bırakmamış; ne çare ki semerini bulamamış. Tüccarın kaç ay, kaç yıl gezdiği bilinmez. Ama yorulduğu belli ki şu beyit dökülmüş dilinden:
'Dizimde kalmadı takat nasip arayı arayadolandırdı bizi kısmet, Semerkant'ı Buhara'yı.'
Semeri bulamayacağına kanaat getiren baba eve dönerek işe koyulmuş. Gel zaman git zaman, bir semer eskitecek kadar vakit geçmiş… Bir gün, bir adam semer tamir ettirmek için dükkana gelmiş. Semerci, yıllar önce kaybettiği semerini tanımış; ama hiç belli etmemiş. Semer sahibine 'Bu semer çok eskimiş, ben size yeni bir semer vereyim; bu bende kalsın' deyip semeri geri almak istemiş. Bu duruma çok sevinen semer sahibi, yeni semeri alıp gitmiş. Hemen semerini kontrol eden adam, parasını yerinde görünce sevinmiş ve şu beyti mırıldanmış:
'Ne lazımdır sana gezmek Semerkant'ı Buhara'yı.
Sana Taksim olan kısmet gelir arayı arayı..'
Velhasıl ne diyordu Hz. Mevlana:
Kısmet etmiş ise Mevla;
El getirir, yel getirir, sel getirir…
Kısmet etmez ise Mevla;
El götürür, yel götürür, sel götürür…
(alıntı)
Çabuk söyle bunun freni nerede?

Adamın biri pejo marka bir minibüs alır. Sonraki gün de minibüsü tıklım tıklım doldurup kasabanın yolunu tutar. Derken minibüs gittikçe hızlanır. Yolculardan biri;
-'Kaptan yavaş, bir yere çarpacağız.' der. Şoför;
-' Sen pejo'yu biliyor musun?' diye sorar. Yolcu;
-'hayır' diye cevap verir. Şoför;
-'O zaman susacaksın.' der ve devam eder. Minibüs hızlanmaya devam eder. Bir süre sonra bir yolcu daha seslenir:
-'Oğlum, ben hastayım biraz yavaş.' Şoför yine sorar;
-'Sen pejo'yu biliyor musun?' Amca ne bilsin; 'hayır' der. Şoför;
-'O zaman susacaksın.' der ve devam eder. Bu kez bir kadın seslenir:
-'Hamileyim, lütfen biraz yavaş; çocuğumu düşüreceğim.' Şoför yine sorar:
-'Sen pejo'yu biliyor musun?' Kadın 'yok' der şoför yine aynı cevabı verir...
Arkadan kızgın bir ses tonuyla bir genç seslenir:
-'Yavaş git kardeşim, öldüreceksin bizi.' Şoför yine sorar;
-'Sen pejo'yu biliyor musun?' Genç;
-'Biliyorum lan ne olacak?' der. Şoför sevinçle ve telaşla son soruyu sorar:
-'O zaman çabuk söyle bunun freni nerede?'
* * * *