İlkel insan doğadan korktu. Karnını doyurduğu canlılar üzerinde etkili olan gücü gördü. Yakıp kavuran ateş topu karşısında çaresizliği yaşadı.

Güneşin gücünden korktu.

Hayatını alt üst eden, mağarasına hapseden yağmurdan korktu. Suyun önünde, dağların, taşların, toprağın akışını gördü.

Suyun gücünden korktu.

Yer sallandı, kayalar parçalandı, toprak kaydı. Bilmediği sarsıntıların canlar aldığını gördü.

Yeryüzünün, toprağın gücünden korktu.

İki sert taşı sürtünce ortaya çıkan parlak sıcaklık hoşuna gitti. Gökten yıldırımlarla gelen yangınları gördü.

Ateşin gücünden korktu.

***

Kendinden güçlü ne varsa, hepsinden korktu.

Korkusuna kılıf buldu, 'aşktır' dedi, bağlandı güce.

Güçlü gördüklerine taptı.

Güneşe, suya, toprağa, ateşe, gökyüzüne, güçlü insana…

Güce taptı.

***

İlkel insanlar güç karşısında sınandıkça gücü sevdi. Güçlüyü sevdi.

Kimi sevdi gücü, güçlü olmayı,

Kimi korktu güçten, güçlü olandan…

Korku ve sevgi karışınca, hep tapacağı bir 'güç' aradı.

Güce, güçlüye teslim etti ruhunu, aklını…

Tarih boyunca güçlü devlet kuranların başında hep 'mutlak güç' bulundu. Mutlak güç, gücünü pekiştirmek için güçlü adamlar topladı çevresine, gücünden korkanlar da yıllarca mutlak gücün eteğinden tuttu.

Krallar, sultanlar, firavunlar gibi…

İdeolojik dallara yapışmış güce sahip olmak için; kurallar, yasalar, sopa, silah ile hizaya getirildi güçten korkanlar.

Emperyalizm gibi, faşizm gibi, komünizm gibi, teokratik rejimler gibi…

Silahsız, sopasız bir başka güç oluştu yeryüzünde. Yaşamak için ihtiyaç haline getirildi silah yerine, sopa yerine: 'Para!' Şirketleriyle, holdingleriyle, tröstleriyle…

Parayı gösterdiler en büyük güç olarak. Güçten korkanlar ve gücü sevenler taptılar bu yeni güce.

Kapitalizm gibi, liberalizm gibi, küreselleşme gibi…

Güçlüler diğer güç kullananlardan daha güçlü olmak isteyince, vurdular masaya yumruklarını. Güçten korkanların, gücü sevenlerin sırtına sardılar ölüm kusan silahlarını.

Ve parmak doğrultup karşısındaki güce ait; kendisi gibi güçten korkan, gücü seven, güce tapan insanlara: 'düşmanındır, öldür' dediler.

Cinayet gibi, savaş gibi, terör gibi…

***

Asırlarca korktu halkımız 'bir bilinmeyenden, bir de güçlüden!'

Güce boyun eğdi, teslim oldu, haksızlığı 'hak' kabul etti.

Geçer akçe güç oldu yıllarca.

Ve şimdi!

'Bir güç masalı'nı iyi okuyanlar; güçten korkan, gücü seven, güce tapan bu insanları iyi bilenler, iyi tanıyanlar sahneye çıktı.

Güç, teslim aldı insanların ruhunu ve aklını.

Her şey güç olmak için, güce sahip olmak için!

***

Bir korkarız, biz severiz, biz taparız.

Ona 'güç' der, sorgusuz teslim oluruz.

Kendimizdeki 'gerçek gücü' anlayamadan!