Taşı yontmasından 3 milyon yıl sonra demiri eriten insanoğlu; demiri erittikten sadece 3 bin yıl sonra hidrojen bombasını aldı kucağına.
Eski insanların doğdukları dünya ile öldükleri dünya muhtemelen aynıydı. Oysa çağımızın insanı doğduğu dünyaya değil; gelişmiş, ilerlemiş farklı bir dünyaya veda ediyor ölürken.
Artık kazandığımız bilgi ve becerilerin pabucu kısa sürede dama atılıyor. Teknolojinin değiştirdiği kültürel ve sosyal yaşama ayak uydurmak bayağı bir hüner istiyor. Bir geçit noktasındayız sanki!
Çağımızın sonik uçakları, nükleer silahları, uzay ve bilgisayar teknolojileri, düşünülürse…
Hidrojenden sonra hızla ilerleyen bugünkü yaşamın değişim aralığını da birileri verecektir.
Eminim ki, hayrete düşülecek, 'bu kadar mı kısa?' denecektir.
***
Ronald Wright, 'İlerlemenin Kısa Tarihi' adlı kitabında, bizden önceki medeniyetlerin hakkını da teslim ederek,
'Kendisinden önceki medeniyetlerin çoğunu kapsayan medeniyetimiz, istim almış, geleceğe doğru ilerleyen kocaman bir gemidir.' diyor.
İnsanoğlu öylesine ilerliyor ki; hiç olmadığı kadar hızlı, daha ileriye ve daha yüklü olarak hareket ediyor.
Medeniyet gemisi eski çağların gemisi değil artık.
Pusulası, tasarımı, mürettebat becerisi, güvenlik siciliyle insanlığın önündeki tehlikeli kayaları, buzdağlarını, dar boğazları fark edebilmesini sağlayacak teknolojiye, birikime ve deneyime sahip.
Bütün hüner kaptanların elinde; bir de kaptanları göreve getiren insanoğlunun…
Öyleyse, dünyada 'açgözlülük, hırs, kinle donanmış kaptanlar'ın her geçen gün artmakta olduğunu unutmamak gerekir.
***
İlk çağlardan beri içimizde var olan bir 'ilerleme dürtüsünün cilvesi'yle tutsaklaşan, tuzakları göremeden tarihin çöplüğüne atılan medeniyetleri unutmamalı.
Nedenlerini de…!
İlerlemenin haritası 'geçmiş'tir.
Motivasyonuysa daha fazlasına sahip olma, daha fazlasını elde etme dürtüsüdür. Bu dürtü kontrol edilemezse tuzağa dönüşür.
'İlerleme tuzağı'
Bir yerine iki mamut öldürmeyi öğrenerek ilerleme kaydeden paleolitik dönem avcıları,
Daha ileri giderek bir sürüyü yardan aşağı sürerek iki yüz mamut öldürmeyi başardığında,
Bir süre bolluk içinde yaşadı, ama sonrasında av yokluğundan, açlıktan ölüp gittiler.
Dünyanın sonunu getirebilecek ilerleme tuzağı, Neandertaller/Cro Magnonlardan bu yana insanoğluyla birlikte yaşıyor.
İçimizde yaşayan bir şeytan gibi 'akıllılık ile düşüncesizlik, ihtiyaç ile açgözlülük arasındaki denge'yi bozmaya hazır bekliyor.
***
İlk yazıyı bulmalarının yanı sıra bataklıkları kuruttuğu, sulama kanallarını kullandıkları için hayranlık duyduğumuz 'Sümerler'i tarih sahnesinden kim sildi?
Mutlaka başka etmenler de vardır, ama en önemlisi sulama sonrası topraklarını kısırlaştıran tuz tanecikleriydi.
Gelişmiş medeniyetlerini Ant Dağları'nın eteklerine kuran 'Mayalar', sel ve heyelan saldırılarıyla yok olurken, kentlerini kurmak için yok ettikleri ormanları çok aradılar.
Zamanında gelişmiş yaşamların merkezleri olan, çölleri ve ormanları süsleyen muhteşem harabeler, ilerleme tuzağının ibretlik abideleri gibi tarihin çöplüğünde şimdi…
***
Kültürlerimiz ve siyasi sistemlerimiz birbirinden farklı. Ama ekonomik olarak bütün bir gezegenin doğal sermayesinden beslenen büyük ve tek bir medeniyetin mensuplarıyız.
Sahip olduğumuz tarihi deneyimin söylediği ise 'medeniyetlerin kendi kendini tüketen devasa canavarlar' olduğudur.
Çağımızda ilerleme tuzağı kemendini göremeyen, liberal kapitalizminin avucuna düşen uluslar, dünyanın her tarafında yaşanan açlık, göç, terör, savaş, kaos'un müsebbibidirler.
Gezegenimiz (doğa) kendisine sahip çıkmamızı bekliyor.
İlerleme tuzakları kapımızı çalıyor.
Duyuyor musunuz?