Eskişehir, potansiyel bir deprem karşısında büyük risk taşıyan binalarla dolu.
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Eskişehir Şube Başkanı Orkun Kılıç’ın bizim ES TV’deki açıklamaları, Eskişehir'in kentsel dönüşüm konusundaki yetersizliklerini ve acilen atılması gereken adımları gündeme taşıdı.
Kılıç, Eskişehir'de kentsel dönüşümün henüz ciddi bir biçimde gerçekleştirilemediğini vurguluyor. Çevre Şehircilik Müdürlüğü’nün sayıları, müteahhitler tarafından üstlenilen projeleri içerse de gerçek kentsel dönüşümden bahsedebilmek için deprem riski taşıyan yapıların yenilenmesi şart. Yaklaşık 52 bin bina incelendiğinde, 3-4 bin binanın ciddi bir depremde yıkılma riski taşıdığı ortaya konuyor. Bu, dikkate alınması şart olan bir tehlike.
Eskişehir’in geleceği için bu sorunların ivedilikle ele alınması gerekmektedir. Ancak Kılıç’ın belirttiği gibi, kentsel dönüşüm yalnızca belediye ya da hükümetin değil; cesur bürokratlar, siyasiler ve toplumun ortak çalışmasını gerektiren bir süreçtir. Şehirdeki imar planlarının değiştirilmesi, yeni imar alanlarının açılması ve altyapı sorunlarının çözülmesi, bu sürecin ayrılmaz parçalarıdır. Kendisinin de vurguladığı gibi, planları değiştirmek ve gerekli adımları atmak için kanunları esnetmeye istekli, çözüm odaklı bireylere ihtiyaç vardır.
Bu noktada, Eskişehir’in potansiyel kentsel dönüşüm kozunu kullanması gerekmektedir. Şehrin, yaşayanları için daha güvenli, modern ve yaşanabilir bir yer haline gelmesi için zaman kaybetmeden harekete geçilmeli. Kentsel dönüşüm konusundaki rehavet, beklenmeyen bir felaketi daha da yıkıcı hale getirebilir. Durum böyleyken, şehirdeki herkesin bu sürecin bir parçası olması ve kamuoyunu bilinçlendirmesi hayati önem taşır.
***
HAYAL OLAN EVLER VE BOŞ DÜKKANLAR
Eskişehir, son zamanlarda emlak piyasasında dibe vurmuş gibi görünüyor. Emlakçılar Odası Başkanı Gazi Çelik'in açıklamaları, bu sorunların derinliğini gözler önüne seriyor. Dar gelirli vatandaşların ev sahibi olmasının neredeyse imkânsız hale geldiğini belirten Çelik, yüksek konut kredisi faiz oranlarının yanı sıra, kira artışları ve ekonomik şartların da gayrimenkul sektörü üzerinde olumsuz etkiler yarattığını ifade ediyor.
Dar gelirli vatandaşların hayal olan ev sahibi olma isteği, yüksek kredi koşulları ve aylık ödemeler nedeniyle bir kenara bırakılmış durumda. Örneğin, 8 milyon lira değerindeki bir ev için 4 milyon lira kredi çekilmesi durumunda, yıllık 1.440.000 lira (aylık 120.000 lira) ödemek gerekecek. Bu rakamlar, birçok aile için ulaşılması zor bir yükümlülük. Gazi Çelik'in de söylediği gibi, “Dar gelirlinin ev alması hayal.” Ancak bu gerçeği sadece tahmin etmekle kalmayıp, mevcut durumu gözlemlediğimizde daha da çarpıcı sonuçlarla karşılaşıyoruz.
Eskişehir’de kiraların fahiş boyutlara ulaşmasıyla birlikte, Sakarya Caddesi gibi stratejik noktalar üst düzey kira talepleri karşısında esnafın zor duruma düştüğü bir hale geliyor. Çelik’in dikkat çektiği üzere, birçok esnaf bu artan kira bedelleri nedeniyle dükkanlarını kapatmak zorunda kalıyor. Sonuç olarak, şehir merkezindeki boş dükkân sayısı artmakta ve bu durum, bölgenin ticari hayatını olumsuz etkileyerek sosyal canlılığı da azaltmakta.
Bu arada, TÜİK verileri ile gerçek pazar koşulları arasında büyük bir uçurum olduğunu anlamak için bir ekonomik uzman olmaya gerek yok. Çelik, bu verilerin kaynağının belirsizliğine atıfta bulunuyor ve bu durum gayrimenkul sektörünün gerçek yüzünü yansıtmıyor. Ekonomik zorluklar içinde debelenen vatandaşlar ile müteahhitler arasındaki istatistiksel rakamların çıkış noktası da sorgulanmalı. Piyasada yaşanan duraklama, insanları ev sahibi olmaktan ve yatırım yapmaktan uzaklaştırıyor.
Bankalar, son dönemde yüksek krediler vermekten kaçınmakta, bu da yatırımcıların sıcak para erişimini imkânsız hale getiriyor. Eğer faiz oranları düşmezse, Eskişehir’in gayrimenkul sektörünün canlanması pek mümkün görünmüyor. Bu noktada, yerel yönetimlerin ve ekonomi uzmanlarının durumu rapor eden verilere karşı daha şeffaf ve gerçekçi bir yaklaşım benimsemeleri gerekmekte.
Sonuç olarak, Eskişehir’deki emlak durumunun ciddiyetinin hâlâ farkında olmayan bir kesim var. Dar gelirli vatandaşların konut sahibi olamaması, boş dükkanların artması, yüksek kiralar gibi unsurlar, yerel ekonominin sağlığı için alarm zili çalmaktadır. Gazi Çelik’in belirttiği gibi, “Piyasa adeta duvara tosladı.” Ekonomik istikrarın sağlanması ve bu sorunların çözülmesi için daha fazla önlem alınmalıdır. Aksi takdirde, bu tablonun daha da kötüleşmesi kaçınılmaz olacaktır.