Türkiye, son günlerde siyasi arenada yaşanan beklenmedik gelişmelerle sarsıldı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun terör iddiasıyla gözaltına alınması ve kendisiyle birlikte 28 kişinin diplomasının iptal edilmesi, piyasalarda derin bir sarsıntıya yol açtı. Bu olayların ardından bu yazının yazıldığı saatlerde Gram altın 3 bin 836 lirayı, Dolar/TL kuru 40,58 lirayı ve Euro/TL kuru 44 lirayı gördü. Piyasalardaki bu anlık reaksiyon, ekonomik dalgalanmaların toplumun her kesimini nasıl etkileyebileceğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Bu konunun elbette ki siyasi ve hukuksal etkileri olacak. Bu etkileri hep beraber gözlemleyeceğiz. Ama ben bugün bu krizin ekonomiye özellikle de mutfaklarımıza olan yansımasına odaklanacağım.
Siyasi krizlerin ekonomiye direkt etkisi çok hızlı ve genellikle sert oluyor. Döviz kurlarındaki ani yükselişler, ithalata bağımlı bir ekonomi yapısına sahip Türkiye için maliyet artışlarına ve buna bağlı olarak enflasyonun yükselmesine neden oluyor. İthal edilen her üründe, enerjiden gıdaya kadar pek çok alanda maliyetler artıyor. Bu da dar gelirli vatandaşlar için geçim şartlarını daha da zorlaştırıyor.
Türk mutfağı, taze sebzeler, meyveler, tahıllar ve süt ürünleri açısından zengin birer geleneğe sahip olsa da artan maliyetler bu temel ürünlerin fiyatlarını da etkiliyor. Gıda fiyatlarındaki artışla birlikte, ailelerin bütçeleri daha fazla zorlanıyor. Örneğin, ekmek ve süt gibi temel gıdaların fiyatları bile döviz kurlarındaki oynaklık nedeniyle hızla yükseliyor.
DAR VE ORTA GELİRLİLER DAHA ÇOK ETKİLENİYOR
Gıda fiyatlarındaki artışın, özellikle dar ve orta gelirli aileleri daha fazla etkilediği aşikâr. Bu aileler zaten gelirlerinin büyük bir kısmını gıdaya harcamakta ve her fiyat artışı daha fazla harcama yapmalarını zorunlu hale getirmekte. Mutfak masraflarındaki artışlar, sadece gıda güvenliği konusunda bir endişe yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda toplumun genel refahını tehdit ediyor.
Piyasaların dengesizleştiği bu tür dönemlerde, hükümetlerin ve yerel yönetimlerin attığı adımlar hayati öneme sahip. Ekonomik reformlar, fiyat denetimleri ve destek paketleri gibi önlemler, toplum üzerindeki baskıyı hafifletebilir. Ancak bu süreçte, toplum olarak dayanışma ve tüketim alışkanlıklarımızı gözden geçirme ihtiyacı da doğuyor.
***
(ikinci yazı)
ESKİŞEHİR TÜRKİYE’YE ODUNPAZARI’NDAN AÇILACAK
Eskişehir, tarihi ve kültürel zenginlikleri, canlı sosyal hayatı ve doğal güzellikleri ile Türkiye'nin parlayan yıldızı olmaya devam ediyor. Daha iyi hizmet sunma amacıyla Eskişehir Büyükşehir Belediyesi tarafından Odunpazarı bölgesinde açılan Turizm Danışma Ofisi hem yerli hem de yabancı turistlere rehberlik ederek bu güzelliklerin daha fazla kişiye ulaşmasını sağlıyor.
Odunpazarı, Eskişehir’in kalbinde yer alan tarihi bir bölge. Osmanlı dönemine ait ahşap evlerinin restore edilmesiyle başlayan bu dönüşüm süreci, bölgeyi bir müzeler şehrine dönüştürdü. Bu yeni Turizm Danışma Ofisi, tarihi dokusuyla dikkat çeken bu alanda, turistlere daha bilinçli bir deneyim sunmak için ideal bir konumda hizmet veriyor. Turistlere sunulan kapsamlı bilgiler sayesinde, kent haritalarından turistik noktalara, ulaşım bilgilerinden kültürel etkinliklere kadar pek çok konuda rehberlik ediliyor.
Eskişehir’in turizm potansiyeli, sadece doğal ve tarihi zenginliklerinden değil, aynı zamanda zengin kültürel etkinliklerden ve şehir halkının misafirperverliğinden de besleniyor.
Bu etkinlikler, yerel halkla turistler arasında güçlü bir sosyal bağ kurulmasını sağlıyor. Eskişehir’in üniversite şehri olması, genç ve dinamik bir nüfusla turistlerin kaynaşmasına olanak tanıyor. Kafelerin, kitapçıların ve sergi alanlarının sıklıkla tercih edilmesi, turistlere Eskişehir’in sosyal yaşamını daha iyi tanıma fırsatı sunuyor.
Turizm Danışma Ofisi’nin açılışı sadece turistlere hizmet etmekle kalmıyor, aynı zamanda Eskişehir’in ekonomik kalkınmasına da katkıda bulunuyor. Turist sayısındaki artış, yerel esnafın ve işletmelerin gelişmesine olanak sağlıyor. Hanlar, çarşılar ve yerel restoranlar, turistlerin ilgisini çekerken ekonomiye canlılık katıyor.
Başarılı yerel girişimlerden biri de Eskişehir’e özgü lületaşı işçiliği. Bu el sanatları hem kültürel mirası yaşatıyor hem de turistler için ilgi çekici hediyelik eşyalar sunuyor. Odunpazarı Modern Müze’nin (OMM) başlatmış olduğu projeler ve sergiler hem yerel sanatçılara hem de uluslararası platformlarda kentimizin adını duyuracak sanatçılara fırsatlar sunuyor.
Kısacası, Eskişehir’in turizmden elde ettiği kazanımlar, sadece ekonomik değil; sosyal ve kültürel alanlarda da güçlü bağların kurulmasına zemin hazırlıyor. Büyükşehir Belediyesi’nin bu yeni ofisi sayesinde, Eskişehir daha çok kişi tarafından keşfedilecek ve bu da şehrin tanınırlığını artıracak. Eskişehir'e gelen herkes, bu turizm ofisinin kapısından içeri adım attığında, çok zengin bir kültür hazinesine doğru yolculuğa başlıyor. Bu deneyim, Eskişehir’in dünya çapında bilinirliğini artırmaya devam edecek.