Donald Trump'ın Avrupa Birliği’ne yönelik %25 gümrük vergisi uygulama kararının ardından, dünya ticaretinde yeni bir belirsizlik dönemi başlamış durumda.
Trump, Avrupa Birliği’ni "ABD'yi mahvetmek için kuruldu" sözleriyle hedef alırken, bu durum hem ABD hem de AB ülkeleri için birçok olası senaryoyu beraberinde getiriyor. Bu rakiplik ortamında, Eskişehir sanayisi ve ekonomisi özelinde birkaç noktayı irdelemek, kentin geleceği açısından kritik bir önem taşıyor.
Eskişehir, sanayi bakımından Türkiye'nin önemli merkezlerinden biri olup, toplam ihracatının %85’ini ABD ve AB ülkelerine gerçekleştiriyor. Bu oran, Eskişehir sanayisinin dış pazarlara olan bağımlılığını gözler önüne seriyor. Havacılık, imalat sanayi, otomotiv yan sanayi, tekstil ve madencilik gibi öne çıkan sektörler, uluslararası ticarette önemli birer oyuncu durumundalar.
Gümrük vergileri, ticaret dengelerini olumsuz yönde etkileyerek, ABD'nin AB’den yaptığı ithalatı düşürebilir. Böyle bir durumda, ABD'ye yönelik ihracat gerçekleştirilen Eskişehirli firmalar, bu gelişmenin yansımalarını derhal hissedeceklerdir. Özellikle havacılık ve otomotiv yan sanayi, rekabet avantajlarını kaybedebilir.
Öte yandan, ABD'nin AB pazarındaki ürün açığını kapatmak için başka kaynaklar arayacağını öngörmek de mümkün. Türkiye, coğrafi ve stratejik konumu nedeniyle bu yeni tedarik noktasına dönüşme potansiyelini barındırıyor. Fakat, AB firmalarının Türkiye'den tedarik ettikleri ürünleri ABD pazarına satamamaları, bu projeksiyonu karmaşıklaştırıyor; zira bu durum, firmaların Türkiye’den ithal ettikleri ürünlerde bir azalma veya duraksama yaşanmasını beraberinde getirebilir.
ESKİŞEHİR ÜZERİNDEKİ POTANSİYEL ETKİLER
Eskişehir sanayisinin yüksek oranda bağlı olduğu ABD ve AB pazarlarındaki dalgalanmalar, doğrudan ekonomik istikrarı etkileyecektir. Gümrük vergileri sonucunda yükselen maliyetler, Eskişehirli firmaların rekabetçiliklerini azaltabilir ve uluslararası pazardaki konumlarını zayıflatabilir. Özellikle havacılık ve otomotiv sanayisi, yüksek teknoloji gerektiren malzemeleri yurt dışından temin etmektedir; bu durum, gümrük vergileriyle daha da zorlaşabilir.
Ancak, bu kriz ortamı aynı zamanda fırsatları da beraberinde getirme potansiyeline sahip. Türk firmaları, ABD ve AB pazarlarındaki kayıplarını kapatmak amacıyla yeni pazarlar aramak zorunda kalabilirler. Eskişehir’deki imalatçı firmalar, Ortadoğu ve Asya pazarlarına yönelerek, yeni tedarik ağları oluşturma şansını yakalayabilir.
Yerli ürünleri ve hizmetleri geliştirmek, Eskişehir için stratejik bir öncelik haline gelirken, ayrıca yatırım ve inovasyon üzerine çalışmaların artırılması gerekecektir. Özellikle, Ar-Ge yatırımlarıyla yeni ürün ve teknolojilerin geliştirilmesi, rekabet gücünü artırma noktasında kritik bir rol oynayabilir.
Sonuç olarak, Trump'ın Avrupa Birliği’ne %25 gümrük vergisi uygulama kararı, Eskişehir ekonomisi üzerinde derin ve çok yönlü etkiler yaratabilir. Yerel sanayinin bu belirsizlik dönemine hazırlıklı olması, ihracat pazarlarının çeşitlendirilmesi ve yenilikçi çözümlerin geliştirilmesi, gelecekte daha sürdürülebilir bir ekonomik yapı oluşturmanın anahtarı olacaktır.
Eskişehir, bu dönemi sadece bir kriz olarak değil; aynı zamanda yenilik ve büyüme fırsatı olarak değerlendirerek, uluslararası piyasalardaki yerini sağlamlaştırma çabası içinde olmalıdır.