Günümüz dünyasında gerçek mutluluğa ulaşmak çoğu zaman zor gibi görünse de bu aslında yaşamımızı basitleştirerek ve belirli ağırlıklardan kurtularak mümkündür. Bu yazıda, hayatımızı nasıl basitleştireceğimize ve bu sayede nasıl mutluluğa ulaşabileceğimize dair Türkçeye çevirdiğim bir blog yazısındaki (*) önerileri sunacağım
'Yüksekten uçmak ve gerçek anlamlı mutluluğa ulaşmak için hayat, yavaş yavaş bagajımızın bir kısmından vazgeçmemizi sağlayacak. Bu 'bırakma' travmatik bir eylem değil, kişisel gelişimimizi, özgür ve otantik olma olasılığımızı engelleyen yüklerin farkına vararak kabul etmemiz gereken bir katarsis (endişe ve stresten arınan bireyin yaşadığı ruhsal yenilenme ve özgürlük hissi- ruhsal arınma) olacaktır.Birkaç yıl önce, ünlü sosyal psikolog Robert Levine, hayatın ritmi ile mutluluk duygusu arasındaki varsayımsal ilişkiyi analiz etmek amacıyla çok ilginç bir deney gerçekleştirdi. Bu deney dünyadaki farklı toplumlarda yapıldı ve dört değişken kullanıldı. İlki, insanların sabah trafiğinin yoğun olduğu saatlerde yürüme hızıydı. İkincisi, saatte kaç kez bakıldığı; üçüncüsü, cep telefonundaki kişisel kişilerin sayısı. Son olarak, dördüncüsü, boş zamanlarınızda nasıl rahatladığınız.Sonuçlar açıklayıcıydı.Hayatınız ne kadar telaşlıysa, o kadar az mutlusunuz. Dr. Robert Levine'e göre, modern toplumlarda yaşayan insanlar çok hızlı yaşıyorlar, zamana takıntılılar ve nesneleri biriktiriyorlar ve insanlar bu şekilde arzu edilen statü ve refaha ulaşabileceklerine inanıyorlar.Bunların hiçbiri gerçek değil. Yüksekten uçmak için basitleştirmeniz ve her şeyden önce çeşitli ağırlıklardan kurtulmanız gerekir.
Büyümek doğal bir süreçtir, bunu hepimiz yaparız. Ancak, yaşam döngünüze aşamalar eklemek, çoğu zaman gerçekliğe yanlış şekilde yaklaşmak anlamına gelir. Çok gençken toplum, aile ve okul bize büyümenin gelişmekle eşanlamlı olduğunu öğretir: bağımsızlık, özgürlük, deneyimler, ilişkiler, maddi şeyler elde ederiz...Olgunluğu idealize ediyoruz çünkü 'büyüyünce dünya ayaklarınızın altında olacak' fikri bize satıldı. Belki de bu yüzden büyüdükçe o söz tutulmadığı, uzun zamandır beklenen mutluluk gelmediği ve psikolojik ya da ekonomik karşılığı olmadığı için bir hayal kırıklığı duygusu içimizde pusuya yatmaya başlıyor.Hayatın zor olduğunu anlıyoruz, bu yüzden daha kişisel filtreler uyguluyoruz ve gelen her şeyin mutluluğun yerine geçmesine izin veriyoruz. Örneğin çok sayıda arkadaşa sahip olmak gerekli görünür ve zaman zaman dikkatimizi dağıtır. Bir partnere sahip olmak zorunludur çünkü hiçbir şey yalnızlıktan daha korkunç değildir.Başkalarının tüm beklentilerini birer birer gerçekleştiriyoruz çünkü büyümenin aynı ve iyi yapılandırılmış bir insan grubunun parçası olmak olduğuna inanıyoruz.
Hayatımızın pusulasını tek bir yöne, yani yukarıya çevirecek şekilde yeniden programlamalıyız. Yüksekten, çok yüksekten uçmak, kendinizi geleneklerden, kişinin gelişimini sınırlayan insanlardan, yaratıcılığı engelleyen rutinlerden, kanatları kıran boşluklardan ve dinamiklerden kurtararak mümkündür. Temel olarak, 'ne kadar çok şeye sahipsen o kadar mutlusun' şeklindeki klasik fikir.Doğru formül değil. Robert Levine'in açıkladığı gibi, hayat bir dolapta eşya ya da adres defterindeki kişileri biriktirmekten ibaret değildir. Yaşamak uçmak demektir ve bunu yapmak için yavaşlamanız ve bagajınızın bir kısmından kurtulmanız gerekir.Yüksekten uçmayı öğrenmek için, her şeyin mümkün olduğu ve mutluluğun bize dokunma veya doğrudan istila etme noktasına çok yakın bir yerde olduğu bir çağ olan çocukluğun bu tipik niteliklerini geri kazanmak iyidir.Bunu başarmak için aynı zamanda en uygun stratejileri nasıl uygulayacağını bilen, akıllı ve cesur yetişkinler olarak hareket edeceğiz.Hayatın kontrolünü yeniden kazanmak için öncelikleri basitleştirmeyi, yavaşlatmayı ve netleştirmeyi öğrenmeliyiz.
Bunu yapmak için birkaç basit fikir üzerinde düşünmekten daha iyi bir şey olamaz:İlk adım, her gün etkileşimde bulunduğunuz durum ve kişilerin 1'den 10'a kadar samimi ve objektif bir değerlendirmesini yapmaktır.Toplamda yaklaşık 7,5 saat, gidiş için 4,5 saat ve iniş için 3 saat hepimiz bir günde aynı süreye sahibiz. 24 saatten kaç tanesini 'kaliteli zaman' olarak sınıflandırabiliriz? Daha kaliteli saatlere sahip olmak için ne yapabiliriz?Yüksekten uçmak için her şeyden ve herkesten kurtulmak gerekli değildir. Hayatta neyin gerekli olduğu ve neyin geride bırakılmasının en iyi olduğu konusunda öncelik vermeniz ve net olmanız gerekir.Son ama en az önemli adım, kişisel dolabınızı temizlemektir. Bu bir bencillik eylemi değildir, ancak herkesin yapmaya cesaret edemediği bir zihinsel ve duygusal sağlık eylemidir. Sadece cesurlar, çocuklar ve özgür insanlar bilir ki hiçbir şey yüksüz ve yüksüz mutlu olmak kadar ödüllendirici değildir.'
Sonuç olarak, gerçek mutluluğa ulaşmak için hayatımızı basitleştirmemiz, önceliklerimizi belirlememiz ve gereksiz ağırlıklardan kurtulmamız gerekmektedir. Bu süreçte, çocukluğumuzun özgürlük ve yaratıcılık dolu özelliklerini yeniden kazanarak, kaliteli zaman geçirmeye odaklanarak ve zihinsel ve duygusal sağlığımıza önem vererek başarılı olabiliriz. Unutmayın, yüksüz ve yüksüz mutlu olmak, sadece cesur, çocuk ve özgür insanların bildiği ödüllendirici bir deneyimdir.
(*) https://www.getpersonalgrowth.com/en/fly-high-by-getting-rid-of-certain-weights
………………………..
BİR ANEKDOT
Bir gün kişilerden kaçan, yalnız yaşamayı yeğleyenLev Nikolevic Tolstoy'a sorarlar.
  • 'Sürekli yalnız olmaktan bıkmıyor musun?'
Tolstoy cevap verir:
  • 'Yapılacak çokişim var. İki şahineğitmem gerekiyor...Ve iki kartal...İki tavşansakinleştirmek ve yılanı eğitmek.Eşeği gütmek ve aslanı evcilleştirmek.'
  • 'Ama senin etrafında hiç̧ hayvan göremiyoruz. Neredeler?'
  • 'Onlar, içimizdeyaşayan hayvanlardır. İki şahin gördükleri her şeye saldırıyor.İyi -kötü, yararlı-zararlı onlara ayırt etmeyi öğretmeliyim.Çünkü onlar benim GÖZLERİM...İki kartal dokunduğu her şeyi mahvediyor, yaralıyor,parçalıyor. Onlara hizmet etmeyi ve zarar vermeden yardım etmeyiöğretmeliyim. Çünkü onlar benim ELLERİM.Tavşanlarher zaman korkar, kaçar ve saklanır. Onlarısakinleştirip, zor durumlarla başaçıkmayıöğretmeliyim,beladan kaçmayıdeğil. Çünkü onlar benim AYAKLARIM.En zor kısmı, 'yılanı' izlemek.Sıkı bir kafeste, güvenli bir biçimde kilitli olsa da her zamansaldırmaya, sokmaya, yakın olan herkesi zehirlemeye hazır. Bu yüzdenonu takip edip disiplinli olmalıyım. Çünkü bu benim DİLİM.Eşek, herkesin bildiği gibi çokinatçı, sonsuza kadar yorgun veişini yapmak istemiyor. Bu yüzden ona şükretmeyi ve akıştaolmayı öğretmeliyim. Çünkü bu benim GÖVDEM.Sonunda kral olmak ve herkese emretmek isteyen bir aslanıevcilleştirmek istiyorum. Gururlu, kibirli ve dünyanın kendietrafında dönmesini istiyor. O aslanı terbiye etmeliyim. Çünkü bu benim EGOM.Gördüğünüz gibi yapılacak çokişim var.'