CHP Eskişehir’de 31 Mart’taki “Şampiyonlar Ligi” karşılaşmasından 9’a 4 galip ayrıldı!
Pardon. Affınıza sığınıyorum pazar günü oynanan Eskişehirspor-Karadeniz Ereğli Belediyespor karşılaşmasının dramatik sonucuna takılı kalmışım…
Bu maçta Siyah-Kırmızılar rakibi ile 1-1 berabere kalarak şampiyonluk yolunda büyük fırsatı kaçırınca bir sezon boyunca yapılan emeklerde boşa gitti…
Neyse onu ikinci yazımda ayrıca değerlendireceğim…
* * *
AK Parti’yi ilk kez 31 Mart seçimlerinde kazanmak adına ne yapılması gerekiyorsa yaptığını gördüm!
Ancak yanlış stratejilerle bölük pörçük çalıştılar…
Büyükşehir Belediye Başkan adayı Nebi Hatipoğlu, Odunpazarı ve Tepebaşı Belediye Başkan adayları Özkan Alp ile Hamid Yüzügüllü, eşgüdüm içerisinde olmaları gerekirken birbirlerinden kopuk çalıştılar…
Merkezdeki üç belediye başkan adayını çok nadir birlikte gördüm…
Oda adayların seçim ofislerinin açılışında birkaç kez de STK ve mahallede…
* * *
Oysa CHP’nin belediye başkan adayları Ayşe Ünlüce, Kazım Kurt ve Ahmet Ataç üç aylık seçim propaganda döneminde birbirlerinden ayrı gezdikleri iki elin parmakları kadar azdı... Tam bir uyum içinde hareket ettiler...
Kazım Kurt, Odunpazarı ilçesinde, Ahmet Ataç Tepebaşı ilçesinde hangi mahalleye gittilerse Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ayşe Ünlüce ile birliktelerdi…
Gün içerisinde üçü ayrı ayrı gezdilerse de akşamları beraber çalıştılar...
Şayet akşamları ayrı ayrı ziyaretler yaptılarsa bu kez gündüz üçü bir arada idi…
Birlik beraberlik içerisinde olmaları doğal olarak seçmenin gözünden kaçmadı…
Sandığa gittiğinde de “Bu birlik beraberlik bozulmasın” diyerek tercihini ona göre yaptı…
İki tecrübeli belediye başkanı ve başkan adayları “zaferin yolu birlik ve beraberlikten geçer” bilinciyle Ayşe Ünlüce’ye çok büyük katkı verdiler…
* * *
Bu zaferin birde gizli kahramanı vardı…
Kazım Kurt, Ahmet Ataç ve Ayşe Ünlüce tamam çok çalıştılar ama çok çalışan bir kişi daha vardı…
Üç başkan adayı nereye gitse hep yanlarında idi…
Bir gün olsun onları yalnız bırakmadı…
Kimdi o isim?
CHP’nin genç, dinamik dur durak bilmeyen hukukçu İl Başkanı Talat Yalaz…
Bu gidişle de kendisinden sonra gelecek olan il ve ilçe başkanı olacak kişilere rol model olma yolunda hızla ilerliyor...
* * *
Talat Yalaz, sanki kendisi de belediye başkan adayı gibi başkan adaylarının sabahın erken saatlerinden itibaren yanlarında oldu, gecenin geç saatlerine kadar da yanlarından ayrılmadı...
Peki, Talat Yalaz çok çalıştı da Odunpazarı ve Tepebaşı İlçe Başkanları çalışmadı mı?
Öyle dersem onlara haksızlık yapmış olurum…
Bu başarıda onların haklarını da teslim etmek zorundayım...
Odunpazarı Rahmi Çınar ile belediye meclis üyeliği adaylığı için görevinden istifa eden Atilay Dalgıç’ın yerine Tepebaşı İlçe Başkanı olan Elif Zümrüt Çerçi Kangal’da ilçelerinde oldukça başarılı bir seçim çalışması yaptılar…
Ama İl Başkanı olarak Yalaz, hem Odunpazarı hem de Tepebaşı’nın yanı sıra dış ilçelerde de adeta mekik dokudu…
O nedenle Ayşe Ünlüce, Kazım Kurt ve Ahmet Ataç’ın Belediye Başkanı seçilmelerinde çok ama çok etkili oldu...
Eskişehir’de dış ilçelerde 4 olan CHP’li belediye sayısını Han ilçesi sürpriz şekilde kaybedilmiş olsa bile Beylikova, Çifteler, Sivrihisar ilçelerinin kazanılmasıyla 6’ya yükseldi…
İlçelerde aday belirlemede ne kadar katkısı oldu bilmiyorum ama, AK Parti’de olan Beylikova, Çifteler ve Sivrihisar ilçelerinde CHP’li adayların kazanmasında İl Başkanı Talat Yalaz, CHP Milletvekilleri Utku Çakırözer, Jale Nur Süllü ve İbrahim Arslan ile birlikte çok büyük katkı sağladılar…
* * *
Kendisini çok fazla tanımıyorum…
Sadece İl Başkanı seçildikten sonra ve yerel seçimler öncesi 4 veya 5 kez karşı karşıya geldik…
Bana göre, önceki başkanlar alınmasın iki-üç il başkanıyla mukayese ettiğimde içlerinde en çalışkan ve dinamik olarak Talat Yalaz’ı gördüm…
Bu çizgisini bozmaz ise 4, 5 yıl sonra yapılacak seçimlerde nereye aday olursa olsun başarılı olur diye düşünüyorum…
* * *
AZDA VAR OLAN ÜMİT ARTIK KALMADI
Sezona “Hedef şampiyonluk” parolasıyla başlandı…
Bir tek Eskişehirli ve Eskişehirspor taraftarı tarihinde ilk kez düştüğü Bölgesel Amatör Liginde (BAL) mücadele etmeyi içine sindiremiyordu…
Beklentileri bu sezon BAL’da şampiyon olarak yeniden profesyonel lige dönmekti…
Alaplı Belediyespor karşısında alınan 4-0’lık farklı mağlubiyet Siyah-Kırmızılı takımın hedeften uzaklaşmasına neden oldu…
Ancak yine azda olsa bir umut vardı…
O da pazar günü Eskişehir’de oynanan Karadeniz Ereğli Belediyespor karşılaşmasını kazanmak, Polatlı Belediyespor’un Alaplı Belediyespor karşısında puan veya puanlar kaybetmesini beklemekti…
Beklentilerin birisi gerçekleşti diğeri maalesef gerçekleşmedi...
Lider Polatlıspor kendi sahasında Alaplı Belediyespor’a 2-1 yenildi…
Siyah-Kırmızılar pazar günü oynadığı Karadeniz Ereğli maçını kazanmış olsaydı puanını 49’a yükselterek 51 puanlı Polatlıspor ile arasındaki puan farkını 2’ye indirmiş olacaktı…
Bu hafta pazar günü Eskişehir’de konuk edeceği Polatlı Belediyespor’u yenmesi halinde bir puanla liderlik koltuğuna oturarak şampiyonluk türküleri söylemeye başlayacaktı...
Siyah-Kırmızılar galibiyet için evinde oynadığı Karadeniz Ereğli maçında iki puan kaybetti. Alaplı, deplasmanda lider Polatlı’yı yenince Eskişehirspor’un şampiyonluk umudu da bitti…
* * *
Eskişehirspor’da forma giyen futbolculara bakıyorum da son haftalarda o kadar kötü futbol oynuyorlar ki, 5-6 hafta önce ortaya koydukları futbolu dahi aratır haldeler...
Bu futbolla zaten şampiyon olmak zordu…
Karadeniz Ereğli maçında da oynanan kötü futbol alınan bir puan ve kaybedilen şampiyonluk sanki sezonun özeti gibiydi…
* * *
Tabiki kaybedilen şampiyonlukta payın en büyüğü Eskişehirspor yönetimine ait…
Sonra da çok ciddi paralar ödenerek transfer edilen futbolcular…
Bu sezondan çok büyük ders çıkarılmalı…
Birincisi atalarımız “taşıma suyla değirmen dönmez” demiş. Yani kendi şehrinin çocukları dururken dışardan getirdiğin 20-25 futbolcuyla hedefe ulaşılamaz…
İkincisi ise: 1 Milyon nüfuslu şehirde Eskişehirspor’u çalıştıracak en az 10-15 teknik adam varken dışarıdan getirilen nosyonları, nitelikleri ve başarıları tartışılacak teknik adamlar…
Ve bu satırları yazarken gelen son dakika haberi bizi hiç şaşırtmadı...
3. Hoca Önder Karaveli ile de yollar ayrılmış. Bir amatör lig olmasına rağmen yapılan bu teknik direktör değişiklikleri bu yönetimin birçok konuda nasıl zaaf içinde olduklarını açıkça gösteriyor...
Sık sık yapılan bu değişiklerin takımın gardını düşürdüğünü görmeyenler değil bir futbol kulübünde, kanarya sevenler derneğinde bile yöneticilik yapamaz...
* * *
Maçın son bölümlerinde tribünler tarafından güçlü şekilde protesto edilen Siyah-Kırmızılı Kulübün yönetimi 24 Nisan 2024 tarihinde yapılmak üzere olağanüstü seçimli genel kurul kararı almış...
Bence geç kalınmış bir karar...
Çare mi?
Devre arası olsaydı, şampiyonluk umudu sürerken belki birileri sahip çıkardı…
Bu saatten sonra kimse bırakılacak ağır borç yükünün altına elini koymaz…
* * *
Bir diğer ve oldukça önemli bir konu...
Eskişehirspor Kulübü bugünkü yönetim göreve gelinceye kadar hiç bu kadar siyasete bulaştırılmamıştı…
Mehmet Şimşek, kulüp başkanı seçildikten sonra AK Parti’den seçildiği belediye meclis üyeliğinden istifa ederek çok etik bir davranışta bulundu...
Nedeni basit. Kulübü siyasete bulaştırmamaktı…
Doğrusunu yaptı…
Şimşek’ten sonra kulüp başkanlığını üstlenen Erkan Koca ise, Şimşek’in yaptığını yapmadı meclis üyeliğine devam etti. Üstelik AK Parti’den Tepebaşı Belediyesi Başkan aday adayı oldu…
Zannediyordu ki; AK Parti’de meclis üyeliğim devam ederse siyaset sayesinde takımı şampiyon yaparım ya da Eskişehirspor’u ikbal kapısı olarak kullanıp AK Parti Tepebaşı başkan adayı olabilirim…
Ama hiçbir şey göründüğü gibi olmadı. Kulübü siyasete bulaştırınca başta belediyeler olmak üzere birçok kurum ve kuruluşu karşısına aldı…
Üstelik, “Belediyeler kulübe yardım etmiyor” diyerek belediye başkanlarını hedef gösterdi…
* * *
Koskoca bir sezon heba oldu...
Yönetim olağan üstü genel kurulu aldığına göre başta Büyükşehir, Odunpazarı ve Tepebaşı Belediye Başkanları, STK temsilcileri ve iş insanları ile birlikte kulübü önümüzdeki sezon şampiyonluğa ulaştıracak bir yönetim oluşturarak, bugünden planlama yapmalılar…
Bu şehrin çocuklarının ağırlıklı olduğu futbolcular ile bu şehirden yetişmiş teknik direktör ve yardımcılarıyla anlaşılarak yola çıkmalılar…
Belediyeler sahip çıkmazsa sahip çıkan da olmaz…
O zaman bugünkü yönetim “kimse sahip çıkmadı” gerekçesiyle göreve talip olur ve bir daha profesyonel lig de hayal olur…
* * *