Rekabetin kızıştığı, vaatlerin havada uçuştuğu ve saha çalışmalarının arttığı seçim döneminin yıldızları elbette adaylar! Başrollerimiz!
Adayların çalışmaları kadar söylemleri de dikkat çekici olabiliyor… Gittikleri yerde hitap ettikleri kitlelere yapılan akılda kalması amaçlanan hitaplardan bahsetmiyorum. Üzerine çalışılmış konuşma ve hazırlanıp yazılı şekilde sunulmuş bültenler dikkatimi çekiyor… Çünkü öyle çok çalışılmış ki bazı aday profillerine karşımda konuşmasını dinlediğim, gördüğüm kişiyle gönderilen bültendeki kişi aynı değil!
***
Hatta daha da garip olanı bazen adayların hepsi aynı! Kafa karıştırıcı değil mi…
***
AK Parti’nin ve CHP’nin merkezdeki adaylarını düşünün. Partilerin ülke çapındaki genel merkez politikalarını ve vaatlerini dışarıda tutuyorum, Eskişehir özelinde bir okuma yapalım.
***
Bu seçimin en hırslı adayları bence AK Parti’de. O kadar büyük bir çaba var ki AK Parti’de Eskişehir seçmenini CHP’nin yaptığı analiz üzerinden tanıyorlar. Tabi kendi mahallenden çıkmak önemli! Ama siyaset şeklini değiştirmek çelişkili ve zaman zaman samimiyetsiz geliyor…
***
Anketler, araştırmalarla seçmen profilini ve davranış şeklini tanımaya çalışmakta sakınca yok. Sonuçta amaç açık ve net: Seçimi kazanmak! Kazanmak için her şey mubah mı peki?
***
AK Parti adaylarında giderek belirginleşen bir tarz var; CHP tarzı!
***
Adayların ‘hazırlanmış’ söylemlerine bakıyorum halkçı, sosyal ve demokrat belediyecilik vaat ediyorlar. Konuşmalarda isimleri gizleseniz CHP’li bir aday zannedebilirsiniz…
***
Örneğin; Hamid Yüzügüllü siyaset değil hizmet vurgusuyla Tepebaşı’nda 20 yıl belediye başkanlığı yapan ve ‘abilik’ unvanına layık görülmüş Ahmet Ataç’ı; Özkan Alp ise gelecek ve halkçılık söylemleriyle Odunpazarı’nda siyasi rüzgar estiren Kazım Kurt’u hatırlatıyor. Hatta Nebi Hatipoğlu’nun “hayatında minibüse binmemiş insanlar…” diyerek yaptığı konuşması CHP İl Başkanı Talat Yalaz’ın açılışlardaki eleştiri dolu konuşmalarının aynısı değil mi?
***
AK Parti bu seçime kadar içerideki her kavga ve gürültüye rağmen kazanma umuduyla yola çıkmış fakat hayal kırıklığıyla eve dönmüştü. CHP’nin yerel iktidarını kabul edip kent muhalefetiliğinde agresifliğe devam etmişti. Bu seçimde ise hem kendine çok güvenen hem de adaylığa razı olmuş siyasetçiyi merkeze göndererek zıtlıklarla dolu bir ekiple yarışa katıldı. İnanarak yola çıkamayan teşkilat ve aday birlikteliği profesyonel olarak kazanmayı zorluyor!
***
CHP söylemlerini örnek alan yeni profesyonel AK Parti’nin başrolleri repliklerini içselleştirirse belki seçmenin güvenini kazanır… Ama bu hamur AK Parti’nin hamuru değil!