Bu ifade hem insan hem toprak sağlığı ve verimliliği bakımından doğrudur. Gelir düzeyinin düşüklüğü nedeniyle hayvansal protein kaynaklarını, özellikle kırmızı eti yeterince tüketemeyenler önemli birer bitkisel protein kaynağı olan baklagilleri hiç olmadı haftada bir tükettiklerinde büyüme, gelişme, vücut faaliyetlerinin iyi sürdürülmesi, iyi beslenme bakımından büyük fayda göreceklerdir. Baklagillerde cinslerine (nohut, fasulye, mercimek, bezelye, börülce, bakla) göre değişen çeşit ve miktarlarda mineraller ve vitaminler de bulunmakta, bunlar insanın sağlıklı ve verimli yaşamasına büyük destek sağlamaktadır. Baklagiller lifli gıdalar olduklarından bağırsakların iyi çalışmasını sağlar ve böylece çeşitli bağırsak sorunlarının azalmasına yardımcı olurlar. Türk mutfağının geleneksel yemekleri içinde önemli yeri olan baklagiller bu önemini son yirmi beş yıldan bu yana kaybetmeye başlamıştır. Bu kayıpta, tam tersi olması gerekirken yeni neslin beslenme tercihlerinde daha az yer almaları, tüketici fiyatlarının alışılagelmişin veya beklentilerin oldukça üzerinde oluşmaya başlaması, yeterli miktarda ve yüksek kalitede ürün elde edilemeyişi öncelikli nedenler olarak karşımıza çıkmaktadır.
Orta Anadolu tarımı için baklagillerin çok ayrı bir yeri vardır. Bölgenin toprakları organik madde bakımından fakirdir. Toprağın su tutma gücünü artıran, verimlilik için büyük önemi olan mikroorganizma faaliyetlerinin en iyi şekilde sürdürülmesini sağlayan, sürümleri kolaylaştıran, bitkilerin ihtiyacı olan besin maddelerinin bazılarını bulunduran organik maddenin bir miktar da olsa artırılmasına katkı yapan, kazık kökleri ile sertleşmiş toprak tabakalarının delip yağış sularının ve köklerin derinlere inmesini sağlayan, köklerinde bulunan kendilerine özel faydalı bakteriler sayesinde toprak havasında bulunan azotu alıp depo eden ve bunun bir kısmını kendisi için kullanıp, artanını kendinden sonra ekilecek bitkiler için bırakan ve daha bir çok önemli yararı sayılabilecek olan baklagillerin üretimin azalmasında tarımının zorluğu, bazı hastalıkların çok zararlı olabilmesi, üretici fiyatlarının üretimi teşvik edici boyutlarda olmaması, destekleme alımı yapılmaması belli başlı sorunlar olarak görünmektedir.
Baklagillerin önemini unutanlara hatırlatmak amacıyla 2016 'nın 'Dünya Baklagil Yılı' ilan edilmesi gecikmiş ama çok doğru bir karar olmuştur. Baklagiller konusunda Eskişehir'in çok ayrıcalıklı bir yeri bulunmaktadır. Özellikle mercimek, nohut ve fasulye'de olmak üzere araştırma, geliştirme çalışmalarını büyük bir başarı ile yürüte gelen bir Enstitüye sahip olan ilimiz bu enstitü yönetiminde 1980 li yıllarda nadas alanlarının azaltılması çalışmalarının da merkezi olmuş ve münavebe için öncelikli tercih olan baklagillerin üretimlerinin artırılması konusunda ülke çapında faaliyet sürdürmüştür. Eskişehir üreticileri sulanır alanlarında fasulye, kuru alanlarında nohut ve mercimek yetiştiriciliğinde deneyim sahibidir, ancak ilimizde de yurt çapındakine benzer şekilde baklagil yetiştiriciliğinden çekilen çok sayıda üretici bulunmaktadır.
Eskişehir'de de baklagillerin önemini hatırlatmak, genç nesillere önemini anlatmak, üretimin yeniden canlanması için gerekenler konusunda karar vericilere ışık tutmak amacıyla bir dizi etkinlik yürütülmesi gereğinden hareketle ; ilimizde baklagil üretiminin çok azalmasının nedenleri, Eskişehir Ticaret Borsası tarafından 2 Şubat 2016 tarihinde organize edilen ve üreticilerin, pazarlamacıların, uzmanların, yöneticilerin katıldığı bir panelde tartışılmıştır. Panelist olarak konuyu tartışan Dr. Sabri Çakır Baklagillerin de dahil olduğu bir çok bitki grubunda araştırma çalışmalarının nasıl yürütüldüğünü, hedeflerin neye göre belirlendiğini, çeşit ıslah etmekteki zorlukları, ıslahı yapılmış ve üretime verilmiş baklagil çeşitleri ile bunların özelliklerini ve gelecek hedeflerini etraflı bir şekilde açıklamış, baklagil üretiminin artırılmasındaki dar boğazların aşılmasının önemini vurgulamıştır. Diğer panelist Ömer Zeydan ise bakliyat ürünlerinin insan sağlığına, çevreye, sürdürülebilir tarımsal üretime ve ekonomiye katkılarını tüm dünyanın anladığını ve bu neden ile 2016 yılının Dünya Bakliyat Yılı seçildiğini, 2016 yılının ülkemizin bakliyat üretiminde tekrar yükselişe geçmeye başladığı yıl olması gerektiğini, son 25 yılda bakliyat ekim alanlarının 3/2 oranında, bakliyat üretiminin ise yarıya yakın azaldığını, Türkiye'nin bakliyatta ihracatçı bir ülke iken net ithalatçı bir ülke haline geldiğini belirtti. Türkiye'deki bakliyat üretiminde gelinen durumun kısa özetinin, 'kazanç yoksa üretim de yok' şeklinde olduğunu ifade eden Zeydan, Tarımsal ürün desteklemelerinin dengeli olması gerektiğini, bakliyat ürünleri ile rakip ürünlerine verilen desteklerde makasın kapatılması gerektiğini, münavebe (ekim nöbeti) olarak bakliyat ekiminin mecbur edilmesi gerektiğini, buna uymayan üreticilere hiçbir şekilde destek verilmemesi gerektiğini, Arge ve tohum ıslahı konusunda özel teşebbüslerin desteklenmesi , üretim maliyetlerinin azaltılmasının gerektiğini ve bu konuda orta ve uzun vadeli ulusal bir bakliyat politikası oluşturulmasının çok önemli olduğunu, dışa bağımlığın azaltılması gerektiğini, Bakliyat tarımında emek yoğun üretim siteminden mekanize üretim sistemine geçilmesinin önemini belirtti.
Katılanların çok faydalandıklarına şahit olduğum bu panel, vb. başka etkinliklerle Eskişehir baklagillere verdiği önemi göstermeye devam edecektir. Baklagillerin faydalarını genç dimağlara yerleştirmek amacıyla da ; 2007 den bu yana her yıl Eşimle birlikte hazırladığımız ve çeşitli kuruluş ve kişilerin desteğiyle yürüttüğümüz tarım ve çevre ile ilgili önemli bir konuyu işleyen resim, öykü, bilgi yarışmasının bu yılki temasını 'Baklagil Sağlıktır' olarak belirledik. Bu etkinliğin Mart ayı içinde bir ilk öğretim okulunda gerçekleştirilmesi için çalışmalar başlatılmıştır.