Tarımda bitkisel üretimin planlanması amacına yönelik olarak, 13 ürün ve yem bitkileri ürün grubu belirlenmiş ve ilan edilen havzalar için bildirilen ürün deseni esas alınarak, kuru ve sulu tarımda uygulanabilecek münavebe (ekim nöbeti) sistemlerine göre, yeni bir destekleme modeli oluşturulmuştur.
İklim değişikliği dikkate alınarak suyu merkeze alan bir üretim planlanması amaçlandığının belirtilmesinden, münavebenin zorlayıcı etkisi su kısıtı olmuştur. Oldukça geç kalınmış çok yararlı bu sistemin yerleştirilmesi, eksikleri de giderilerek, kararlı bir şekilde sürdürülürse çiftçimize, topraklarımıza, suyumuza, çevremize, ekonomimize çok olumlu katkıları olacaktır.
Alışkanlıklardan kısa sürede yeniliklere geçmede zorluklar olması kaçınılmazdır, bu nedenle sistemin yerleştirilmesinde ilgililerin, tavsiye ve yol gösterme konusunda özverili çabalarına her zamankinden daha fazla gerek duyulacaktır. En kıymetli hazinelerimizden biri olan tarım topraklarımızın oldukça büyük bir kısmı, doğal verim güçlerini ve kaliteli ürün verme özelliklerini önemli ölçüde kaybetmiştir. Bu alanlardan ekonomik olarak kabul edilebilecek seviyelerde verim ve istenen özelliklerde (başta kalitede) ürün elde edebilmek, neredeyse tamamen kimyasal (sentetik) gübrelere bağlı hale gelmiştir.
Endişe verici olan ise bu kaybın giderek daha geniş alanlarda görülme olasılığıdır. Sıcaklar artıyor, kuraklık olayları sıklaşıyor ve şiddeti artıyor, canlıların su tüketimi ve buharlaşma artıyor. Yaşamsal kaynaklarımızdan olan su, kendini yenileme hızından daha büyük bir hızla tüketiliyor. Nüfus, kentleşme ve kent nüfusunun artmasıyla birlikte suya ve gıdaya talep de hızla artmaktadır. Nüfusun yüksek olduğu ve de tarım ürünleri yetiştiriciliğinde büyük önemi bulunan bazı bölgelerimizde etkili düzeyde “su stresi” başlayabileceği öngörüsü olmasına karşın, yıllık toplam yağışımızda ve su kaynaklarımızda çok ciddi azalmalar görülmektedir.
İki yıl evvel yazdığım bir yazıda ele aldığı bir konunun bir kısmını aynen burada tekrarlıyorum: Tarımımızın öncelikli sorunlarından biri de; üretimlerin koşullara en uygun olan ekim nöbeti (münavebe, rotasyon) sistemi içinde yapılmamasıdır. Pazarın en çok talep ettiği ve özellikle iyi fiyat bulan ve/veya birim alana (dekar, hektar, dönüm) yüksek verim veren ürünler, kıymetine paha biçilemeyecek varlıklarımız olan topraklarımız ve su kaynaklarımızın yıpratılması pahasına ve sürdürülebilirlik sınırını aşmayı önemsemeden, aynı tarlada arka arkaya ekilerek yetiştirilebilmektedir.
Ekim nöbeti; planlı bir üretimin yerleşmesinde önemli bir adımdır. Toprağın yoğun işlenmesini önler, organik maddenin yersiz yere tüketilmesini engeller, toprağın su tutma kapasitesini artırır, suyun aşırı kullanılmasını azaltır. Yetiştirilecek ürünler kök yapılarına göre sıralandığında, her ürünün bitkileri, su ve besin maddeleri bakımından, toprağın farklı derinliklerinden yararlanma olanağına sahip olurlar. Aynı tarlada, her üretim yılında farklı bir ürün yetiştiriliyor olması nedeniyle, yabancı ot, zararlı ve hastalık yoğunlaşması engellenir. Ekim nöbeti sistemi, kuru tarım ve sulu tarım koşullarında doğal olarak farklı bazı ürünleri içerecektir.
Ancak aynı üründen kuru veya sulu koşullarda yetiştirilebilecek çeşitler de bulunmaktadır. Ürün ve çeşit seçilirken ihtiyaçlar ve/veya pazar istekleri en önde gelir, fakat iklim koşullarına uygun olmak da bir zorunluluktur. Bu koşullar çerçevesinde, derin ve yüzlek köklü bitkileri olan ürünler, en uygun sıralamaya göre yetiştirmeye alınır. Kuru tarım koşullarında, mutlak nadas alanı olan yerlerde, nadas da ekim nöbeti sisteminin bir öğesi olarak uygun olan yıla yerleştirilir. İster kuru tarım ister sulu tarım koşullarında yapılsın, ekim nöbeti sisteminde, tek yıllık “Yemeklik veya Yemlik” bir baklagil bitkisi mutlaka yer almalıdır. İnsan ve hayvan beslenmesinde çok yararlı olmaları yanında, toprakların verim gücünün artmasına, topraklara daha fazla su sızmasına yardımcı olan baklagiller, kaba yem açığının giderilmesine ve kimyasal azotlu gübre kullanımının (ve ithalatının) azaltılmasına da ciddi katkılar yapabilecek ürünlerdir.
Kuru tarım alanları için: Serin İklim Tahılları (Kışlık Hububat) olan buğday, arpa, yulaf, tritikale, çavdar; Yemeklik Tane Baklagiller olan Nohut, Kışlık Mercimek, Yazlık Mercimek; Yemlik Baklagillerden Adi Fiğ (ot ve/veya tane), Macar Fiği. Taban alanlarda istenirse Endüstri bitkisi ayçiçeği ve aspir örnek olabilir. Sulu tarım alanları için: Serin İklim Tahılları (çavdar hariç), Sıcak İklim Tahılı (Mısır), Endüstri Bitkisi (Ayçiçeği, Pancar, Patates), Yemeklik Tane Baklagil (fasulye), Yemlik Baklagil (Yem Bezelyesi, Soya, Adi Fiğ, Macar Fiği) örnek olarak verilebilir. (Sulu tarım alanlarında ekim nöbetine alınacak ürünler için kaç defa ve ne kadar su verileceği önemlidir. Yukarıdaki ürün örneklerden bazıları, özellikle kuyusu olmayan ve yüzey sulamasına bağlı üreticiler için verilmiştir).
“Bir Uygarlık Ancak İnsanlarını Doyuracak Ölçüde Üretken Toprağı Oldukça Ayakta Kalabilir” ifadesi ölçü olarak sadece alan genişliğini değil, bu toprakların birim alanından alınabilecek ürünü (yani) verimi ve bu üründen elde edilmek istenen kalite özelliklerin tamamına ya da yeterli bir düzeyine sahip olmasını da ifade etmektedir. Yeni sistemin hayırlı olmasını diliyorum.