İşten çıkmış sallana sallana eve giderken…
Hiç aklında yokken yani, yol üstündeki yaşlı falcı kadına gidiyor Edmond.
Yaşlı kadın fal kağıtlarını alt üst ediyor. Evirip çeviriyor.
Epey bir harmanladıktan sonra açıyor kağıtları birer birer.
Her kağıtta, şaşkınlık içinde Edmond'un yüzüne bakıyor. Sonunda, Edmond'un gözlerinin içine bakıp,
'Siz, olmanız gereken yerde değilsiniz!' diyor.
Ne anlıyor bundan Edmond?
***
Evine gidiyor Edmond. Üzgün ve kederli… Düşünmeye başlıyor.
Sonunda kararını veriyor.
O sırada karısı dışarıdan geliyor.
Yerinden kalkıp,
'Ben gidiyorum,' diyor Edmond.
'Gelirken bana da bir sigara al,' diyor karısı.
'Geri gelmeyeceğim!'
'Ne!'
'Geri dönmeyeceğim!'
Kadın şaşkın. Kocasının ne söylediğini anlamaya çalışıyor.
'Beni terk mi ediyorsun?'
'Evet!'
'Neden? Bunca yıldan sonra…'
'Seni çekici bulmuyorum. Hiçbir zaman da bulmadım!'
'Benim seni çekici bulduğumu mu sanıyorsun?'
'Ayrıca olmam gereken yerde de değilim!'
'Ahha!' diyor kadın.
Ve kıyamet kopuyor.
'Yettin artık! Seni geri zekalı!' diye bağırıyor. 'Şimdiye kadar neredeydin!...'
***
Sonra?
Sonra işte bildiğiniz gibi her şey.
Hastanın yatağını değiştirmeniz hastanın ağrılarını dindirmez.
Kanatlanıp uçsa Edmond…
Tanrı ona istediği gibi bir kadın yaratsa…
Şöyle kızıl saçlı…
Çekici…
Can alıcı…
Ne bileyim işte.
Yine de kurtulamaz Edmond yüreğindeki sıkıntıdan.
Çünkü sıkıcı olan, kendisine çekici gelmeyen, çekilmez olan karısı değil Edmond'un.
Çekilmez olan hayatın ta kendisi.
Kesin kuralları var yaşadığımız…
Yaşamaya çalıştığımız hayatın.
Yetmişini bile göremeden…
Yahut da ölümcül bir hastalığın pençesinde, hastane köşelerinde; ıstırap veren hastalık öncesi ölmediğine hayıflana hayıflana ayrılmak da var bu hayattan.
Yani yaşayıp edeceğin sınırlı bu üç günlük hayatta…
Ejderha olsan kar etmez.
Her neyse.
'Ölüyorum tanrım
Bu da oldu işte.
Her ölüm erken ölümdür
Biliyorum tanrım.
Ama ayrıca, aldığın şu hayat
Fena değildir...
Üstü kalsın...' demekten başka çaren yok.
Edmond'un derdi de bu değil zaten.
Onun derdi…
Karısını terk ederek evden çıkıp gittiği bardaki adam söyledi, onun derdinin ne olduğunu.
Hakikaten geri zekalı bu Edmond!
Yalnız biriyle yalnızlık paylaşılır mı hiç?
Paylaştı. Bardaki yalnız adama anlattı karısını terk ettiğini.
'Karımla uyuşmuyorduk. Yıllardır birlikte olmuyorduk. Onu terk ettim.'
'Senin derdin,' dedi adam. 'İş bitirmek!'
Eh işte! Bu kadar olur biz adamların aklı.