Eskişehir ikliminde son dönemde hemen her yıl yaşamakta olduğumuz değişkenliklerin tarımsal üretime verdiği zararların boyutları, bu değişkenliklerin sağladığı faydaların oldukça üzerindedir. İlimiz tarımının temel direği ve ekonomisinin büyük bir itici gücü olan tahıl üretimi de bu değişkenliklerden göz ardı edilemeyecek ölçüde zarar görmektedir. Küresel ısınma sonucu dünyanın dengesinde ortaya çıkan bozulmaların atmosfer hareketlerine de yansımasının sonucu olan iklim değişiklikleri, yaşamın her alanında, alışkanlıkların, uygulamaların, hedeflerin, öngörülerin ve tedbirlerin değişmesine yol açmaktadır. Bu tarımda da böyledir.
Daha önceki çeşitli yazılarımda iklim değişikliklerinin önüne geçmenin olanakları yoksa bu değişikliklere uyum sağlayacak üretim yöntemlerini belirlemek ve yetiştirme uygulamalarını buna göre yapmak gerektiğini belirtmiştim. İlimiz kışlık tahıl üretim alanlarının büyük kısmında erkenci çeşitlerin üretimi tercih edilmektedir çünkü çok yıllık iklim verileri ilkbahar sonu-yaz kuraklıklarının ürüne en çok zarar veren kuraklıklar olduğunu göstermektedir. Özellikle kuru tarım alanlarında üretim yapanlar başta olmak üzere bu kuraklıklardan en az zararla kurtulmak isteyen tahıl üreticileri olgunlaşma süresi daha uzun olan orta geççi ve geççi çeşitler yerine, verim kapasitesi bunlardan daha düşük olan erkenci çeşitlere öncelik vermektedir. Sulanabilir alanlarda da ikinci bir ürün (ör. hasıl, silaj vb. amaçlı) yetiştirme olanağı olan yerlerde yine erkenci tahıl çeşitleri tercih edilebilmektedir.
Ancak koşullar değişmeye, kurak periyotlar daha çok kış ve ilkbaharda görülmeye, ilkbahar yağışları geç dönemde gelmeye ve yaz aylarına doğru kaymaya başlamıştır. Bu durumda tahıl bitkilerinin büyümek, gelişmek ve ürün vermek için suya çok ihtiyaç duyduğu sapa (kamışa) kalkma dönemi ile başaklanma dönemi arasında düşecek yağışlardan daha çok miktarda ve daha uzun süre yararlanabilecek olan orta geççi çeşitlerin üretimde yer alması verimin, dolayısıyla rekoltenin yükselmesine, kazancın artmasına önemli oranda katkı sağlayacaktır. Yalnız üreticilerin bir anda bütün ekilişlerini bu özellikteki çeşitlerden yapması doğru olmaz. Küçük bir ölçekte başlayarak ve uzmanlara sorarak, danışarak yapması gerekir. İklim değişikliği çeşit değişikliği yanında (birazda buna bağlı olarak) gübreleme zamanında, gübre çeşidi tercihinde ot, hastalık, zararlı mücadelesinde ve hasat zamanında da farklılıklar meydana getireceği için buna göre hazırlık yapmak gerektiği de unutulmamalıdır.
Koşullara uygun uyarlamalar ne kadar gecikirse, potansiyel üretimden o kadar daha azı alınacak böylece önemli bir ekonomik kazanç heba edilmiş olacaktır. Aynı işlemler yapılarak daha az kazanç sağlama meselesinin yanında ; ülkemizin en önemli dar boğazı olan enerjinin boşuna kullanılması, tarım kesiminde önemi tam anlamıyla kavranamamış olan zamanın boşa kullanılması, daha az ürün için aynı miktarda kullanılan girdilerin nispi (görece) olarak çevreye daha fazla zarar verecek olması vb. çeşitli faktörler de yer alacaktır.
Sulanır alanlarda yapılan üretimlerde en başta gelen sorun üreticilerin kullanabilecekleri su miktarı ve yapabilecekleri sulama sayısıdır. Suyu kanaldan alan üreticiler için suyun ne zaman ve ne kadar süreyle verileceği büyük önem taşımaktadır. Suyun pahalı satıldığı yerlerde maliyet unsuru da üreticiyi sulama sayısını azaltmaya zorlayan başlıca nedendir. Sulama suyunu kendi kuyusundan alan üretici için kuyunun verimliliği ve kullandığı enerji çeşidinin sulama başına getireceği maliyet, en büyük sınırlayıcı etkendir. Bitkilerin suya olan ihtiyaçlarının büyük olduğu büyüme ve gelişme dönemleri dışında kurak ve /veya çok sıcak olan zamanlarda bile enerji pahalı olduğu için sulama yapmayan üreticilerin kayıpları büyük olmaktadır. Enerjinin ucuz olması ve bitkilerin gerçekten ihtiyaç duyduğu her zaman, gerektiği kadar suyun verilmesi üretim miktarını da, ürün kalitesini de yükseltecektir. Ucuz ve temiz enerji sağlayabilecek yenilenebilir kaynaklar için ülke çapında çalışmalar yapılmaktadır. Eskişehir'de de güneş ve rüzgar enerjisinden yararlanılarak elektrik elde edecek öncü tesisler kurulmuştur.
Tarım kesimini bu anlamda sevindiren gelişmelerden birisi Geçit Kuşağı Araştırma Enstitüsünde kurulan rüzgar ve güneş enerjisinden elektrik elde eden sistemlerdir. Güneş enerjisinden elde edilen elektrik sulama sistemlerinin çalıştırılmasında kullanılmaktadır. Bu konuda diğer önemli bir gelişme bazı üreticilerin de güneş enerjisinde faydalanarak sulama yapabilecekleri sistemleri kullanmaya başlamış olmalarıdır. Muttalip, Karakamış ve Osmaniye'de görmüş olduğum mobil ve sabit tesisleri kullanan üreticilerin ifadeleri , bu yolda başarılı sonuçlar alınabileceği ümidini vermektedir.