Yazılarımda sıklıkla, örgütlenmenin ve dayanışmanın sorunları aşmada anahtar role sahip olduğunu vurguluyorum.
Toplumun ekonomik, siyasal ve sosyal açıdan en dezavantajlı durumda yer alan kesiminin, içinde bulunduğu koşullardan çıkışta örgütlenmenin başat etken olduğunu her fırsatta savunuyorum.
Örgütlenmeye ve sınıfsal dayanışmaya ilişkin iddialarım, elbette teorik temellere dayanıyor. Bu iddiaları kanıtlamak, ampirik (gözle görülen) bazı ispatları gerektiriyor. Tam da bu noktada dünyada ve Türkiye’de emekçi kesimlerin örgütlendiği ve dayanışma göstererek başarıya ulaştığı örnek-somut vakalara ihtiyaç duyuyoruz.
Son zamanlarda doğrudan ampirik kanıtlara ulaşmak oldukça kolay. Sosyal medya kanallarını ve bazı yayın organlarını taradığınızda, örgütlenmenin zafere götürdüğüne yönelik birçok kanıta erişebilirsiniz.
Gıda sektöründe faaliyet gösteren Perfetti Van Melle ve Polonez işçilerinin, Tekgıda-İş Sendikası’na üye olması nedeniyle yaşanan sorunlara verdiği tepki sonucu elde ettikleri başarı, verilebilecek güncel somut örnekler arasında önemli bir yer tutuyor.
Her iki işletmede de işçiler, yaşam maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle geçim sorunu yaşıyordu. Buna karşın koşullarını iyileştirmek için sendikaya üye oldular. İşveren, işçilerin Anayasa ve yasalarla işçilere tanınan sendika özgürlüğünü ihlal edici faaliyetlerde bulunmuştu. İşten çıkarmalar ve diğer türlü baskılar kullanılarak, işçilerin örgütlülüğü kırılmaya çalışıldı. Ancak her iki şirketin işçileri de sendikal haklarını kullanmakta kararlıydı. Hatta Polonez işçileri, İstanbul Çatalca’dan başlayarak Ankara’ya yürüyüşe başlamıştı.
İşçilerin kararlı duruşunun en temel nedeni, öz iradelerine sahip çıkmaktı. Gerek sendikal örgütlenmeye öncülük edenler gerekse mücadeleye sonradan katılan işçiler, sendikalarıyla birlikte hareket etmeye sonuna kadar devam ettiler. Bununla birlikte önemli ölçüde kamuoyu desteğini de kazandılar.
İşçilerin mücadelelerinde kararlı durmasının ardından her iki şirket de işçilerin sendikal hak ve özgürlüklerine saygı göstereceğini beyan etmek durumunda kaldı. Dahası şirket yetkilileri, Tekgıda-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Türkel ve sendikanın diğer temsilcileriyle birlikte Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın hakemliğinde bir protokol de imzaladı.
İşçilerin sendikalaşmaya başladığı ilk günden itibaren kararlı duruş sergilemesi, sendikanın üyelerinin yanında koşulsuz-şartsız yer alması ve kamuoyu desteği, her iki şirkette de toplu iş sözleşmeli çalışma ilişkilerinin kaçınılmaz olduğunu göstermesi açısından önemli etkenlerdi. Buradan tüm mücadeleci işçileri ve Tekgıda-İş Sendikası’nı alkışlıyorum. Gerçekten sonuna kadar oldukça etkin ve çözüm odaklı bir mücadele sergilediler. Bundan sonraki süreçte başarılı bir toplu iş sözleşmesi süreci temenni ediyorum.
İşçilerin örgütlenerek başarıya ulaştığına yönelik bir başka somut örnek de Pamukkale Üniversitesi İktisadi İşletmesi’nde görülmüştü. TOLEYİS Sendikası’nın yetkili olduğu işletme işçileri, 8 Kasım 2024 tarihinde grev başlatmıştı. Grev, 22 gün boyunca kararlılıkla devam etti. İşletme yönetimi, 22 günün sonunda işçilerin taleplerine çok yakın bir düzeyde sözleşme imzalamayı kabul etmek durumunda kalmıştı. Bu örnek de Türkiye’de işçilerin ortak ve kararlı mücadelelerinin somut göstergeleri arasında yer almıştı.
Özetleyecek olursak, yaşamını idame ettirmek için gelir getirici bir işte çalışmaktan başka çaresi olmayan kesimin tek çaresi örgütlenmek ve birlikte hareket etmek.