Eskişehirspor, İstanbul’un futboldaki hakimiyetine karşı Anadolu’da yakılan ilk meşaledir. İstanbul kulüplerinin kültürel hegemonyası karşısındaki başkaldırı, Eskişehir’de başlamıştır.

Futbolda Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş karşısında Anadolu kulüplerinin de varlık göstereceğinin işareti Eskişehirspor’dur. Gerek sportif başarılar gerekse coşkulu taraftar, Anadolu’nun tüm şehirlerine örnek teşkil etmiştir.

            Tüm Türkiye’yi egemenliği altına alan zihniyet karşısındaki başkaldırı, Eskişehirspor’un kurulduğu 1965 yılından da eskiye dayanıyor. Şehrin sportif alandaki başarıları ve taraftarların kulübüne sahip çıkışı sadece Es-Es’le de sınırlı değil.

Örneğin 1930 yılında kurulan Eskişehir Demirspor, 1940 yılında Fenerbahçe’yi 3-1 mağlup ederek lig şampiyonluğunu elde etmiştir. Kurulan ilk Demirspor, söz konusu kulüptür. Bu kulüp, yalnızca futbolda değil, çeşitli branşlarda birçok başarı göstermiştir.

Güreş, eskrim, boks, halter, bisiklet gibi birçok spor dalında sayısız başarılar, Eskişehir Demirspor’un mazisinde yer almıştır. Türkiye’de farklı spor dallarının hiç bilinmediği bir dönemde eskrim gibi sporların Eskişehir’de var olması da kentin spor alanındaki öncü kimliğini gösteren semboller arasındadır.

Eskişehir Demirspor’un sporcularından Ahmet Bilek, Nasuh Akar, Ali Özdemir, Osman Zeki Özden, Muzaffer Çilekar, Abdullah Yalçınkaya, Nuri Savaşkan, Mustafa Köksal, Akın Özden, Hakan Özden, Kemal Başkır, İsmail Gülal, Ahmet Gülal, Mücahit Yağcı ve isimlerini burada sayamadığımız nice kahraman Eskişehir’e eşsiz başarılar getirmişlerdir. Gerek ülke gerekse kent olarak yaşattıkları gurur nedeniyle her bir sporcumuzu saygıyla anıyorum.

Eskişehirspor ise 1965 yılında kurulmuştur. Kurulduğu yıllardan itibaren futboldaki İstanbul saltanatına son verme adına birçok ilk göstermiştir. 1968-1972 yılları arasında bugün süper lig olarak tarif edilen ligi ikincilikle tamamlamıştır. Hatta bir sezonunda şampiyonluğu son dakikada ucu ucuna kaçırmıştır.

Bununla birlikte Avrupa kupasında da Sevilla’yı 3-1 mağlup ederek elemiştir. Eskişehirspor’un bu başarıları ülkedeki diğer kulüpler içinde ilham kaynağı olmuştur. Eskişehirspor’un Anadolu’daki öncülüğü, spordaki başarılarıyla sınırlı kalmamıştır.

Türkiye’de tüm taraftarların koro halinde marş söyleyerek takımını desteklemesi, ilk defa Eskişehirspor tribünlerinde gerçekleşmiştir. Amigo Orhan öncülüğünde onbinlerce taraftar yaratıcı bestelerle Es-Es’in başarılarına ortak olmuştur. Üstelik sportif başarıların olmadığı dönemlerde dahi Es-Es hiçbir zaman yalnız kalmamıştır.

Es-Es’in tribün kültürünü ve sportif zenginliğini anlatmak ciltlerce kitap yazmayı gerektirir. Ne mutlu ki böyle bir kulüp, Eskişehir’in markası olarak Bölgesel Amatör Lig’de de olsa aynı ruhla ve coşkuyla desteklenmeye devam ediyor.

Türkiye’nin taraftar haritasına bakıldığında, diğer tüm şehirlerde İstanbul kulüplerinin taraftarı yoğunluktayken, Eskişehirspor bölgesel amatör ligde mücadele etmesine rağmen kentimiz, Anadolu’nun ortasında hala tek başına parlamaya devam ediyor. Türkiye’nin neresine giderseniz gidin Eskişehirli olduğunuzu öğrenen herkes kulübümüzün nasıl bu hale geldiğine hayıflanıyor.

Tüm Türkiye biliyor ki Eskişehirspor, başka hayallerin kurulabileceğinin tek kanıtı. Eskişehirspor’un mazisini, başarılarını, efsane futbolcularını, Amigo Orhan’ı, taraftarın coşkusunu ve tutkusunu herkes takdir ediyor. Bu da gösteriyor ki Eskişehirspor, sadece Eskişehir’in değil tüm Türkiye’nin meselesidir.

Hayatta başka umutların var olabileceğini, başka hayallerin kurulabileceğini ve dayatılan koşullar dışında mücadele araçlarının da olduğunu tüm Türkiye’ye gösteren bir kulübümüz var. Bu umudu geçmişten beri yeşerten tüm emektarlarımıza sonsuz saygılar…

Eskişehirspor’umuzu öncelikle bu hafta sonu oynanacak olan Manavgat Belediyespor maçında yalnız bırakmamalıyız. Liderlik maçını kazandıktan sonra da eski görkemli günlere dönmek için her zaman kulübümüzün yanında olmaya devam etmeliyiz.

Başarılar Es-Es!

Not: Eskişehir’de sportif alanda gösterilen başarılar ve kentin spor geçmişi hakkında detaylı bilgi için Osman Bahadır Cemoğlu’nun yazılarına başvurulabilir.