Yunanistan'ın 2004'ten bu yana Ege'de işgal ettiği adalar; Koyun Adası, Bulamaç Adası, Eşek Adası, Koçbaba Adası, Nergizcik Adası…
Sonra; Hurşit, Formoz, Kalolimnoz, Keçi, Sakarcılar, Ardacık, Gavdos, Dhia, Dionisades, Gaidhouronisi, Koufonisi…
Bunlar aklımıza gelenler.
Toplam on sekiz ada ve bir de kayalık.
Küçük Çuha Adası ise Yunanistan tarafından Ege'de işgal edilen on dokuzuncu ada.
Yerleşime ve turizme açıldı.
Adada yaşayan kırk Yunan vatandaşı ve bir de Belediye Başkanları var.
***
Bazıları…
Daha doğrusu televizyon kanallarının tartışma programlarının gediklisi; fikri, zikri önceden belli; kendine ait bir sözü, düşüncesi olmayan bazıları;
'Ada demeyelim onlara, kaya parçası diyelim…'
'Onlar keçilerin otladığı on sekiz kaya parçası…' dese de…
İşin gerçeği öyle değil.
Öyle bile olsa, bir avuç toprak dahi…
Bir kaya parçası dahi önemlidir bir milletin onuru için.
***
Kaya parçası dedikleri adalardan Girit Adası 1669'da IV. Mehmet Döneminde fethedilmiş.
Venedik'le yapılan, yirmi dört yıl süren savaşın sonunda.
Küçük Çuha Adası da o dönemde Girit Adası'yla birlikte Osmanlı egemenliğine geçen on dört adadan biri.
Ve Küçük Çuha Adası, sadece keçilerin, eşeklerin otladığı bir kayalık değil.
Ege'den Akdeniz'e geçişi sağlayan Kitira Geçidi'ni kontrol eden stratejik bir öneme sahip.
***
'Ada demeyelim onlara, kaya parçası diyelim…'
'Onlar keçilerin otladığı kaya parçaları,' diyenler,
'Keçilerin otladığı kaya parçaları için savaş mı çıkaralım?' diye de soruyorlar.
Savaş çıkarmayalım tabii ki.
Yunanistan nasıl işgal ediyor adaları?
Yerleşime açarak.
Adada yaşayacaklara ev, arsa ki…
Arsa babasının malı değil!…
Ve beş yüz Avro veriyor.
Sonra da adaya asker gönderiyor.
E biz de öyle yapalım!
İşsiz sayısı dört milyonu aşmışken…
İŞKUR'un geçici, yani 'girdi çıktı' iş ilanı için bile binlerce insan sıraya girerken…
Binlerce insan asgari ücretliyken…
Siz bir de buna, belediye parkındaki tahta oturaklarda akşama kadar oturan, günü hiç para harcamadan atlatmayı marifet bilen eli boş emeklileri ekleyin.
Birkaç gün sürer ancak adanın Yunan işgalinden kurtarılması.
Adaya asker yerleştirmeye gelince…
Temel askerliğini Yunan sınırında yapıyormuş.
Nöbette canı sıkılmış. Sınırın diğer tarafındaki Yunan askeriyle muhabbet etmek istemiş.
Yunanca? No problem Temel için!
Yunan askerine doğru dönüp elleriyle, havacı mısın, işareti yapmış Temel.
Yunan askeri cevap vermeden sınırdan beş on adım uzaklaşmış.
Temel bu kez de, karacı mısın işareti yapmış.
Yunan askeri beş on adım daha uzaklaşmış sınırdan.
Temel kararlı. Yüzme hareketi yapmış, denizci misin anlamında.
Yunan askeri biraz daha uzaklaşmış sınırdan.
Sonra Temel, ellerini gözlerine götürüp dürbün işareti yapmış, gözcü müsün anlamında.
Temel vazgeçmemiş muhabbetten.
Asker üniformasının kollarını sıvazlayıp, topçu musun işareti yapmış.
'Şırak!' diye bir ses çıkınca sol elinin avuç içiyle çemrenmiş sağ kolundan, sınırdan iyice uzaklaşan Yunan askeri koşarak birliğine gitmiş.
Nefes nefese, komutanına;
'Komutanım, sınırdaki Türk askeri bana, hava kararınca yüzerek gelip sana bir koyacağım gözlerin fırlayacak diyor, ben orada nöbet tutamam artık!' demiş.
Yani?
Yani savaşmaya lüzum yok.
Biraz hamaset edebiyatı yapacak olursak…
Sadece, adaların bize ait olduğunu söylememiz yeterli.
İşaret diliyle!