Türkiye, her yaz mevsiminde tekrar eden orman yangınlarıyla mücadele ederken, bu yangınlar ülkenin ekolojik dengesini, ekonomik kaynaklarını ve insan hayatını ciddi şekilde tehdit etmektedir.
2023 yılı yangın sezonu da bu acı gerçeği bir kez daha gözler önüne sermiştir. Özellikle müdahalede gecikmeler ve yetersizlikler, yangınların boyutunu ve etkisini daha da artırarak, büyük can ve mal kayıplarına yol açmıştır. Bu makale, son yangınların analizini yaparak, yangına müdahale süreçlerindeki eksiklikleri ve bu süreçlerin iyileştirilmesi gerekliliğini vurgulamayı amaçlamaktadır.
Yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte Türkiye, yine orman yangınları kabusuyla yüz yüze kalmıştır. Bu yangınlar, ülkemizin doğal ve ekolojik dengesini ciddi şekilde tehdit etmekte, ekonomik kayıplara yol açmakta ve maalesef can kayıplarına neden olmaktadır. Özellikle müdahalede geç ya da yetersiz kalınması, bu trajedilerin boyutunu daha da büyütmektedir.
Geçtiğimiz yıl, Türk Hava Kurumu'nun hangarlarında çürümeye terk edilen yangın söndürme uçakları gündeme gelmiş ve bu durum kamuoyunda geniş yankı bulmuştu. Ancak bu yıl da benzer hataların tekrarlandığını ve yanlış kararların alınmaya devam ettiğini görmekteyiz. Sonuç olarak, hektarlarca orman ve dönümlerce tarım arazisi bir kez daha küle dönmüş durumdadır.
20 Haziran'da Diyarbakır'ın Çınar ilçesindeki Köksalan ve Bağacık mahalleleri ile Mardin'in Mazıdağı ilçesindeki Yücebağ ve Yetkinler mahallelerinde, elektrik tellerinden düşen kıvılcımlar nedeniyle yangın çıkmıştır. Bu yangınlar, gece boyunca rüzgarın da etkisiyle hızla yayılmış ve 15 kişinin hayatını kaybetmesine, 78 kişinin yaralanmasına neden olmuştur. Aynı zamanda, 924 küçükbaş hayvan ölmüş, 83'ü ağır olmak üzere 273 hayvan yaralanmış ve yaklaşık 15 bin dekar tarım alanı zarar görmüştür. Bu trajik olay, yangına müdahalede yetersiz kalındığını açıkça göstermektedir.
İzmir'in Çeşme ilçesinde çıkan orman yangını, üç kişinin hayatını kaybetmesine neden olmuştur. Kanser hastası Mesut Coşkunöz, oğlu Hilmi Coşkunöz ve yeğeni Mine Elmas, alevlerin arasında kalarak yaşamını yitirmiştir. Mine Elmas'ın ölmeden önce çektiği video, yangına müdahalenin yetersizliğini gözler önüne sermektedir. Bu video, yetkililerin yangın söndürme çalışmalarındaki başarısızlıklarını bir kez daha gündeme getirmiştir.
Benzer şekilde, İzmir'in Bergama ilçesinde çıkan orman yangını, ciddi maddi kayıplara yol açmıştır. Yangına müdahale için sevk edilen ekiplerin, alevleri kontrol altına almakta zorlandığı görülmüştür.
Manisa'nın Soma ilçesinde çıkan yangın, köylerin boşaltılmasına neden olmuş ve geniş ormanlık alanları küle çevirmiştir. Balıkesir'in Kepsut ilçesinde çıkan yangın ise hızlı müdahale ile söndürülmüş olsa da, yangın tehlikesinin ne kadar büyük olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Antalya'nın Muratpaşa ilçesindeki sazlık alanda çıkan yangın ise yerleşim yerlerine sıçramadan kontrol altına alınmış, ancak yangının çıkış nedeni hala araştırılmaktadır.
Yine geçen hafta İzmir'in Gaziemir ve Buca ilçeleri arasında çıkan orman yangını, havadan ve karadan yapılan müdahalelerle saatlerce süren bir çaba sonucunda kontrol altına alınmıştır. Alevlerin yerleşim yerlerine yaklaşmasıyla oluşan tehlike, ekiplerin yoğun müdahalesi ile bertaraf edilmiştir. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, İzmir'deki yangınların tamamının kontrol altına alındığını belirtmiş ve İzmir Valisi Süleyman Elban, yangınla mücadelede çalışan ekip sayısını sosyal medya hesabından paylaşmıştır. Orman Bölge Müdürlüğü, Gaziemir ilçesi Zafer Mahallesi'nde saat 13.15'te başlayan yangına ilk müdahalenin 13.25'te gerçekleştirildiğini bildirmiştir.
Her yıl tekrar eden bu döngüye rağmen, yangına müdahalede yetersiz kalındığı ve bu durumun ciddi can ve mal kayıplarına yol açtığı ortadadır. Ancak bu kadar ölüm ve kayıp yaşanırken, tek bir yetkilinin dahi sorumluluğunu kabul etmemesi, ayrı bir tartışma konusudur. Bu durum, yangınlarla mücadelede sistematik bir başarısızlığın olduğunu ve gerekli önlemlerin alınmadığını göstermektedir.
Sonuç olarak, Türkiye’nin orman yangınlarıyla mücadelesinde, mevcut yaklaşımlar ve uygulamalar yeterli olmaktan uzaktır. Türkiye'nin orman yangınlarıyla mücadelesinde daha etkili ve hızlı müdahale yöntemlerine ihtiyaç duyulmaktadır. Geçmişte yapılan hatalardan ders alarak, yangın söndürme kapasitemizi artırmalı ve bu tür felaketlerin önüne geçmek için gerekli adımları atmalıyız. Aksi takdirde, her yıl tekrarlanan bu yangınlar, ülkemizin doğal zenginliklerini ve insan hayatını tehdit etmeye devam edecektir. Yangın söndürme kapasitesinin artırılması, daha etkin ve hızlı müdahale stratejilerinin geliştirilmesi ve ilgili kurumlar arasındaki koordinasyonun güçlendirilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede, sadece yangınlara müdahale süreçlerinde değil, aynı zamanda yangınların önlenmesi ve risk yönetimi konularında da kapsamlı bir reform yapılması zorunludur. Aksi halde, her yıl tekrar eden bu yangınlar, ülkemizin doğal kaynaklarını ve insan hayatını tehdit etmeye devam edecek, telafisi mümkün olmayan kayıplara neden olacaktır.