Erken seçim konusundan başlayalım. Erken seçim ne zaman?

Hemen söyleyelim, erken seçim enflasyonun (<Tüik’e> göre) %30’a düştüğünde, aynı zamanda hayat pahalılığı azaldığı, asgari ücretin en az 60 bin lira, en düşük emekli maaşının 70 bin lira olduğu zaman erken seçim olur.

Bu rakamları nerden buldun derseniz(?), salladım kafadan attım.

Enflasyonun <Tüike’e> göre 3-4 yıl sonra %30’a inmeyeceğini kim söyleyebilir?

Kimse!

O zaman demek ki 3-4 yıl erken seçim yok!

Vay emeklinin ve emekçinin haline o zaman!

Çünkü Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı ve Sayın Cumhurbaşkanı “seçim zamanında yapılacak” diyerek böyle bir zaman kazanmaya çalışıyor.

Çünkü yerel seçimlerde CHP karşısında büyük bir yenilgiye uğradı ve erime süreci başladı. Bu erime sürecini önce durdurup sonra tekrar güç kazanmak için zamana ve paraya ihtiyacı var. Para gelir mi bilinmez ama zaman su gibi akıp gider.

CHP açık açık erken seçim istiyor. İstemek hakkı da. Çünkü şu an en çok oy alan ve en çok belediye kazanan birinci parti. Yerel yönetimler olarak Türkiye’yi yönetiyor.

Ancak CHP, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin zaman kazanma oyunlarına düşmemesi gerekiyor, bunu en baştan söyleyelim.

Tabii Türkiye’nin, en temel sorunu hayat pahalılığı ve yoksulluğun haricinde birçok sorunu var.

Laik Cumhuriyet yapısının aşındırılması, insan hakları, kadın hakları, adalet, eğitim, sağlık, çevre, hayvan hakları, sığınmacılar, Suriye politikası, belediyelere dayatılan tasarruf genelgesi vs.

Toplumda muhalefetin duyarlı kesimleri bu konularda zaman zaman tepkilerini eylemlerle ortaya koymaya çalışıyor ama bir hafta sonra unutulup gidiyor.

Hal böyle olunca,  toplum da yavaş yavaş <alıştırılarak>, uyutulmuş ve uyuşturulmuş oluyor. Zaten iktidarın istediği de bu ve kendi bildiklerini yapmaya devam ediyorlar.

Ancak toplumu bir konuda uyuşturmak çok zor. Çünkü açlık ve sefalet söz konusu. Günde 3 öğün hep aklında, alamadıkları, yiyemedikleri.

Süleyman Demirel ne diyordu? “Boş tencere iktidar devirir”

Böyle bir durum 2002 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi’ni iktidara taşımıştı.

İşte CHP de yerel seçimlerde kazandığı başarı ve sempati ile ve iktidara giden yolun, erken seçim istemenin yolunun buralardan geçtiği bilinci ile işe buradan başladı. Yani emekli ve emekçiden.

Emekli ve emekçi mitingleri yaptı. Örgütlü emekliler ve emekçiler bu mitingleri destekledi. İyi de oldu, güzel. Ayrıca, CHP üyeleri haricinde toplumun duyarlı kesimleri de bu mitinglere büyük destek verdi. Bu da güzel.

Tabii bu arada, CHP yaptığı mitinglerde toplumdaki erken seçim arzusunu buralarda gördü ve ölçtü. Emekliler ve emekçiler erken seçim işitiyor.

Neden?

Çünkü bu iktidar en çok onların canını yakıyor, yoksulluğa ve açlığa mahkûm etmiş durumda.

Emekli ve emekçinin erken seçim istemesi yeterli mi?

Değil.

Toplumun diğer kesimlerinin de erken seçim talebi meydanlarda görülmeli.

Son anketlere göre toplumun %50 den fazlası zaten erken seçimi istiyormuş. Bu şaşılacak bir durum değil! Çünkü toplumun %50 sinden fazlası zaten muhalif.

O zaman bu talebi daha yükseltmek için başka çareler aramak lazım.

CHP şu an,  meclisteki sayısal yetersizliğin bahanesine sığınmak yerine, mecliste daha başka neler yapılabilir bunun üzerinde düşünmesi lazım.

Dedik ya, “boş tencere iktidar devirir” diye,

Yoksulluk 2000’li yıllardan çok daha fazla.

Tam zamanı, bu günlerde CHP emekliler ve emekçiler için mecliste mücadele ve eylem biçimleri geliştirmeli, hem de hemen.

Bu mücadele topluma hem moral hem de güven verir.

16 milyon emeklinin, 16 milyon emekçinin ve seçmenin %53 nün sempati ve güvenini kazanmak az şey olmasa gerek.

Demir tavında dövülür.