Bilim, evrenin yapısını ve işleyişini anlamak için sistematik ve yöntemli bir bilgi arayışıdır. Latince "scientia" kelimesinden türetilen bilim, bilgi anlamına gelir ve genellikle gözlem, deney ve mantıksal çıkarım yoluyla elde edilen doğrulanabilir bilgi bütünüdür.

Bilim, doğa olaylarını açıklamak, tahmin etmek ve kontrol etmek amacıyla teoriler ve yasalar geliştiren bir süreçtir. Bu süreç, hipotezlerin oluşturulması, test edilmesi ve gözden geçirilmesi ile devam eder. Bilimin temel amacı, evrensel ve nesnel gerçekleri keşfetmek ve anlamaktır.

Bilim, insanlığın bilgi birikimini artırır ve bu bilgiyi nesiller boyu aktarır. Bu bilgi birikimi, teknolojik yeniliklerin temelini oluşturur ve toplumların ilerlemesine katkıda bulunur.

Bilimsel keşifler ve buluşlar, teknolojiye dönüşerek günlük yaşamımızı kolaylaştırır. Elektrik, internet, tıp teknolojileri gibi pek çok yenilik, bilimsel araştırmaların sonucudur. Teknoloji, sağlık, iletişim, ulaşım ve birçok alanda devrim niteliğinde değişikliklere yol açmıştır.

Bilim, hastalıkların nedenlerini anlamamıza ve tedavi yöntemleri geliştirmemize olanak tanır.

Bilimsel ve teknolojik ilerlemeler, ekonomik büyümenin temel motorlarından biridir. Yeni ürünler ve hizmetler, bilimsel araştırmalar sonucunda ortaya çıkar ve bu da yeni iş alanları ve ekonomik fırsatlar yaratır.

Bilim, benim de akademik çalışmalarıma konu olan çevremizi ve ekosistemleri anlamamıza yardımcı olur. Bu bilgi, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımını ve çevre koruma stratejilerinin geliştirilmesini sağlar. İklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik kaybı ve kirlilik gibi küresel çevre sorunlarına bilimsel çözümler üretilir.

Bilim, eleştirel düşünme ve analitik becerileri geliştirir. Bilimsel yöntem, bireylerin karmaşık problemleri çözme yeteneklerini artırır ve bilinçli kararlar almalarına yardımcı olur.

Bilim, insanlığın bilgi sınırlarını zorlayan ve yaşamın her alanında ilerlemeyi sağlayan dinamik bir süreçtir. Bilimsel araştırmalar, toplumların refahını artırır, teknolojik yenilikleri teşvik eder ve çevreyi korumamıza yardımcı olur. Bilim, sadece bilgi ve keşifler sunmakla kalmaz, aynı zamanda insan düşüncesini ve anlayışını derinleştirir. Bu nedenle, bilimin desteklenmesi ve bilimsel eğitimin yaygınlaştırılması, sürdürülebilir bir geleceğin inşası için hayati öneme sahiptir.

Bilim, adanmışlık, sabır ve emek gerektiren bir alandır. Bilim insanları, sürekli bir merak duygusu ve analitik düşünme yeteneğiyle donatılmış olmalıdır. Bilim insanı olmak, uzun ve zorlu bir süreçtir; bu süreçte pek çok engelle karşılaşılır ve üstesinden gelmek için büyük bir azim gereklidir.

Bilimsel araştırma, tam anlamıyla adanmışlık gerektirir. Bilim insanları, çalışmalarına kendilerini tamamen adar ve genellikle uzun saatler çalışırlar. Yeni bilgiler keşfetme tutkusu, bu adanmışlığın temel motivasyonudur. Bir hipotezi test etmek, deneyler yürütmek ve sonuçları analiz etmek, bazen yıllar alabilir. Bu süreçte karşılaşılan başarısızlıklar ve beklenmedik sonuçlar, bilim insanlarının motivasyonunu zedelemez; aksine, onları daha da kararlı hale getirir.

Bilimsel çalışmalar, hemen sonuç vermeyebilir. Bilim insanları, bazen yıllar boyunca aynı konuyu araştırmak zorunda kalabilirler. Bu süreçte, sabır ve azim kritik öneme sahiptir. Bir çalışma defalarca başarısız olabilir, ancak her başarısızlık, yeni bir öğrenme fırsatı sunar. Bilim insanları, her denemede yeni bilgiler edinir ve yaklaşımlarını yeniden değerlendirir. Sabır, bilimin temel taşlarından biridir ve uzun vadeli başarı için gereklidir.

Bilimsel araştırmalar, büyük bir emek ve yoğun çalışma gerektirir. Deneylerin planlanması, yürütülmesi ve sonuçların analiz edilmesi, ayrıntılı ve dikkatli bir çalışma sürecini içerir. Bu süreçte, bilim insanları laboratuvarlarda, saha çalışmalarında veya bilgisayar başında uzun saatler geçirirler. Bilimsel makalelerin yazılması ve sonuçların akademik toplulukla paylaşılması da yoğun bir çaba gerektirir.

Bilim, merakla başlar. Bilim insanları, çevrelerindeki dünyayı anlama isteğiyle doludur. Merak, yeni sorular sormaya ve bu sorulara yanıt aramaya teşvik eder. Ancak merak tek başına yeterli değildir; analitik düşünme yeteneği de kritik öneme sahiptir. Bilim insanları, gözlemlerini ve verilerini mantıklı bir şekilde analiz eder, hipotezler geliştirir ve bu hipotezleri test eder. Analitik düşünme, bilimsel yöntemin temelini oluşturur ve doğru sonuçlara ulaşmayı sağlar.

Bilim insanı olmak, sadece bilgi ve beceri sahibi olmayı gerektirmez; aynı zamanda zorlu bir yetişme sürecini de kapsar. Bu süreç, genellikle akademik eğitimle başlar ve ömür boyu süren bir öğrenme yolculuğunu içerir.

Bu süreç, kapsamlı bir eğitim ve araştırma sürecini içerir. Akademik çalışmalar, bilimsel literatürün okunması, bilimsel çalışmaların yürütülmesi ve sonuçların analiz edilmesini içerir.

Bilimsel kariyer, çeşitli akademik zorlukları da beraberinde getirir. Bilim insanları, araştırma projeleri için fon bulmak, makalelerini prestijli dergilerde yayımlamak ve akademik toplulukta kabul görmek için çaba sarf ederler. Bu süreç, rekabetçi ve zorlayıcı olabilir. Ancak, bu zorluklar, bilim insanlarının daha da güçlü ve dirençli hale gelmesini sağlar.

Bilim insanları, sürekli olarak yeni bilgiler öğrenir ve kendi alanlarındaki gelişmeleri takip ederler. Bilim, dinamik bir alandır ve sürekli olarak değişir. Bu nedenle, bilim insanları daima yenilikçi olmalı ve kendi bilgi ve becerilerini güncellemelidir. Bu süreç, ömür boyu süren bir öğrenme ve gelişim sürecidir.

Bilim, insanlığın bilgi sınırlarını zorlayan ve yaşamın her alanında ilerlemeyi sağlayan bir alandır. Bilim insanları, bu zorlu yolculukta kararlılık ve azimle çalışarak, insanlığın ortak bilgi birikimine katkıda bulunurlar. Bu nedenle, bilim insanlarının yetiştirilmesi ve desteklenmesi, sürdürülebilir bir geleceğin inşası için hayati öneme sahiptir.

İşte böylesine zorlu bir süreçte yetişmiş Eskişehir akademisinde yeri olan iki değerli bilim insanını geçen haftalarda kaybettik. Bunlardan ilki, Eskişehir’de akademinin ve akademik düşüncenin gelişmesine çok katkı sağlamış, hatta bana göre bir efsane olmuş, Anadolu Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi eski dekanı, efsane hocamız, sevgili Prof.Dr.Musa Şenel’di. Diğeri ise, Eskişehir Teknik Üniversitesi Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Bölümünün renkli kişiliği Prof.Dr.Bekir Karasu hocamızdı.

Prof.Dr.Musa Şenel, Eskişehir’de akademik düşüncenin gelişmesinde büyük rol oynamış bir liderdi. Anadolu Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi’nde dekanlık yaptığı dönemde, fakültenin hem akademik hem de fiziksel altyapısının gelişmesine önemli katkılar sağlamıştı. Öğrencilerine ve meslektaşlarına ilham veren bir figür olarak, pek çok genç bilim insanının yetişmesine öncülük etti. Onun liderliğinde yapılan çalışmalarla, Eskişehir’de akademi, hem ulusal hem de uluslararası alanda tanınırlık kazandı.

Prof.Dr.Bekir Karasu, Eskişehir Teknik Üniversitesi Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Bölümü’nün en sevilen hocalarından biriydi. Enerjisi ve bilimsel merakı, hem öğrencilerini hem de meslektaşlarını sürekli olarak motive etti. Malzeme bilimi alanında yaptığı yenilikçi çalışmalar, bilim dünyasına değer