Geçen haftaki yazımızda, Sümer kralı Urganika MÖ 2375 yıllarında bir reform talimatnamesi ile, dine dayandırmak suretiyle halka istediğini yaptıran din adamlarının etkisini önemli oranda ortadan kaldırmıştır demiştik.
Kral Ur-Nammu Tanrı Enlil huzurunda
Daha sonra, MÖ 2100 yıllarında da Ur şehrinde 110 yıl hüküm süren kral Ur-Nammu, tarihte ilk kanunları çıkaran Sümer kralı olarak biliniyor.
Bu kanunların kil tablet üzerine yazılı hali kırık dökük olmasına rağmen okunmuştur ve şu an İstanbul Arkeoloji müzesindedir.
Diğer krallar gibi Ur-Nammu da tanrılar tarafından seçildiğine vurgu yapar. Sümer’deki bürokratların suiistimallerinden halkı kralların koruduğunu, tartı ve ölçü aletlerinin yeniden ıslah edildiğini, engelli ve kimsesizlerin kral tarafından korunduğunu kanunun ilk bölümlerinde şöyle anlatır.
“Dünya yaratıldıktan, Sumer ülkesinin ve Ur şehrinin kaderi tayin edildikten sonra, Sumer tanrılar kurulunun baş iki tanrısı olan An ve Enlil, ay tanrısı Nanna’yı Ur’un kralı yaptılar. Bir gün bu tanrı, yeryüzünde kendisini temsilcisi olarak Sumer ve Ur’da hükmetsin diye Ur-Nammu’yu görevlendirdi. Bu yeni kral ilk olarak Sumer ve Ur’un, askerî ve politik güvenliğini sağlamayı başardı. Özellikle Ur’a doğru gelişmekte olan sınır komşusu Lagaş şehir devleti ile savaş yapmayı gerekli buldu. Savaşı kazanarak Lagaş’ın kralı Namhani’yi öldürdü ve Ur’un kralı tanrı Nanna’nın gücü ile Ur’un sınırlarını eski duruma getirdi. Bundan sonra ülkenin içinde sosyal bir reform yapmaya sıra gelmişti. O, kanunda özellikle kendilerinden söz edilen yalancıları, düzenbazları, halkın öküzüne koyununa, eşeğine el koyan yağmacıları ülkeden attı. Uzunluk ve ağırlık ölçümlerini değişmeyecek şekilde tespit etti. Öksüzü zengine, bir şekel gümüşü olanı bir mana gümüşü olana kurban ettirmedi”.
Daha sonraki bölümlerdeki kanun maddelerinde, büyücülük, insan yaralama, yalancı şahitlik ve tarımla ilgili hükümler yer söz konusu.
*Eğer bir adam cinayet işlerse, o adam öldürülmelidir.
*Bir adam soygun yaparsa öldürülecektir.
*Eğer bir adam, bir adamı büyücülükle (itham ederse) nehir tanrısına (onun adaletine) götürülür (nehre atılır). Eğer nehir tanrısı temize çıkarırsa götüren (itham eden) üç şekel gümüş tartacaktır.
*Eğer bir adamın eşini (başka) bir adam zina ile itham eder ve nehre gidip temize çıkarsa onu itham eden adam 1/3 mana gümüşten tartacaktır”
*Eğer bir adam bir adama bir aletle ayağını keserse, 10 şekel gümüş ödeyecektir.
*Eğer bir adam bir adama silahlı bir şekilde kemiklerini koparırsa, 1 mina gümüş ödeyecektir.
*Eğer bir adam bir adama geşpu aletiyle burnunu keserse, bir mina gümüşün 2/3'ünü ödeyecektir.
*Eğer bir adam başka bir adamın gözünü oyduysa, yarım mina gümüş ağırlığında olacaktır.
*Eğer bir adam başka bir adamın dişini kırdıysa, iki şekel gümüş ödeyecek.
Kanunlarda adam öldürmenin cezası idamdı. Diğer suçlar için genelde para cezaları veya hafif cezalar öngörülmekteydi.
Ur-Nammu bu kanunları taş üzerine yazdırarak tapınağa koydurmuş ve ayrıca kil tabletlere de yazdırarak, yargıçlara göndermiştir. Ayrıca o dönemin okul kitaplarına da koydurmuştur.
Ur-Nammu’ nun kanunlarının “son söz” bölümü henüz bulunamamıştır. Belki de İstanbul Arkeoloji Müzesinde okunmayı veya toprak altında bulunmayı bekliyordur.
Sonuç olarak tarih, Ur-Nammu için, engellileri, yetimleri, yoksulları kötü muamele ve suiistimallerden koruyan Sümer’in baba karalı olarak yazmış.
(Kaynaklar. S. Noah Kramer, ‘Tarih Sümer’de Başlar’, Elvan Eser,’ tez’, Muazzef İlmiye Çığ, E. Bilgiç, Gürkan Gökçek, Fatih Akyüz)
Ur-Nammu Kanunları-İstanbul Arkeoloji Müzesinde