Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını Eskişehir’de ve tüm Türkiye’de birçok etkinlikte büyük bir gururla ve coşkuyla kutladık.

Özellikle Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet tarihinde büyük önemi bulunan Eskişehir'de gerek Valiliğin gerekse Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere yerel yönetimlerin etkinlikleri, Eskişehirlilere Cumhuriyet Bayramı sevincini yürekten hissettirdi.
Valiliğin programı çerçevesinde Atatürk Bulvarı'nda düzenlenen resmi törendeki gösterilerin, 3 büyük belediyenin 27 Ekim'de düzenlediği Gülşen konserinin, 28 Ekim'deki Senfoni Orkestrası Konseri'nin, 29 Ekim'de Vilayet Meydanı'nda başlayan Cumhuriyet yürüyüşünün, Porsuk'taki fener alayının ve düzenlenen tüm etkinliklerin coşkusu, Eskişehirlilerin Cumhuriyet'e olan bağlılığını ve sevgisini göstermesi açısından büyük önem taşıyor. Ayrıca Tepebaşı ve Odunpazarı Belediyesi'nin açtıkları anıtlar, Eskişehir'deki 100'üncü yıl etkinliklerinin tarihe geçmesini sağlayacak nitelikte.
Cumhuriyetimizin 100'üncü yılını coşkuyla kutlamamızı sağlayan Valimiz Hüseyin Aksoy'a, Büyükşehir Belediye Başkanımız Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen'e, Tepebaşı Belediye Başkanımız Dt. Ahmet Ataç'a, Odunpazarı Belediye Başkanımız Av. Kazım Kurt'a ve etkinliklerin her bir aşamasında emeği geçen herkese Eskişehirli bir Cumhuriyet sevdalısı olarak çok teşekkür ederim.
Sahip Çıkmanın Motivasyonu
Düzenlenen etkinliklerde yaşanan coşku, Cumhuriyete olan bağlılığımızı tartışmasız bir biçimde ortaya koyuyor ve yapılan konuşmalarda Cumhuriyete sahip çıkma vurgusu tekrarlanıyor.
Cumhuriyete sahip çıkma noktasında yapılan konuşmaların tamamına harfiyen katılıyorum. Ancak 'Cumhuriyete neden sahip çıkalım' sorusuna da yanıt verebilmemiz gerekiyor.
Elbette Cumhuriyet asla sahipsiz değildir. Cumhuriyet, Atatürk'ün hepimize bıraktığı miras ve emanettir. Ona bir şekilde zarar gelmesini engellemek de hepimizin vazifesi! Cumhuriyeti zarara uğratmak isteyen, onu yok etme niyetinde olan her çevreye karşı sonuna kadar mücadele etmek de hepimizin boynunun borcu!
Bu sorumluluğun gereklerini etkin bir şekilde yerine getirmek içinse, Cumhuriyetimize sahip çıkmaya, onu korumaya ve geliştirmeye iten motivasyon kaynağını özümsemek gerekiyor. Hamasi söylemlerden ve demagojiden arınmış bir şekilde Cumhuriyetin erdemlerini ve kazanımlarını somut olarak ortaya koymamız icap ediyor.
Cumhuriyetin en büyük kazanımının, egemenliğin millete teslim edilmesi olduğu, su götürmez bir gerçek! Ancak buna yönelik farkındalık son dönemde düşme eğiliminde. O zaman yapılması gereken, farkındalığın arttırılması için Cumhuriyetin kazanımlarının somut bir biçimde kuşaklar arasında aktarılması değil midir?
Cumhuriyetin en önemli erdemlerinden birisi de ezilenlerin ortak paydası olma özelliğini taşıması. Ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal açıdan ezilen gruplar, Cumhuriyet paydasında buluşarak egemenlik hakkını kullanabiliyor. Ancak maalesef son dönemde bu konuda da eksiklikler bulunuyor. Bu eksikliklerin tamamlanması ise Cumhuriyetin temel değerlerinin, Atatürk ilke ve devrimlerinin felsefi yönünün kavranması ve özümsenmesiyle mümkün.
Toplumsal cinsiyet eşitliği, adil gelir dağılımı, fırsat eşitliği, sosyal adalet, refah devleti, kamuculuk, eşit yurttaşlık, bireysel ve kolektif özgürlükler, sosyal haklar, toplumsal barış, tam istihdam… Her biri Cumhuriyetin değerleriyle ve Atatürk ilkeleriyle tam uyumlu hedefler… Bu hedeflere erişmek ise Cumhuriyete sahip çıkmak, onu korumak ve geliştirmekle mümkün. En azından bireysel olarak Cumhuriyete sahip çıkma düşüncesindeki motivasyon kaynağım budur!
Herkesin Cumhuriyet Bayramı'nı yeniden kutluyor; tüm çocukların eşit şartlarda büyüdüğü, toplumsal adaletin sağlandığı ve herkesin fırsatlara eşit derecede erişebildiği günler umuduyla Cumhuriyetimizin sonsuza kadar yaşamasını diliyorum.