Dünyayı değiştirmek, devrimciliğin amaçlarını tanımlamak açısından anahtar bir ifade. Üretilen değerin bölüşümündeki adaletsizlik, devrimcilerin çıkış noktası.
Devrimciler, buradan hareketle dünyayı değiştirme fikrini savunurlar. Değişiklik düşüncesinin temelinde ise mevcut ekonomi politik dizge söz konusu.
Devrim sonrası amaç, kapitalist üretim ilişkileri yok edilerek, bölüşüm ilişkilerinin temelden değiştirildiği bir dünyada fırsat eşitliğine ulaşmaktır. Fırsatlar eşit dağıtılacak ve toplum içerisindeki adaletsiz bölüşüm önlenecektir. Bu sayede toplum içerisinde dezavantajlı/kırılgan gruplar kalmayacak ve insan doğaya karşı saygı ve sevgisini yeniden kazanacaktır.
Devrimcilerin mevcut sistemi yok ederek dünyayı değiştirme fikrine karşı, kapitalist sınıf da boş durmuyor elbette. Devrimci fikirlerin toplumda yaratacağı yıkıcı bir algı riskine karşı çeşitli önlemler alıyorlar. Bunlardan birisi de son zamanlarda yaygın bir şekilde kullanılan “sürdürülebilirlik” meselesi.
Sürdürülebilirlik kavramı, isminden de anlaşılacağı üzere mevcut sistemin devamlılığını teminat altına almayı ifade ediyor. Ancak mevcut sistemin doğa ve emek üzerindeki tahribatının üstünü örterek! Bunu yaparken de çeşitli kalite ve denetim prosedürleri işletilerek meşruiyet sağlanıyor.
Fabrikalar, emek ve doğa üzerindeki sömürücü etkisi sürdürmeye devam ediyor. Ancak belirli kriterler ekseninde denetim raporları da bulunduğu için herhangi bir sorun olmadığı iddia ediliyor. Zira bu raporlar da çokuluslu şirketlerin, küresel finans örgütlerinin, bağımsız denetim kuruluşlarının ve benzeri yapıların onayına tâbi!
Saydığım kurum ve kuruluşların ortak özelliklerinin başında kapitalizmin işleyişine güvence sağlamak geliyor. Öyleyse, söz konusu örgütlerin antikapitalist bir çizgide yer almasını beklemek pek de gerçekçi olmayacaktır. Bununla birlikte, çarkların dönmesi ve sistemin sürmesi adına, suni raporlarla algı yaratma çabaları oldukça manidar…
Ancak toplum içerisindeki bazı kişiler, mevcut sistemi koruyarak dünyayı değiştirebildiğini iddia eden söz konusu örgütlere ve temsilcilerine haddinden fazla bir biçimde itibar ediyor. Geçtiğimiz günlerde, ortak arkadaşlarımdan birkaçının beğenmesi nedeniyle önüme düşen bir sosyal medya paylaşımı, bu açıdan beni hayrete düşürmüştü.
Paylaşımda özet olarak şuna benzer bir ifade yer alıyordu: “dünyayı değiştirmede rol alacağım!” Paylaşımı yapan kişi, sürdürülebilirlik alanında çalışan bir profesyonel! Söz konusu kişi veya benzeri birçok insan, dünyayı değiştirme fikrine çok sıcak yaklaşıyor. Ancak ne yazık ki dünyayı gerçek devrimciler gibi değiştirerek, fırsat eşitliği sunan bir hayat mücadelesi vermiyorlar. Temel motivasyonları, dünya değişsin ancak sistem varlığını sürdürsün!
Dünyayı değiştirme fikri, sistemik unsurları içermediği zaman samimiyetsiz geliyor. Dahası, biraz düşünen ve araştıran bir kişi için tam bir aldatmaca hikayesi! Dolayısıyla kapitalizmi koruyarak dünyayı değiştirmek isteyenlerden ricam, aklımızla dalga geçme uğraşına son vermeleri!