Bir süredir Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile başta Fransa ve Almanya olmak üzere bazı büyükelçilikler arasında yaşanan “okul”  tartışması tarafların anlaşması(!) ile sona erdi.

     Türkiye’de uzun yıllardır faaliyet gösteren St.Benoit, Robert Kolej, Dame de Sion, Avusturya lisesi,Alman Lisesi, İtalyan Lisesi gibi okullar MEB’in koşullarına uygun faaliyette bulundukları için herhangi bir sorun yaşanmıyor. Ancak bir de, Fransa tarafından Ankara’da açılan Charles de Gaulle ve İstanbul’da bulunan Pierre Loti ve Alman Ernst-Reuter Schule okulları gibi bazı büyükelçiliklerin bünyesinde açılan okullar var.

Bu okullar yabancı diplomatların ve kendi ülkesi dışında çalışan “Expat” olarak nitelendirilen vatandaşlarının çocuklarına eğitim vermek amacıyla açılmıştı ama son yıllarda okulların durumu çok faklı bir boyut kazandı.

KURNAZLIK MI SAHTEKARLIK MI ?

    Büyükelçilikler bünyesinde açılan ve sadece yabancı diplomat ile expat çocuklarının gidebileceği bu okullarda uzun zamandır Türk vatandaşlarının  çocukları da okumaya başladı. Hatta, büyükelçilikler Ankara ve İstanbul’da geniş araziler satın alarak büyük kampüsler kurmaya başladılar.

Bu okullardaki mevcut Türk vatandaşı öğrenci sayısı oranının %90’ları geçtiği biliniyor.     

    Büyükelçilikler bünyesinde açılan bu okullara son yıllarda Türk vatandaşlarının inanılmaz ilgi (!) göstermelerinin elbette bir nedeni var…

Türk vatandaşı çocuklar büyükelçiliklere bağlı bu okullardan mezun olunca YKS’ye (Yükseköğretim Kurumları Sınavı) değil yabancı öğrenci statüsüyle YÖS’e (Yabancı Öğrenciler Sınavı) girip büyük ölçüde puan ve kontenjan avantajı elde ediyorlar. Böylece, Türk üniversitelerine adaletsiz ve haksız biçimde kolayca yerleşiyorlar.

HANGİ KOŞULLARDA ANLAŞTILAR ?

    Geçtiğimiz hafta MEB ile, Türkiye’de yasal statü olmadan faaliyet gösteren ve yıllardır Türk öğrenci kabul eden büyükelçilikler bünyesindeki okullar arasında anlaşma sağlandı. Alınan karar doğrultusunda bu okullara artık yeni Türk öğrenci kaydı yapılmayacak ama devam edenlerin hakları korunacak.

Alınan kararlar içinde en dikkat çekici madde ise, “Türkiye’nin, Fransa’da Türk okulları açabilmesi için görüşmelere başlandığının” açıklanması oldu.

YILLARDIR NEDEN GÖRMEZDEN GELİNDİ ?

     Lozan’dan beri yabancı okullar konusunda bize sorun çıkaran Fransa başta olmak üzere tüm ülkelerin Türkiye’nin “ Bir müstemleke ( sömürge) ülkesi olmadığını” elbette bilmeleri gerekir.

Büyükelçilikler bünyesinde açılan bu okulların bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin koşullarına ve kuruluş amaçlarına uygun davranmaları koşulu ile varlıklarını devam ettirmelerinde sakınca yok. Ancak, aşağıdaki soruları sormak ve doğru cevaplarını istemek, laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin yurttaşları olarak bizim de en doğal hakkımız;

1-Yabancı ülke büyükelçiliklerinin, MEB’in gözünün önünde, Lozan’a ,Tevhid-i Tedrisat Kanunu’na, Milli Eğitim Temel Kanunu’na aykırı bir şekilde uzun yıllardır faaliyetlerini sürdürmelerine neden izin verildi ?

2- Yasalara aykırı bu faaliyetin üzerine, uzun yıllardan sonra sadece Fransa’da maarif okulları açılmasını sağlamak için mi gidildi ?

3-Fransa, kendi ülkelerinde Türk okullarının açılmasına hangi gerekçelerle izin vermiyordu ?

4- Büyükelçilik okullarından mezun olan kaç Türk vatandaşı öğrenci YKS yerine YÖS’ e girerek haksız ve adaletsiz olarak üniversiteye yerleştirildi ?

5-Çifte vatandaşlık kılıfına bürünerek bu okullara kayıt olan Türk vatandaşlarının durumu yasalara uygun mudur ? Bu durumdan yararlanan üst düzey siyasetçi ve bürokrat çocukları var mıdır ?

     Umarım, bu süreçte oldukça gayretli ve kararlı çalışma yürüten Milli Eğitim Bakanlığı bu soruların cevaplarını da verir…