Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’nde yaptığı son değişiklikle sınıfta kalma geri geldi.

Buna göre daha önce bir üst sınıfa geçişler için gerekli olan 50 ortalama artık yeterli değil. Ders ortalaması 50 olan öğrencilerden en fazla üç dersten başarısız olanlar, sorumlu olarak bir üst sınıfa geçebiliyor. 4 ders ve üzeri zayıfı olanlar ise sınıf tekrarı yapıyor.

2023-2024 eğitim yılından itibaren kademeli olarak başlayan yönetmelik liseye başlayan 9. sınıf öğrencilerine uygulandı.

Uygulamanın sonuçları karne zamanı ortaya çıktı. Meslek liseleri başta olmak üzere bazı okullarda çok sayıdaki 9. sınıf öğrencisinin sınıfta kaldığı görüldü.

MEB’İN ASIL GÖREVİ NE?

    Normal koşullarda MEB’in bu kadar çok sayıda öğrencinin sınıf tekrarına kalmasının nedenlerini araştırması ve gerekli önlemleri acil olarak alması gerekirdi. En azından sınıf tekrarına kalan öğrenciler için telafi eğitimi ve ek sınav düzenlemesi yapılmalıydı. Ancak, gerekli önlemlerin hiçbirini uygulamayan MEB’in sınıf tekrarı ısrarının altından MESEM (Mesleki Eğitim Merkezleri) ya da eski adıyla çıraklık okulları çıktı.

MEB, okullara bir yazı göndererek sınıf tekrarına kalan 9. sınıf öğrencilerine sadece Mesleki Eğitim Merkezlerinin (MESEM) 10. sınıfına geçiş hakkı tanıdı.

Kararın İl Milli Eğitim Müdürlükleri’ne gönderilmesinin ardından öğrencilerin aileleri aranarak MESEM’e geçmeleri öneriliyor.

ÖRGÜN EĞİTİMİN DIŞINA İTİLİYORLAR!..

    MESEM’e giden öğrenciler haftada 1 gün okulda teorik eğitim, 4 gün işletmelerde pratik eğitim alıyor. Bu merkezlere kayıt için yaş sınırı bulunmuyor. Öğrenciler farklı yaş gruplarından kişilerle eğitim görebiliyorlar. Aslında, bir anlamda örgün öğretimin dışına çıkıyorlar. 

   Liselere Geçiş Sınavı’nın (LGS) ardından yerel yerleştirmeyle öğrenci alan Anadolu liselerinin büyük bir bölümünde 9. sınıfta sınıf tekrarı yaşandı.

MEB, sanki bu durumdan kendi sorumluluğu hiç bulunmuyormuş gibi davranıyor ve çocuklara MESEM’leri adres olarak gösteriyor.

Oysa ki, MEB’in görevi sınıf tekrarı yapacak olan çocuklarla ilgilenmek, eksikliklerini gidermek ve başarısızlık nedenlerini ortadan kaldırmaya çalışmaktır.

ÇOCUKLAR UCUZ İŞ GÜCÜ MÜ?

    Projeyi eleştiren sendikalara ve eğitimcilere göre MESEM, sanıldığı gibi doğru düzgün bir meslek edinme projesi değil.

Projenin, aslında hizmet ettiği olgu, sermayeye karşılıksız ucuz bir iş gücü imkanı sunmaktan öteye geçmiyor.   

Okullarında bir dönem başarısız olan öğrencilerle yeterince ilgilenilmemesi, MESEM’e geçişin kolaylaştırılması ve dayatılması; farklı nedenlerle başarılı olamayan öğrencilerle çocuk yoksulluğunun araçsallaştırılmasından başka bir görüntü vermiyor.

Proje, küçük yaştaki çocukların hem sosyal, fiziki, ruhsal gelişimleri hem de meslek eğitimleri konusundaki donanımları ve her şeyden daha önemlisi sağlık koşulları ile can güvenliklerinin tesis edilmesi bakımından birçok olumsuzluk içeriyor.

BU KADAR ÇABUK VAZGEÇMEYİN!

   Eğitim sisteminin bütün yükünü çocukların üzerine yükleyen bir düzenek oluşturanlar ve sınıfta kalmayı engellemek için yeterli çalışma yapmayanlar sınıfta kalanlara çıraklık okullarını ve açık öğretimi adres olarak gösteriyorlar.

  Siyasal iktidarların sorumluluğundaki kötü ekonomik koşullarda yetişen, büyüyen, nitelikli/niteliksiz okullara bölünen, fırsat eşitliğinden yeterince yararlanamayan çocuklarımız, erken yaşlarda çalışma hayatına “çocuk işçi” olarak itilmemeli ve okullarından uzaklaştırılmamalıdır.

Çocuklarımızın çocukluğundan bu kadar çabuk vazgeçmemeliyiz…