Ölüm hiç kimseyi atlamaz.
Hiç kimseye ayrıcalık tanımaz.
Ne ki, 'her canlı ölümü tadacak!'
***
Neredeyse rutine binmiş şehit cenazelerini saymazsak üç cenaze vardı aynı günlerde:
Biri işadamı Vehbi Koç'un torunu, Rahmi Koç'un oğlu Mustafa Koç'un cenazesi.
Genç denebilecek yaştaydı.
Ülkenin en zenginlerindendi.
Dünyanınsa sayılı zenginlerinden.
Fakat…
Ölüm karşısında herkes eşittir.
O an geldiğinde, 'ejderha olsan kar etmez!'
***
Diğeri meclisin en renkli siması Kamer Genç'in cenazesi.
Dört dönem milletvekilliği yapmış.
Türk siyasetine… Eee?
Dokunulmazlık yok! Dokunulmazlık yok!
Ölüm karşısında herkes eşittir.
O an geldiğinde 'ejderha olsan kar etmez!'
Ben şuyum buyum, demeyi bir kenara bırakın…
Kamer Genç de öyle biri değildi zaten. Halktan biriydi.
Onun için olmalı, o ne zaman konuşsa mecliste ilgiyle dinlerdim.
***
Üçüncüsü ise bizim mahalledeki caminin avlusunda gördüğüm tabutun içinde yatan, adını sanını, kim olduğunu bilmediğim kişinin cenazesi.
Belki gençti, belki yaşlıydı…
Ölüm onun için de aynıydı.
***
Mustafa Koç işadamı.
Önemli yatırımlar yapmış.
İş dünyasında, siyaset dünyasında, halk arasında tanınıyor.
İşçi dostu…
Yokluğun, yoksulluğun, işsizliğin had safhada olduğu ülkemizde binlerce insana iş vermiş.
Hiç bir zaman patron gibi de davranmamış. Onun için olmalı işçiler tarafından sevilen biri. Yalnız işçiler tarafından mı? Pek çok çevrede sevilen biri…
Buraya kadar iyi. Güzel. Olması gereken de bu.
***
Kamer Genç vekillik maaşına hiç dokunmamış.
Tuncelili kızların okutulmasına bağışlamış.
***
Üçüncüye gelince… Bilmiyoruz.
Fakat o da yeryüzüne geldi; tıpkı bizim gibi, sizin gibi, onlar gibi yaşadı.
***
Ölüm karşısında herkes eşittir.
Orası öyle. Öyle de…
Birincinin cenazesinde cümle devlet erkanı, iktidar muhalefet; iş dünyası; sosyete; silikon vadisi süper starlar; magazin dünyası hazırdı.
İkincide sadece muhalefet.
Üçüncüde…
'Bir garip ölmüş diyeler
Üç günden sonra duyalar
Soğuk su ile yuyalar
Şöyle garip bencileyin.'
Tabutun başında birkaç kişi vardı.
Cenazeyi kaldırmak için öğle namazı cemaatinin gelmesini bekliyorlardı.
Öğlen namaz vaktine de epey vardı daha.
***
'Söyler dilim ağlar gözüm
Gariplere göynür özüm'