Orhan Veli,

'Bedava yaşıyoruz bedava,' demişti ama…

Ama öyle değil işte.

Yaşamak bedava değil.

Yaşamak bedava değil ama ölmek bedava!

Bedava!

Ölebildiğin kadar öl!

Çoluk çocuk, büyük küçük, yaşlı genç…

***

Ankara'da belediye çukuruna düştüğü için beyin kanaması geçirip ölmüştüOrhan Veli.

Henüz otuz altı yaşındaydı…

Orhan Veli belediye çukuruna ne zaman düşmüştü?

1950'de.

Günümüzden altmışaltı yıl önce…

***

Altmış altı yıl sonra, belediye işçisi Semavi Güneş de belediye çukuruna düşüp öldü.

Semavi Güneş de otuz altı yaşındaydı henüz.

İki çocuk babasıydı.

Belediyede temizlik işçisiydi.

İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresine ait rögar çukuruna düştü.

Çöp kamyonunun arkasındaki konteynerleri boşaltıyordu.

Nefes nefese, kan ter içinde.

İşte bu anda…

Çöp konteynerlerini boşaltırken bir anda yok oldu.

Arkadaşları dönüp baktı ki…

Semavi Güneş yok.

Koskoca insan nasıl yok olur bir anda.

Oluyor işte.

Bizde oluyor.

Koskoca insanlar bir anda yok olabiliyor bizde...

Hem de henüz daha hayatının baharındayken.

Mesele yok ama.

Sıkıntı yok yani.

***

Hiç kimse sormadı,

'Rögar kapağı nerede?' diye.

Belediye Başkanı nerede?

Yerinde.

E o zaman?

O zaman, rögar kapağı…

Falan filan.

Ölen kalan…

'Teferruat!'

***

Görüyorsunuz işte, Orhan Veli'nin belediye çukuruna düşüp ölmesinin üzerinden yarım asırdan fazla zaman geçmiş.

Bugün de insanlar belediye çukuruna düşüp ölebiliyor.

Ne çukurmuş ama!...

Ha babam de babam insan yutuyor.

***

Hiç düşündünüz mü daha kaç işçi, Semavi Güneş gibi hiç yoktan, pisipisine hayatını kaybetti?

Vatandaş Semavi Güneş gibi!

Ben düşündüm.

Sadece 2016 yılının ilk sekiz ayında hayatını kaybeden işçi sayısı 1250.

Ya trafik kazasında hayatını kaybedenlerin sayısı?

Peki, terör saldırılarında?

***

Ne demişti Nazım Hikmet,

'Yani haylice müşkül bir zanaatmış bizde bugün babalık zanaatı da'

Babalık kolay da, hayatta kalmak haylice müşkül bir zanaat bizde bugün.

Hayatta kalmayı başarabilseydi İşçi Semavi Güneş, pekala babalık yapacaktı çocuklarına.