Emekliler, devlete ve ülkeye uzun yıllar hizmet etmiş, yaşlığımda rahat yaşayayım diye, yasalara göre sosyal güvenlik primini de ödeyerek emekli olmuş.

Ve emekli insanca, sakin, huzurlu yaşamak istiyor.

Emeklilerin insanca bir yaşam sürmesi için yeterli bir gelire sahip olmaları gerekiyor.

Peki, bugün emekli yeterli gelire sahip mi?

Değil!

En düşük emekli maaşı 12 bin 500 lira.

Açlık sınırı 25 bin 375 lira.

16 milyon emeklinin %85, yani 13,6 milyonu açlık sınırı, yani 25 bin liranın altında maaş alıyor. Ayrıca 6,6 milyon çalışan da açlık sınırı altında maaş alıyor. Yani 17 bin 2 lira olan asgari ücreti alıyor.

Açlık sınırı ne demek?

4 kişilik bir ailenin yaşayabilmek için dengeli ve sağlıklı beslenebilmesi aylık için zorunlu gıda harcamaları tutarı. Yani kısaca gıda harcamaları. İçinde kira, doğal gaz, elektrik vs giderler yok.

Bu ne demek?

Evin kira ise eşinin maaşı da yok ise, çoluk çocuk da yoksa sen ölüme terk edilmişsin demek!

Peki, bu durum adaletli mi, insanlığa sığar mı?

Tabii ki adaletli değil, hiçbir insanlığa sığmaz!

Bir de “yoksulluk sınırı” var. 70 bin 253 lira.

Yoksulluk sınırı ne demek?

Yeterli yaşam standartlarında sürdürebilmek için gerekli olan asgari (en az) gelir miktarına denir. Yani temel gıda ihtiyaçlarının yanında kira, ısınma, elektrik, sağlık, ulaşım gibi zorunluk ihtiyaçlar harcamalarının aylık tutarı.

Bu şartlarda yoksullar, tatile gidemez, restorana gidemez, konsere, tiyatroya hiç gidemez!

16 milyon emekli ve 6,6 milyon çalışan asgari ücretli yoksulluk sınırının çok altında maaş alıyor.

Bu durumun böyle olduğunu yerel seçim sürecinde 28 Şubat’ta, Kütahya’daki bir seçim mitinginde Sayın Cumhurbaşkanı da söylüyor ve diyordu ki,

“Kardeşlerim, en düşüğü 10 bin TL olan emekli maaşı ömrünü kendisinin ve ailesinin geçimi için harcamış vatandaşlarımız için yeterli mi? Elbette değil”

Konuşmasının devamı ise, emekliler için büyük hayal kırıklığıydı.

“Bakınız bizim ülkemizde hâlihazırda 16 milyon emeklimiz var. Emekli maaşlarına 7 bin lira eklemek demek bütçeden yaklaşık 1,4 trilyon liralık 10 bin lira eklemek demek, 1,9 trilyon liralık bir kaynağı buraya aktarmak demektir. Dikkat ediniz mevcut maaşların tutarından söz etmiyorum. Sadece 7 bin lira veya 10 bin lira olarak ifade edilen ek artışın maliyetini anlatıyorum. Yani 2024 yılı boyunca ülkemizde tek çivi çakmasak, tüm yatırım bütçesini buraya aktarsak bile bu gideri karşılamaya yetmiyor” diyordu.

Geldiğimiz duruma bakar mısınız?

Biri geldi de bir gece aniden devletin kasasını mı boşalttı da, emekliye zam veremeyiz diyorsunuz?

Ama,

Kur korumalı mevduata sahiplerine para var!

Faiz lobisine para var!

Yandaş şirketlere vergi affı var!

Memura seyyanen zam var!

Yani, her kesime var, emekliye yok!

Emekli dilenmiyor, yasal hakkı olanı istiyor.

Nedir emeklinin hakkı?

Emekli yıllarca devlete ve ülkeye çalışarak katkı yaptı. Üstelik yaşlılığımda sıkıntı çekmeyeyim diye de yasalara göre pirim ödedi.

Devlet ona güvence verdi, “ben senin yatırdığın primleri en iyi şekilde değerlendireceğim ve sana insanca yaşayabileceğin maaşı bağlayacağım” dedi.

Peki, bugünün şartlarında devlet bu sözünü tutabildi mi?

Tabii ki tutamadı.

Üstüne üstlük 2008 yılında çıkardığı yasa ile emeklilerin birçok hakkını da elinden aldı.

Neden?

Çünkü

Emekliler öksüz, örgütsüz ve emekliler sahipsizdi.

Göstermelik ya da birilerinin hizmetinde olan ve ne işe yaradığı belli olmayan, dernek adı altındaki kuruluşların da emekliye sahip çıkma azmi ve yeteneği olmayınca bu günlere geldik.

Ancak bu böyle gitmez artık!

Emekli azda olsa gözünü açtı.

Tüm emeklilerin hak mücadelesi yanında, demokratik Türkiye içinde toplumsal muhalefeti her alanda yükseltme mücadelesi veren “Tüm Emeklilerin Sendikası” var.

Tüm Emeklilerin Sendikası “insanca yaşamak istiyoruz” diye anayasal hakkı olan sendikal örgütlenmelerine başladılar, epey yol aldılar.

Bugün Türkiye’de 40 il olmak üzere birçok ilçede, toplam 125 ayrı yerleşim yerinde aynı anda, barışçıl Anayasal tüm demokratik eylem biçimleri kullanıyorlar. Dün Eskişehir dâhil tüm ülkede “boş tencere” eylemi gibi.

Tüm emeklinin Sendikası tüm Türkiye’de tüm emekliler ve emekçiler için hak mücadelesi ve toplumsal muhalefetin şu an öncülüğü yapıyorlar.

Tüm emekliler, yerel seçimlerde, ülkeyi 22 yıldır tek başına yöneten ve ipin ucunu kaçırıp erimeye başlayan Adalet ve Kalkınma Partisi’ne ufak çaplı bir ders verdi.

Emekliye bu yoksulluğu ve zulmü halen layık görenlere esas ders erken seçimlerde ve pek yakında.

Emekli hesabı toptan kesecek!