Asgari sözcüğü, Arapça ṣġr kökünden gelen aṣġar "daha küçük, en küçük" sözcüğünden türetilmiştir. Yani, en az, en küçük, en düşük demek.
Ücret, Arapça Acr kökünden gelen ucrat "emeğin karşılığı" sözcüğünden alıntıdır. Yani emeğe karşılık ödenen şey demektir.
Şu halde, asgari ücret, emeğin karşılığı olan en düşük ücret olarak tarif edilebilir.
Bundan 5000 yıl önce Sümer devletlerinde, asgari ücret tespit edilirken, çalışanlar ile devlet bir yıllık ücret sözleşmesi yapar, ayrıca günlük, öğünlük tayın (ekmek) hakkı ve ayda 3 gün izin hakkı garanti edilirdi. Ayrıca kıtlık ve savaş, felaket hallerinde tüm çalışanların yaşamı için gereken gıda ve diğer ihtiyaçları, saray (kral) veya tapınak tarafından garanti altına alınırdı.
İnsanlığın geldiği noktayı görebilmek için iyi bir örnek olduğunu düşünüyorum.
Şu an Türkiye’nin gündemi asgari ücret. 7 milyonu doğrudan, dolaylı olarak ta tüm toplumu ilgilendiriyor. Ayrıca, Türkiye’de çalışanların yarısı, özel sektör çalışanların da %75’i de ücreti asgari ücretlidir, -yani en az ücrettir-. Kısaca çalışanlar ve emekliler aldıkları ücretlerle geçinemez hale geldiler.
Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, aslında asgari ücret geçmişte istisnai bir ücretti. Asgari ücret ile çalışan sayısı, çalışanlara göre çok daha azdı. Üstelik asgari ücretin bile bir değeri ve anlamı vardı. Çalışan yeni bir işyerine girdiği zaman asgari ücretle başlasa bile, ilerleyen süreçte ücreti asgari ücretin üzerine muhakkak çıkardı. Çok kurumsal şirketler asgari ücretle işçi çalıştırmayı ayıp sayarlar, “bizde asgari ücret ile çalışan yok” diye biraz da öğünürlerdi.
Tabi o yıllarda sendikalar daha aktif ve etkindi. Yazımın konusu değil ama bu gün için esas mesele çalışanların sendikasızlaştırılması.
…
Gelelim günümüze;
Büro Emekçileri Sendikası Araştırma Merkezi’nin (BESAR) araştırma sonuçlarına göre;
Kasım 2023 araştırma sonuçlarına göre, açlık sınırı 18 bin 178 lira, yoksulluk sınırı 53 bin 108 Lira.
Tek bir (Bekâr) çalışanın Yaşam Maliyeti ise 24 bin 541 lira.
Sağlıklı beslenmenin maliyeti günlük 605 lira.
Bu gidişle 2024 yılında da asgari ücret açlık sınırının altında kalacak.
7 bin 500 TL ile en düşük emekli aylığı açlık sınırının yarısından bile az.
Büyükşehirlerde kamu emekçileri, barınma ihtiyacını karşılamak için neredeyse maaşının %75-80’ini kiraya ödemek zorunda kalıyor.
BESAR’ın araştırma raporunun özeti böyle.
Yıl 2023, asgari ücret 11.402 TL, Enflasyon TÜİK’e göre %62, ENAG’a göre %129
Yıl 2002, asgari ücret 129 Lira, enflasyon TÜİK’e göre %29,7
Asgari ücretin alım gücü bugüne göre en az %100-200 arası daha fazla.
Bundan 21 yıl öncesi asgari ücret veya emekli maaşı ile kaç küçük altın alındığını, neler yapılabildiği ile ilgili herkesin bildiği ve hesabını çok iyi yaptığı birçok örnek var.
Gelir dağılımının çok bozulduğunu daha önceki yazılarımızda TÜİK verilerine göre rakamlarla değindik, özetlersek, Türkiye’de halkın yüzde 40’ı gelirin sadece yüzde 16,5’ini alıyor. En zengin yüzde 20’lik grup ise gelirin yüzde 47,5’ini alıyor. En yoksul yüzde 20’lik kesim ise gelirin sadece yüzde 5,9’unu alabiliyor.
Peki, bu durum bizi nereye götürür. Sistem fakirden alıp zengine vermeyi azgınlaştırarak olağan hale dönüştürür, toplumu açlıkla terbiye etmenin önü daha da açılır, toplumsal barış tehlike sınır hattına gelir, eğitim, bilim, sanat ve kültür gelişimi durur, böyle olunca da büyüme ve gelişme durur ve en sonunda bir bakmışsınız ki, bir Ortadoğu ülkesi haline dönüşmüşüz.
…
Tabi asgari ücret tespiti emeklileri de çok ilgilendiriyor.
Emeklilerin durumunun çok daha vahim olduğunu herkes biliyor.
Tüm Emeklilerin Sendikası Genel Başkanı Zeynel Abidin Ergen’in durumu özetleyen şu cümleleri dikkat çekici. Zeynel başkan, “2024 yılı bütçesinin hazırlandığı şu günlerde yeniden durum değerlendirmesi yapılmalı ve memurlara verilen Ocak ayında artacak miktar ile beraber 8 bin 77 liranın tüm emeklilerin maaşlarına eklenmesi için gerekli düzenleme yapılmalıdır. En düşük emekli maaşı en düşük memur maaşı seviyesine yükseltilmelidir. Aynı oransal artış tüm emeklilere yansıtılmalıdır.”
…
Asgari ücrete, %30-50 arası zam yapılabileceği konuşuluyor, %50 zam yapsa bile, bir derde ilaç olmaz, çünkü yüksek fiyat artışları karşısında kısa sürede eriyip gidecek.
Gerek çalışanlar ve emeklilerle ilgili yazılacak o kadar çok konu var ki, ne kadar yazılsa da, çizilse de, iktidarın bu gerçekleri çok umursamadığı görülüyor. Çünkü Türkiye’de halen “güvenilir muhalefet bloğu” oluşmadığını görüyor. “Güvenilir muhalefet bloğu” olsa 16 milyon emekli, eşi, çoluk çocuğu 30 milyon sokakta demokratik eylemlerle hakkını arar ve alır.
Toplumda “güvenilir muhalefet bloğu” anlamında, çok canlı ve diri birlikteliğin isteği açık ve net, bunu görmek için dahi olmaya gerek yok. Başta, muhalif siyasi partilerin, gerek emek örgütlerinin-sendikaların, gerek emekli örgütlerinin bir arada olma sorumluluğu vardır. Bu partilerin ve örgütlerin her birinin tek başına bir kazanım elde etmelerinin mümkün olmadığı da çok açıktır.
O halde asgari bir ücretten öte, herkes için “insanca yaşanabilecek ücret” talebinin öne çıkarılması için, herkes elinden geleni yapmalıdır. Asgari ücrete ve emeklilere yapılacak zamlar hiçbir derde çare olmayacak ve emekçiler ve emekliler hak mücadelelerine devam etmek zorunda kalacaklardır. Hep birlikte.
Yani, “kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz”.