Mustafa Kemal’i, hocaları tarih için hazırlıyor. Harp Akademisi’nde öğrenimine devam eden Mustafa Kemal’in öğretmenleri, o döneme göre yetişmiş; dil bilen, batıyı görmüş, çok nitelikli seçkin öğretmenlerden oluşuyordu.
Bu nitelikli öğretmen kadrosunun epey bir evveliyatı vardı.
Sanayi devrimini kaçıran Osmanlı, modernleşemeyen ordu nedeniyle askeri alanlarda başarısızlık, toprak kayıplarına neden olmuştu. 1795 yılında kurulan topçu ve istihkâm subay okulu ihtiyacı karşılamıyordu. Çünkü piyade ve süvari subayı eksikliği çok açıktı. Bunun için, orduda yeni bir yapılanma gerekiyordu.
1826 yılında kapatılan Yeniçeri ocağından sonra, 1834 yılında bu günkü adıyla bilinen Kara Harp Okulu kuruluyordu.
1837-1841 yılları arasında okul komutanı olan Selim Satı Paşa döneminde, başta Fransa olmak üzere Avrupa’dan çok nitelikli hocalar getiriliyor. Hocaların Arapça ve Farsça bilmeleri zorunlu, Fransızca da zorunlu ders olarak okutulmaya başlıyor.
1883 yılından itibaren eğitim, Alman hocaların getirilmesiyle Alman usulü eğitim şeklinde devam ediyor.
Gelinen noktada, yabancı hocalar birçok yeni nitelikli Türk hoca yetiştirmiş oldular.
Bu hocalardan, Mustafa Kemal’in de, hocası olan ve ona Türkçe, Fransızca ve tarih dersleri veren Necip Asım Paşadır. Bu paşa, Mustafa Kemal’in kişiliğine etki eden ve hayata hazırlayan insandır. Bu paşa, saltanat rejimine karşı cumhuriyet rejimini savunuyordu.
Diğer hocaları ise, Mustafa Zeki Paşa, Esat Paşa, Ali Rıza Paşa, talim öğretmeni Rahmi Paşa ve onun maiyetindeki Binbaşı Fazıl Bey, sonra Korgeneral ve milletvekili olan Yüzbaşı Naci (İldeniz) Bey, Albay Hasan Bey, Yüzbaşı Bursalı Tahir Efendi (Selanik Askeri Ortaokulu) ve Teğmen Osman Efendi bulunuyordu.
Alman Harp Akademisi mezunu, Almanca ve Fransızca bilen Yüzbaşı Naci Bey’e ayrı bir sevgi ve saygı gösterirdi.
Mustafa Kemal, hocaları ve kendi gayretleri ile siyasal düşünceleri bu dönemde olgunlaşmıştır. Ülke siyasetinde yanlışlar olduğunun farkındaydı. Bu konudaki düşüncelerini okul içinde, el yazısı ile yazıp, yayınladığı gazete ile arkadaşlarının da bilgi sahibi olmasını istiyordu ve elden ele dolaştırıyordu.
Gazete, okulda az kullanılan bir dershane de hazırlanıyordu.
Bu konuyu Mustafa Kemal şöyle anlatıyordu:
“Binlerce kişiden ibaret olan Harbiye talebesine bu keşfimizi (memleketin idaresinde ve siyasetinde fenalıklar olduğu konusundaki keşfi) anlatmak hevesine düştük. Mektepte el yazısıyla bir gazete tesis ettik. Sınıf dâhilinde ufak teşkilatımız vardı. Ben heyet-i idareye dâhildim. Gazetenin yazılarını ekseriyetle ben yazıyordum.”
Bir süre sonra durum, mektepler nazırı Zülüflü İsmail Paşa tarafından öğrenildi ve suçüstü yakalandılar. Ancak baskını yapan Harp Akademisi Nazırı Ali Rıza Paşa, bir soruşturmaya gerek görmeyerek sert bir ihtar ile konuyu geçiştirdi.
Ali Rıza Paşa isteseydi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının istikbalini bitirebilirdi. Çünkü o da her şeyin farkında idi. Gazetede yazanların hepsi doğru idi. Osman Nizami Paşa’nın gördüğü ışığı onun görmediğini kim söyleyebilir ki?
Cumhuriyetin ilanından sonra Ali Rıza Paşa ve Ali Fuat Cebesoy Kadıköy vapurunda denk gelirler. Sohbet okul hayatından açılınca Ali Rıza Paşa olayı hatırlar ve şöyle der. “Allah’a şükürler olsun. Tanrı o gün fena bir karar almaktan beni korudu. Türk milleti için de pek hayırlı oldu.”
Ali Rıza Paşa, daha sonra Ali Fuat Cebesoy’a Mustafa Kemal’i ziyaret etmek istediğini söyler. Ali Fuat bu isteği yerine getirdiğini şöyle açıklar. “Sonra, Ankara’ya giderek Gazi’yi ziyaret etmeyi çok arzuladığını söyleyerek yardımımı istedi. Bize hiç bir fenalığı dokunmamış olan bu ihtiyar ve emekli askerin arzusunu yerine getirdim. Galiba 1933 yılı idi, Ankara’ya geldi. Gazi tarafından kabul edildi ve iltifat gördü.”
Mustafa Kemal ve arkadaşları yılmayıp, dışarda tuttukları bir evde gazeteyi çıkarmaya devam ettiler. Ancak bu sefer bir ihbar sonunda tutuklandılar ve birkaç ay hapis yattıktan sonra serbest bırakıldılar.
Komutanları ve hocaları isteseydi, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının meslek hayatlarını bitirebilir, geleceklerini karartabilirlerdi ama yapmadılar.
Çünkü hocaları ve komutanları da Mustafa Kemal ve arkadaşlarını sanki tarih için hazırlıyordu.
İşte laik ve demokratik bir cumhuriyet kurma yolunda Mustafa Kemal’in dönüm noktalarından biri daha.
Mustafa Kemal harp akademisi öğrenciliği zamanında Namık Kemal ve Jön Türklerin fikirlerini tüm öğrencilere yaymaya çalıştı. Namık Kemal’in şiirlerini ezbere bilirdi. Fransız Devrimi’ni, Fransızcası sayesinde Fransızca kaynaklardan okurdu.
Mustafa Kemal, 11 Ocak 1905’te 37 mezun veren okuldan 5. olarak kurmay yüzbaşı rütbesi ile mezun olmuştur.
Necip Asım(Yazıksız) Paşa Ali Rıza Paşa(Sadrazam)