Anladım ki, biz bilim insanlarının iklim değişiklikleri konusundaki uyarıları çok etkili olmuyor. Ama sadece son bir ayda basında yer alan Birleşmiş Milletler'in üst düzey yetkililerinin iklim değişiklikleri konusundaki açıklamalarına baktığımda, onların uyarılarının da pek ciddiye alındığını sanmıyorum.
Örneğin birkaç hafta önce Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, tarihe geçecek bir açıklama yaparak, şimdiye kadar kaydedilmiş en yüksek sıcaklıkla ilgili olarak 'İklim yıkımının başladığına dair uyarıda bulundu.' Guterres, açıklamasında, uzmanların uzun süredir fosil yakıtlara olan bağımlılığın potansiyel etkilerine dikkat çektiğini ve mevcut aşırı hava olaylarının dünya genelinde ciddi sonuçlar doğurduğunu vurguladı. BM Genel Sekreteri, 'Gezegenimiz şu anda büyük bir krizle karşı karşıya. Tarih boyunca görülen en yüksek sıcaklıklara tanıklık ediyoruz ve bu durum iklim yıkımının başladığını gösteriyor,' dedi. Artan sıcaklıkların, liderlerin iklim kriziyle mücadele için acil önlemler alması gerektiği konusunda bir uyarı olduğunu belirten Guterres, 'Liderler, iklim sorununun çözümü için hemen harekete geçmelidir. İklim krizinin daha da derinleşmesini önlemek için artık vakit kaybetme lüksümüz yok,' şeklinde konuştu.
Eylül ayının ilk haftası içinde ise bu kez Birleşmiş Milletler Uluslararası Göç Örgütü (IOM) Genel Direktörlüğüne seçilen Amy Pope, önemli bir uyarıda bulunarak 'artık resmi olarak iklim göçü dönemine girdiğimizi' ifade etti. Pope, açıklamasında 'Afrika ülkeleri, iklim değişikliğinin etkilerine karşı en savunmasız ülkelerden bazılarını içeriyor ve kuraklık, sel, aşırı hava sıcaklıkları ve yükselen deniz seviyeleri gibi iklim krizinin korkunç etkilerini deneyimliyorlar. 2022 yılında sadece Afrika'da doğal afetler nedeniyle 7,5 milyondan fazla insan yerinden edildi,' şeklinde konuştu. 'Resmi olarak iklim göçü dönemine girdik' diyen Pope, iklim değişikliği ile insan hareketliliği arasındaki bağlantının acilen ele alınması gerektiğini vurgulayarak, Dünya Bankası'nın raporuna göre, eğer etkili ve sürdürülebilir önlemler alınmazsa, sadece Afrika'da 2023 yılına kadar 105 milyon insanın iklim değişikliği nedeniyle ülke içinde göç etmek zorunda kalabileceğine dikkat çekti.
Yine Eylül ayının ilk haftası içinde Birleşmiş Milletler, iklim değişikliklerine bağlı olarak Mali'ye gerekli yardımların ulaştırılmaması halinde 2023 sonuna kadar 200 bin çocuğun açlıktan ölebileceği uyarısında bulundu. BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ve BM Dünya Gıda Programı (WFP), bu konuyla ilgili bir ortak açıklama yayımladı. Açıklamada, süregelen çatışmalar, yerinden edilmeler ve sınırlı insani yardım erişimi nedeniyle 5 yaş altı yaklaşık 1 milyon çocuğun yıl sonuna kadar akut beslenme yetersizliği riskiyle karşı karşıya olduğu vurgulandı. Açıklamada ayrıca Mali nüfusunun yaklaşık dörtte birinin gıda güvensizliği ile mücadele ettiğine dikkat çekilirken, bu zorlu durumun içinde birçok çocuğun da bulunduğu 2,500 kişinin Menaka bölgesinde açlık tehlikesiyle karşı karşıya olduğu belirtildi. Açıklamada, dünya genelinde birçok sorunun yaşandığı bu dönemde 'kurtarılacak insanları seçme hakkı' olmadığına vurgu yapılırken, Mali'deki insanî krize hızlı bir çözüm bulmanın büyük önem taşıdığı ifade edildi.
Son olarak geçen hafta içinde BM Genel Sekreteri António Guterres, insanlığın fosil yakıtlara olan bağımlılığının 'cehennemin kapılarını açtığını' ifade etti. Guterres, sera gazı emisyonlarının yol açtığı 'dehşet verici sıcaklıklar' ve 'tarihi yangınlar' hakkında konuştuktan sonra 'İklim Hırsı' zirvesinin açılış oturumunda, dünya genelinde insanlığın geleceğini güvence altına almanın hala mümkün olduğunu ve küresel sıcaklık artışını 1,5 santigrat derece ile sınırlamak için hala geç olmadığını vurguladı. Antonio Guterres, 'İklim değişikliği eylemi, iklim krizi zorluklarının boyutlarına göre küçük kalıyor' şeklinde konuştu ve 'Karbondioksit emisyonlarının azaltılması konusunda hiçbir şey değişmezse, dünya 2.8 derece artışa doğru hızla ilerliyor. Ancak küresel ısınmayı 1.5 dereceye indirme şansımız hala var' ifadesini kullandı. Guterres, '1,5 derece sınırına ulaşmak ve aşırı koşullar altında kendimizi iklim değişikliğinden korumak istiyorsak, özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki iklim savunucularının dayanışma ve destek gereksinimleri olduğunu' belirterek, fosil yakıtlardan yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişin şu an gerçekleştiğini ancak önümüzde on yıllar olduğunu ekledi. İklim Dayanışma Paktı'nı öneren Guterres, büyük emisyon kaynaklarına sahip ülkelerin, çoğunluğu fosil yakıtlardan büyük ölçüde faydalanan gelişmekte olan ekonomilere destek olmaları ve emisyonlarını azaltmak için ek çaba harcamaları gerektiğini çağırdı. BM Genel Sekreteri, Birleşmiş Milletler'in hızlandırılmış gündemiyle hükümetleri hızla ilerlemeye çağırarak, gelişmiş ülkelerin 2040 yılına kadar net sıfır emisyon hedefine ulaşmalarını ve gelişmekte olan ekonomilerin de mümkün olan en yakın zamanda 2050'ye kadar aynı hedefe ulaşmalarını hedeflediğini açıkladı. Ayrıca, Antlaşma'nın ülkeleri enerji alanında hızlı ve adil bir geçişe teşvik ettiğini ve 2030'da Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkeleri için, diğer ülkeler içinse 2040'ta kömür kullanımından vazgeçme planlarının güvenilir olduğunu belirtti. BM Genel Sekreteri ayrıca, 'Fakir ülkelerin iklim krizine en fazla maruz kaldığını ve vaat edilen finansmanın yerine getirilmediğini ve yüksek borç maliyetlerinin olduğunu' söyleyerek, tüm tarafların Kayıp ve Hasar Fonu'nu COP 28'de faaliyete geçirmesi gerektiğini vurguladı ve gelişmiş ülkelerin 100 milyar dolarlık taahhütlerini yerine getirmeleri gerektiğini, yeşil kaynakları yenilemeleri gerektiğini ve 2027'ye kadar herkesin erken uyarı sistemi kapsamına alınması gerektiğini ekledi.
Geçtiğimiz ay içerisinde bu ve buna benzer sadece Birleşmiş Milletler'in üst düzey yetkililerinin yaptığı onlarca açıklama var. İnsanlık kulak asmamaya devam ediyor. Bu sefer Eskişehir Teknik Üniversitesi Yer ve Uzay Bilimleri olarak farklı bir yol izleyelim ve iklim krizi, artan afetler ve gezegenimizin kırılganlığı konusunda bilinç kazandırmak için çocuklarımızı ve gençlerimizi yetiştiren öğretmenlerimizin farkındalığını artıralım istedik. Bu kapsamda Cumhuriyetin 100. Yılında 100 Öğretmenle Yerküreden Derin Uzaya Farkındalık Çalıştayı düzenlemeye karar verdik. Geçtiğimiz hafta sonu başlayan çalıştayda her gün 25 öğretmenimizle iklim krizi, afetler ve afet yönetimi gibi konularda farkındalık eğitimi vereceğiz. Gayemiz gezegenimiz, evrenimiz ve onları oluşturan sistemlerin ve evrenimizin daha iyi anlaşılabilmesini sağlayarak daha dirençli bir toplum yetiştirilmesine katkıda bulunmak.
Tüm uyarılara ve bilimsel çalışmalara rağmen insanlığı ve toplumumuzu dirençli hale getirmek için kentlerimizi dönüştüremedik ama belki bu sefer zihinlerimizi dönüştürerek, toplumumuzu daha dirençli hale getirebiliriz.