CHP 100 yıldan bu yana ayakta kalabilmiş, Dünya’nın sayılı partilerindendir.

CHP 100 yıldan bu yana ayakta kalabilmiş, Dünya’nın sayılı partilerindendir. Ayakta kalabilmesinin en büyük kerameti ise, lider partisi değil, halkın partisi olarak kendini sürekli güncelleme çabası içinde olması, yapabildiği kadar da kendini güncellemesi.

CHP’nin Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmakla kalmayıp, “cumhuriyeti ayakta tutmak” gibi özel bir tarihsel görev gerçeği de vardır.

İşte bu ve buna benzer birçok nedenlerden ötürü CHP her zaman eleştirilir.

Eleştiriler dışardan olduğu kadar içeriden de gelir. İçeriden gelen eleştiriler, parti organlarında tartışılsa da, bazen kamuoyunda bazen de basın aracılığı ile ulu orta yapılır.

Bu eleştiri kültürü sol-sosyal demokrat kitle partilerinin genel bir karakteridir. Sağ partilerde böyle bir durum asla söz konusu olmaz, olursa hemen kapının önüne koyarlar ki, tekrar içeri alınma şansın yoktur.

Pek tabii ki, CHP sırf bu eleştiri kültürünün yaygın olması nedeniyle değil, yazımızın başında söylediğimiz, “devlet kuran parti” yani “devrim yapmış parti” olmanın yanında, “devrimleri koruyan parti” olarak da tarihi bir sorumluluğu vardır. Onun için CHP’ye yapılan eleştiriler bu yüzden çok önemlidir.

Dışardan yapılan eleştirileri parti yetkilileri cevaplar, ayrıca konu ile ilgili olarak partisinin görüş ve fikirlerini de açıklar.

Bu arada eleştiriler bazen CHP’nin kurumsal kimliğine yapılsa da, daha çok partililer yani kişiler üzerinden de yapılır.

Herhangi bir belediye başkanı, milletvekili, parti üst yönetimi, hatta genel başkana kadar uzanır.

İçerden gelen eleştiriler ise, genelde partinin iyiliği için yapıldığının sık sık altı çizilir.

CHP uzun yıllardır genel iktidar olamadı, bu yüzden gerek parti üyeleri, oy veren seçmenler, gerekse toplumun diğer kesimlerinde CHP’nin bir an önce iktidar olmasını bekledikleri için sabırsızdırlar ve içerideki eleştirileri çoğaltırlar.

En çok eleştiri konusu “muhalefet etme biçimi” üzerine, parti içi demokrasi, seçme ve seçilme hakkının antidemokratik şekillerde engellenmesi. Yargı denetiminde ön seçimin yapılmaması, milletvekili ve belediye başkan adaylarının, parti genel merkezindeki kişisel ilişkiler içinde belirlenmesi.

“Muhalefet etme biçimi” eleştirilirken öneriler de sunuluyor. Örneğin; “sokak eylemlerinin daha artırılmasının yanında, meclis içi eylemlerin de geliştirilmesi”.

Belediye başkanlarının parti üzerinde egemenlik kurması, keyfi yönetim biçimleri, yapılan siyasi çalışmaların; partinin başarısı için değil, belediye başkanının kişisel reklamı için yapılan çalışmalar olması gibi.

İçeriden gelen eleştirilerin içinde bir de direkt genel başkanlara yapılan eleştiriler vardır. CHP böyle bir partidir, genel başkanını en sert şekilde eleştirir, oyunu da yine partiye verir, ama gönlü hep kırık kalır. Bu gönül kırıklığının partinin enerjisini düşürdüğü çok görülmüştür.

Gelelim CHP’ye, diğer seçmen kitlelerinden gelen eleştirilere;

Geçmişte derlerdi ki, “CHP’nin başından Deniz Baykal gitsin oy veririm”,

“Kemal Kılıçdaroğlu gitsin oy veririm”,

Bu değişimleri savunanlar daha sonra acaba CHP’ye oy verdi mi bilemeyiz, ancak Özgür Özel’in genel başkan olması CHP’nin içinde olduğu kadar toplumun gözünde olumlu görüldü. Özgür Özel için şimdilik böyle bir gerekçe görülmüyor. Bu CHP için iyi bir durum ve heba edilmemesi gerekiyor.

CHP yerel seçimlerden başarı kazanarak çıktı, anketlerde halen birinci parti, erken seçim için toplumun desteğini almış durumda.

CHP için her şey yolunda derken “normalleşme” ve “ayağa kalkma” meselesi yüzünden içeriden çok büyük eleştiriler almaya başladı.

Bu eleştirilere, CHP üyesi olmayan ama muhalif seçmenlerinde katıldığı çok açık.

Bu tutum CHP’yi “evdeki bulgurdan” edebilir.

CHP evdeki bulgurdan olmamalı!

Sonuçta gelinen nokta;

Mayıs 2023’te başlayan moral çöküntüsünü, genel başkan değişimi ve “değişim” sloganı ile çıkılan yol, hayat pahalılığı, yüksek enflasyon, yerel seçimlerdeki seçime katılım oranının düşmesi, İYİ Parti’nin çökmesi ve seçmeninin CHP’ye yönelmesi, CHP’ye zafer değil bir başarı getirmiştir.

Yerel seçimlerde, zafer kazanılan yerler zaten belli ve biliniyor. Başarı kazanılan yerler de belli. Onun için başarı ile zaferi ayırmak ve ona göre konuşmak lazım.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bu başarıyı bir kredi olarak görmesi doğru, ancak bu başarıyı zafer sanıp kendine yoran belediye başkanlarına da dikkat etmesi gerekiyor.

Özgür Özel, “normalleşme” işini bir parti politikası gibi CHP tabanına dayatmadan, kendi “siyaset etme biçimi” olarak açıklamaya çalışsa daha iyi olur kanısındayız.

CHP’ye umut bağlayan -partili, partisiz- milyonların en ufak bir hataya dahi tahammülleri kalmadı.

Ve CHP “evdeki bulguru” asla kaybetmemeli!

Değilse?

İktidar treni, CHP önündeki durağı es geçip, AKP koalisyonları ile yoluna devam edebilir!