31 Mart 2024 yerel seçimlerinde Türkiye’nin birinci partisi konumuna yükselen CHP önümüzdeki dönem için yeniden umut partisi oldu. Bu sonuç sonrası uzun zamandır halkın üzerine çöken karamsarlık bulutları dağılmaya başladı.

Seçim sonuçları iki siyasi hedefin ilk günden tartışılmasını da beraberinde getirdi.

Birincisi, CHP’nin bu başarının ardından RTE/AKP/MHP iktidarını erken seçime zorlayıp zorlamayacağı; ikincisi ise, yerel seçim sonuçlarının 2028 genel seçimlerine nasıl yansıyacağı.

    CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel birinci sonucun yanıtını acele tarafından hemen açıkladı. Özgür Bey “Seçimden sonra bir erken seçim çağrısı yapmak bu seçmenle kurduğumuz akdi bozmak demektir. Türkiye ittifakının oyu içinde Ak Partilisi var, MHP’lisi var, DEM’lisi de var. Seçimi kazandıktan sonra  ‘Bu güvensizlik oyudur, erken seçime gir’ dersem bana itimat eden AK Partililere ve MHP’lilere haksızlık yapmış olurum.” diyerek erken seçime kapıyı kapattı.

BU HESAP DOĞRU DEĞİL !..

    AKP’li, MHP’li seçmeni küstürmek istemeyen Özgür Bey, 61 milyon 430 bin 934 seçmenden 13 milyon 174 bin 393 seçmenin sandığa gitmediğini, 2 milyon 210 bin 42 oyun ise geçersiz olduğunu mutlaka biliyordur.

16 milyona yakın oyun değerlendirilmediği bir seçimde özellikle AKP/MHP seçmeninden CHP’ye önemli miktarda oy geldiğini de geleceğini de düşünmüyorum.

“Türkiye İttifakı” diyerek ve AKP/MHP’den ya da daha “sağdan” gelen oylarla seçimin kazanıldığına inanmak ya da iktidar hesapları yapmak yanlış bir hesaptır.

Seçim galibiyetinin coşkusu içinde “karşı mahalleden” pek istek gelmediği halde görüşmeler yapılması, “görüşmelerin içeriğinin tam olarak açıklanmaması”  ise Deniz Baykal’ın R.T.Erdoğan’ı kurtarma operasyonlarına, Kemal Kılıçdaroğlu’nun “sıfır katkılı” 39 milletvekili hibesine benzetenlerin sayısı hayli fazla.

Özgür Özel’in bu yaklaşımlarını, sol/sosyal demokrat çevrelerin büyük bir bölümü çok aceleci ve RTE/AKP/MHP iktidarının yanlışlarını meşrulaştırıcı buluyor.

1989 SENDROMUNU UNUTMAYALIM….

    Özgür Özel, Türkiye’ye nefes aldıran 31 Mart yerel seçim başarısını genel seçimlere taşımak için CHP’li yerel yönetimlerin sosyal belediyecilik performanslarına çok güveniyor. Doğrudur ama bu strateji tek başına yeter mi? Yetmez…

1989 Mart yerel seçimlerinde SHP büyük bir başarı kazanmış, Anka­ra, İzmir ve İstanbul dahil 42 il be­lediyesinde sosyal demokratlar ik­tidara gelmişti. Ancak 1989’daki başarı 1994 seçimlerinde sürdürülemedi.

2028 seçim­lerinde benzer bir “ sendromla”  karşılaş­mamak için gerekli önlemleri almak öncelikle CHP Genel Başkanı ve MYK’nın so­rumluluğundadır. Bu sorumluluk sadece belediye başkanlarının sırtına sarılamaz.

CHP’li belediye başkanları, tasarruf genelgeleriyle getirilen kısıtlamalar , bürokratik engellemeler ve borç bataklığı ile teslim alınan belediyelerde ne kadar,nereye kadar sosyal belediyecilik yapabilir?

Örneğin; Anaokulu yapımının bile engellendiği bir ortamda Kazım Kurt daha ne kadar varsıl hayırsever bulabilir?

ORTADA BİR ENKAZ VAR !..

     Seçim sonrası ortada tam bir enkaz var. Bu enkazın altında bağımsız yargı, milli eğitim, sosyal adalet ve başta laiklik olmak üzere Cumhuriyetin kazanımları, devrimleri adeta can çekişiyor.

Mevcut Anayasanın birçok maddesini uygulamaktan kaçınanların,anayasal kararları görmezden gelenlerin  CHP ile hangi maddeleri görüşeceğini doğrusu herkes merak ediyor..

Bu enkazı yaratanlar bellidir. Sayın Özel “siyasette yumuşama” turlarında öncelikle ülkeyi bu hale getiren Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin 

değiştirilmesini gündeme getirmelidir. Gerektiğinde seçim kazanmış bir Genel Başkan olarak “erken seçim” kozunu kullanmalıdır.

Normal koşullarda genel seçimlere daha 4 yıl var. Zaten milletvekillerinin özlük hakları(!) nedeniyle en az 2 yıldan önce seçim kararı alınamayacaktır.

Süreç böyleyken daha ilk günden “enkazın ana faillerini” küstürmemek için yumuşak inişler ve “elim sende” görüşmeleri yaparak “erken seçim gündemimizde yok” demek; yürüyecek hali kalmayan RTE/MHP/AKP iktidarına hayat vermekten öteye geçmeyecektir.

“ SES SOLDAN GELDİ !...”

     Özgür Özel’in “ erken seçim, anayasa değişiklikleri ve yumuşama “ politikalarına ilişkin CHP grubundan ciddi bir eleştiri gelmedi. Ancak, Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan’ın açıklamaları (kimilerince görmezden, duymazdan gelinse bile) herkese önemli mesajlar verdi;

“Ekonomiden sosyal hayata ülkemizin meselelerinin çözümü yeni bir anayasa ile değil, ancak bir erken seçimle mümkündür” diyen  İbrahim Arslan’a göre; “Hedeflenen anayasa değişiklikleri ile, toplumun yaşadığı ağır sorunlar çözülemez. Bu sorunların hızla çözülmesi ancak, AKP ve ortaklarından oluşan merkezi iktidardan bir an önce kurtulmakla sağlanabilir. Bunun yolu da erken seçimdir!”

   İbrahim Arslan bu açıklamasıyla seçim kazanmanın rehaveti ile Genel Başkan ne derse onaylayanların sessizliğine karşın düşüncelerini açık yüreklilikle ve haklı gerekçelerle açıklama cesaretini gösterdi.

Anlaşılan,artık Ankara’da, doğru bildiğini söylemekten kaçınmayan,etrafındaki halkayı giderek genişleten ve  “Sol Muhalefetin” öncüsü olmaya yakın bir milletvekilimiz var…..

TARİHSEL SORUMLULUK…

    “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye Halkı” CHP’ye “oy versin ya da vermesin”,muhalefet görevini verdiği dönemlerde bile, CHP’den devlete sahip çıkmasını, laik ve demokratik Cumhuriyet kazanımlarını, Atatürk ilke ve devrimlerini korumasını bekler. Hatta siyasi iktidarların yaptıkları her türlü yanlışın hesabını bileyeterli muhalefet yapmamak ve  tarihsel sorumluluklarını yeterince yerine getirmemekle suçlayarak” CHP’den sorar.

İşte bu yüzden,Sayın Özgür Özel yönetimindeki CHP, tarihsel sorumluluğuna uygun politikalar üretmelidir ve üreteceğinden de hiç kuşkum yoktur….