Büyük bir depremin ardından, 'Sesimi duyan var mı?' sorusu yıkılan binaların enkazı arasında yankılanır. Bu, enkaz altında sıkışıp kalanların hala hayatta olup olmadığını anlamak için arama ve kurtarma ekiplerinin sıklıkla birilerini kurtartabilme umuduyla enkazlara yakarışıdır. Peki ya hayatta kalanların sayısı arama kurtarma ekiplerinin kapasitesinden yüzlerce kat fazlaysa? Bu, 6 Şubat'ta yaşadığımız Kahramanmaraş depremlerinin ardından fazlasıyla gerçek bir senaryo haline geldi. Yüz binlerce insan yıkıntıların altında mahsur kaldı ve acı dolu yardım çığlıkları umutsuzca çınladı. Ama o kadar çok kurtarılmayı bekleyen insan, buna kıyasla o kadar az arama kurtarma ekibi vardı ki, seslerini duyurmaya enkaz altındaki kişilerin çoğunun nefesleri yetmedi.
6 Şubat depremleri modern Dünya tarihinin en büyük etkiye sahip doğal afetlerinden biri olarak kayıtlara geçti. 6 Şubat depremlerinde öylesine büyük bir yıkım yaşandı ki, ülkemizdeki arama kurtarma ekiplerinin ve dünyanın pek çok yerinden gelen arama kurtarma ekiplerinin kapasitesinin çok üzerinde gerçek üstü bir durum vardı. Dünyadaki arama kurtarma ekiplerinin tümü, tüm teçhizatı ile birlikte deprem bölgesine çok hızlı bir şekilde ulaşmış olsaydı bile, yıkılan ya da ağır hasar gören yapıların çok azına yetecek kadar bir arama kurtarma çalışması yapılması mümkün olabilirdi. Çünkü yaptığımız temel bir yanlış ve unuttuğumuz önemli bir gerçeklik vardı. Dünyada belki de afetlere maruziyet riskinin en yüksek olduğu bölgelerden birinde afet riski ve zarar azaltma, hazırlık aşamalarını en etkili şekilde uygulamadıysanız, sadece rant kaygısıyla şehirlerinizi bilimsel gerçeklerden uzak şekilde kurduysanız, dünyanın tüm arama kurtarma ekipleri bile ışık hızıyla gelse derdinize derman bulamazsınız.
Oysaki, afet yönetimi;risk ve zarar azaltmaaşaması, hazırlıkaşaması, müdahaleaşaması ve iyileştirmeaşamasından oluşur. Bu aşamalardan biri diğerinden daha az önemli değildir vebu aşamaların bir kısmını es geçerseniz, diğer aşamalardan başarılı olma şansınız olmaz. Bu nedenle, günün koşullarına uygun bir afet yönetim sistemi için olası tüm afetleri dikkate almak, bu aşamaların her birini etkili şekilde uygulamak, bu uygulama esnasında gerekli olan tüm kaynakları en etkili şekilde kullanmak, toplumun her kesiminin, iktidar sahiplerinin, meslek ve bilim insanlarının bu çalışmalara dört elle sarılmalarını sağlamak, bilim insanlarından yararlanmak, çalışmaları yaparken bilimsel gerçeklerden asla taviz vermemek ve bilimden azami şekilde yararlanmak zorundasınız.Bunları yapmazsanız, ne afetlerden etkilenen insanların sayısı azalır, ne de yaşanan acılar azalır. Kahramanmaraş depremleri bir kez daha gösterdi ki, toplum olarak ne yazık ki, bugüne kadar yaşadıklarımızdan, acılardan ve ölümlerden bile ders çıkarmayı başaramamışız.
Deneyimli bir akademisyen olarak size çok önemli bir soruyla sesleniyorum: 'Orada benim sesimi duyan birileri var mı?'Afetler sadece ülkemizde değil, ayrım gözetmeksizin dünyanın dört bir yanındaki milyarlarca insanı etkiliyor. Ancak bilimden uzaklaşmış, geri kalmış toplumlarda yaşanan acılar her geçen gün daha da artıyor ve kronikleşiyor. Ne bilimden vazgeçmeliyiz ne de onun hayat kurtarma gücüne inanmaktan vazgeçmeliyiz. Önemli olan bilimsel çözümleri, gerek merkezi ve yerel yönetimlere ve iktidar sahiplerine, gerek bilim insanlarına, meslek insanlarına, STK'lara ve genel olarak toplumun tüm kesimlerine sahip olduğumuz kıt kaynakları en etkili şekilde kullanarakyaymaktır.Ancak bu şekilde kırılgan toplumlarda yaşayan insanların hayatlarında somut bir fark yaratabilir ve eşitsizliği azaltmaya yönelik çalışmalar yapabiliriz ve toplumsal olarak dirençliliği artırabiliriz. Bilimsel bilgiyi paylaşarak hayatlara dokunabilir ve sayısız insanı afetlerin yıkımından kurtarabiliriz.
Acı gerçek şu ki, her yıl milyonlarca insan afetler nedeniyle hayatını kaybetmeye, yüz milyonlarca insan afetlerden olumsuz etkilenmeye devam ediyor. Ancak birlikte bir fark yaratabiliriz. Size bir kez daha sesleniyorum: 'Beni duyan var mı?' Bu sorunun yanıtı basit bir 'evet' ya da 'hayır' olamaz. Beklediğim yanıt, hayat kurtarmak için bilimi kullanma kararlılığımızın yankılanan bir teyidi olmalıdır. Gelin el ele verelim ve daha güvenli, daha dirençli bir dünya yaratmak için çalışalım.
Herkese iyi haftalar dilerim.