'Çok çalışıp Tanrı olacağım,' diyor çocuk.

Ne!

İlk başta ürperseniz de, sonra;

'Çocuk aklı işte,' deyip tatlı bir sohbete giriyorsunuz.

'Ne yapacaksın Tanrı olup,' diyorsunuz, mesela.

'Tanrılık zor iş,' diyorsunuz, 'kolay mı insanlarla baş etmek? Bir tarafta IŞİD, bir tarafta PYD, bir tarafta Esed, bir tarafta CAHAPE…'

Sen ne dersen de, çocuk aklına koymuş bir kere, Tanrı olacak illa.

***

Hayatta hiçbir şey bizim istediğimiz gibi olmaz oysa.

Biz ne isterken…

Biz neler beklerken hayattan, hayat bizi alıp nerelere sürükler.

Telaş içinde.

Kovalayan varmış gibi.

Kimi zaman, şöyle bir kendimizi toparlama fırsatı bile vermeden.

Hızla…

Oradan oraya savurarak…

***

Der ki feleğin çemberinden geçmiş anne:

'Kızım aklını başına topla. Serserinin teki o çocuk.'

Öyle de işte, kız genç.

Kanı kaynıyor.

Hayatın gerçeği nedir…

Yokluk nedir…

Ya feleğin çemberinden geçmek nedir…

İşsizlik nedir…

Huzur nedir…

En yakının tarafından dahi bir rakip olarak görülüp alttan alta küçümsenmek, aşağılanmak nedir…

'Kocan kadar konuş' nedir…

Bilmez bunları.

'Biz birbirimizi seviyoruz ama!' der.

'Hayatta her şey para değil ki,' diye de hayat dersi vermeye kalkar.

Sonra?

Sonra işte görür dünyanın kaç bucak olduğunu.

***

Sinirlenmek, öfkelenmek, köpürmek boşunadır.

Ondan bundan medet umup,

'Niye böyle bu çocuk?' demek de boşunadır.

***

Şöyle diyordu Çetin Altan:

'Okuyup yazıyorsun ya, her şeyin en iyisini senin bildiğin düşünülür. Öyle olunca da, sorarlar:

'Çetin Bey, niye böyle bu çocuk? Derslerine çalışmıyor. Çalışsa, çok zeki, maşallah kafası zehir gibi!'

Şimdi ne diyeceksin.

İnanmış bir kere çocuğunun çok zeki olduğuna.

Şöyle olur, böyle olur… Düzelir, maşallah çok akıllı, dersin.

Çocukla biraz konuşunca…

Ulan siz bu çocuğu sarhoşken mi yaptınız, demek gelir içinden.'

***

Neyse.

Yine de sıkmayın canınızı.

Sizin istediğiniz gibi bir şey olmasa da kendi istediği gibi bir şey olur sonunda..

Yani sonuçta olur bakalım bir şey.

Hiçbir şey olmasa da asgari ücretli olur mesela.

Taşeron personeli olur.

O da bir şey icabında

Bir parmak bal.

Ne demiş atalarımız?

Bal tutan parmağını yalar.

Üstelik de yala yala bitmez.