İkinci el!
Ticarette, hayatımızda önemli bir yere sahip…
Belki de bir kültür meselesi bu.
Ya da alışkanlık…
Bir tür hastalık da diyebiliriz. İlla ikinci el olacak yani!
***
Bu nedenlerle belki, her şeyin ikinci eli alınıp satılır bizde.
Felsefesi de,
'Benim işime yaramayan senin işine yarar!' düşüncesidir.
Yani,
'Çok iş görür bu daha!' mantığıdır.
***
Bir programda izlemiştim.
İkinci el kıyafet mağazası…
Çok eski tarihlerden kalmış, kadınların çeyiz sandıklarından çıkıp gelmiş rengarenk kıyafetler.
Kıyafetler, tarihi film çeken yapımcılar tarafından kiralanıyormuş.
Dünya çapında meşhur bir mağazaymış.
Mağazanın sahibi, çok sayıda yabancı, yerli yapımı filmde mağazasının kıyafetlerinin kullanıldığını söylemişti.
Bu fikrinse kendisine Neşet Ertaş'tan geldiğini anlatmıştı.
Neşet Ertaş, yurt dışında çok şık giyindiğini söylemiş buna. Hep takım elbise giydiğini anlatmış.
O parasızlıkta bunu nasıl yaptığını sorunca da, elbiseleri ikinci el pazarından çok ucuza aldığını söylemiş.
Bunun üzerine o da evlerden, çeyiz sandıklarından çıkıp gelen ikinci el kıyafet işine başlamış.
E tabi bu kıyafetlerin çoğunun ölen kişilerin kıyafetleri olduğu da bir gerçek.
Ki bizde ölen kişinin kıyafetlerini…
Nesi var nesi yok her şeyini tez zamanda evden çıkarmak gibi bir kültür var.
Mesela biz yazıp çizenlerin arkasından çıkarılanlar…
Neredeyse bir kamyon dolusu kitap, adına imzalanmış olanlar da dahil…
Edebiyat dergileri, gazete kupürleri…
Oraya buraya yazılmış notlar.
Mesela peçetelere not tutmak gibi bir huyum var benim, bir türlü vazgeçemediğim. Evin orasında burasında üzerine notlar alınmış peçeteler… Benden sonrakilerin işi biraz zor olacak, onları toparlayıp evden çıkarmak konusunda…
Yarım kalmış yazı taslakları, yarım yamalak tutulmuş not defterleri…
Gözlük, kalem… Hele bir de koleksiyon hastalığı varsa…
Öyle pul koleksiyonu falan değil, en olmadık, en manyakça, en akla gelmedik koleksiyonlar…
***
Tabi ekonomik koşulların da önemi var bizdeki ikinci el merakında.
Mesela vergilerin yüksek olması nedeniyle sıfır değil de ikinci el araba rağbet görür bizde.
Avrupa ülkelerinde çöpe atılacak yaştaki arabalar bizde ikinci el araba pazarında peynir ekmek gibi alınıp satılır…
Trafikte, gazetelerin ilan sayfalarında yahut da internetteki meşhur ikinci el al sat sitelerinde sıkça rastlarız, 'bayandan az kullanılmış araba' ilanına.
İnsanın aklına olmadık şeyler geliyor bu tür ilanları gördükçe.
Mesela?
Mesela, 'bayandan az kullanılmış tencere tava!'
Olmaz mı? Olur.
'Bayandan az kullanılmış fırın.'
Bu da olur. Sonuçta, mutfakta fırını kullanan bayanlar.
'Bayandan az kullanılmış koca!'
Olmaz mı?
Olur, neden olmasın?
'Az kullanılmış,' diyorsa da az kullanmıştır.
Yalan söyleyecek değil ya.
Olmaz dediğimiz pek çok şey de oluyor artık günümüzde.
Geçenlerde bir icra dairesi de özel bir hastanenin doktorlarını açık artırmada satılığa çıkardı.
'Taşınır mal' statüsünde.
'İcradan az kullanılmış doktor!'
Yapılan açık artırma duyurusunda, on altı branş için, her bir branşa ayrı ayrı fiyat belirledi. Yaklaşık kırk dört bin lira ile elli beş bin lira arasında doktorların fiyatı.
İcra dairesi ayıp yapmış doktorlara!
Ama işte, hastayı müşteri olarak…
Yani para olarak görmenin sonu da bu!
Halk arasında,
'Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner!' diye de bir söz var.