“Üç kuruşa beş köfte olmaz”, “ne kadar ekmek, o kadar köfte” deyimlerini hepimiz biliriz, günlük hayatımızda da zaman zaman kullanırız.

Kısaca, çabası harcanmayan ve karşılığı olmayan bir şeye sahip olunmaz gibi anlaşılır. Ya da bir porsiyon köfte ile, az çorba ile bir sepet ekmek yemenin doğru olmadığı gibi.

Ben de yazımın başlığı “ne kadar demokrasi, o kadar ekmek” olarak belirledim. Önce demokrasi konusunu ele alalım.

Bu konuda The Economist’in gazetesinin araştırma bölümü Economist Intelligence Unit (EIU) tarafından, her sene dünyada demokrasi endeksi hazırlanıyor.

Bu araştırmalardan yola çıkarak demokrasi konusunda neredeyiz, halk olarak gelir düzeyimiz nerede, oralara bir bakalım istedim. Ya da demokrasi ile ekmek ne kadar birbirine yakın veya uzak.

Yukarıda bahsettiğim 167 ülke arasında yapılan 2022 Dünya Demokrasi endeksine göre, Türkiye demokrasisi 103. sırada, yani epey aşağılardayız ve “Hibrit Rejim” (melez rejim) olarak adlandırılıyoruz.

Tabi “hibrit rejim”i daha iyi anlamak için araştırmanın en başındaki rejim tanımları konusuna bakalım.

Araştırmaya göre, Dünyadaki rejimleri 4 ana gruba ayrılmış.

Tam demokrasi, kusurlu demokrasi, hibrit rejim ve otoriter rejimler.

Rejim Türü

Ülke Sayısı

Ülkeler %

Dünya Nüfusu % si

Tam Demokrasi

24

14,4

8

Kusurlu Demokrasi

48

28,7

37,3

Hibrit Rejim

36

21,6

17,9

Otoriter Rejim

59

35,3

36,9

Tablo 1

Tablo 1’e göre Dünya nüfusunun sadece %8’i tam demokrasi ile yönetiliyor. Komşumuz Yunanistan bile, demokrasi konusunda bizden epey ileride.

Grafik 1 (Bayram Yumrukaya)

Grafik1’e baktığımızda Türkiye demokrasi konusunda Dünyada 167 ülke arasında 103 sırada bulunmaktadır. Yunanistan 25. sırada, Bulgaristan 57. sıradadır.

Raporda birçok ayrıntı var. Ancak bu ülkelerin demokrasileri ile gelir dağılımı arasındaki bağ çok açık, demokrasi ileri düzeyde ise, gelirler de o oranda iyi.

Demokrasi azalıyorsa gelirlerde azalıyor. (Grafik 2)

Grafik 2 (Bayram Yumrukaya)

Bu ölçümler yapılırken ülkelerin gelir dağılımını anlatan “gini katsayısı” referans alınıyor ve ben de o referanslar üzerinden bakacağım.

Gini katsayısı; Ülkelerin gelir dağılımını ölçmekte kullanılan uluslararası bir referans. Sıfırla (0) bir (1) arasındaki bu katsayı, sıfıra ne kadar yakınsa gelir dağılımı o kadar iyi, bire (1) ne kadar yakınsa gelir dağılımı o kadar bozuk anlamında demektir.

Demokrasi endeksi ise 10 puan üzerinden hesaplanıyor. 10 puan ve ona yakın değerler “tam demokrasiyi”, 6-8 arası kusurlu demokrasi, 4-6 arası “hibrit rejim”, 3-4 arası, “otoriter rejim” olarak tanımlanıyor.

Grafik 3 (Bayram Yumrukaya)

Grafik 3’te görüleceği üzere, Türkiye’nin demokrasi endeksi 2013 yılından bu yana sürekli geriliyor. Bunun anlamı, Türkiye otoriterleşmeye doğru yol alıyor demektir.

Grafik 4 (Bayram Yumrukaya)

Grafik 4’te ise, Türkiye’de gelir dağılımının 2010-2020 yılları arası da, 2006 yılına göre daha iyi olduğu görülse de, 2023 yılında 2006 yılından da daha kötü olduğu görülüyor. Gelir dağılımındaki adaletsizlik sürekli artıyor.

Grafik 5’te de benzer durum söz konusu. 2010-2020 yıllarına göre, 2023 sefalet endeksi tavan yapmış durumda.

Grafik 5 (Bayram Yumrukaya)

Grafik 6’da Türkiye’de demokrasi endeksi sürekli düşerken, sefaletinde tavan yaptığı çok açık ve net.

Grafik 6 (Bayram Yumrukaya)

Bütün bu verilerden çıkan sonuç, “ne kadar demokrasi, o kadar ekmek”. Ekmek ve demokrasi mücadelesinin yan yana birlikte verilmesinin gereği çok açık. Demokrasi mücadelesinin kazanımları ekmek olacak, ancak, demokrasi için öncelikle iktidar değişiminin şart olduğu da en belirgin gerçek.

Peki, bu iktidar değişikliğini kim yapacak?

Daha önceki yazılarımızda da çok söyledik, bu değişimi, açlık sınırı (27 bin lira) altında ücret alan (17 bin lira) 17 milyon yaklaşan işçi sınıfı ve yine sefalete sürüklenmiş 16 milyon emekli ve 10 milyona yakın işsizler (geniş tanımlı) seçimlerdeki oylarıyla yapacak.

Memlekete demokrasi ve ekmeği, birleşik toplumsal muhalefet güçleri ile, sendikalarda örgütlenen emekliler ve işçiler getirecek.

Zor mu?

Örgütlendikleri takdirde hiç zor değil, yeter ki örgütlensinler.