Kış saati uygulaması, gün ışığından daha fazla faydalanmak amacıyla genellikle Ekim ayında saatlerin bir saat geri alınmasıyla yapılan bir düzenlemedir.

Kış saati uygulaması, gün ışığından daha fazla faydalanmak amacıyla genellikle Ekim ayında saatlerin bir saat geri alınmasıyla yapılan bir düzenlemedir.

Kış aylarında saatlerin geri alınmasıyla insanlar sabahları işlerine ve okullarına giderken daha fazla doğal ışık alabilir. Bu durum elektrik ve aydınlatma maliyetlerini düşürerek enerji tüketimini azaltmayı hedefler. Uygulamanın başka bir faydası da toplumsal verimliliği artırmaktır. Ancak, mevcut iktidar, 8 Eylül 2016 tarihinde; tüm yurtta saatlerin bir saat ileri alınması şeklinde başlayan yaz saati uygulamasının yıl boyu devam ettirilmesine karar verdi. 

NEDEN BU ISRAR?

Kalıcı yaz saati uygulamasına ilişkin karar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak döneminde alınan “çok önemli (!)” kararlardan biri olarak sırtımızda kaldı. Gerekçe olarak, “Gün ışığından daha fazla yararlanma hedefi” gösterildi. Ancak, iktidarın bu uygulamayla tasarruf yapıldığı iddialarına Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) katılmıyor.

Kalıcı yaz saati uygulamasının eğitim, trafik, toplum psikolojisi, enerji tüketimi, kamu güvenliği gibi pek çok konuda olumsuz etkisi ortada olduğu halde; neden bu uygulamaya inatla devam ediliyor?
 

  Uzun yıllar öncesinden geçerli olan yaz/kış saati uygulamasının, elektrik dağıtım bölgelerinin, üretim, iletim, dağıtım ve işletim olarak özel şirketlere devrinin, yani özelleştirmelerin hız kazandırıldığı 2016 yılında kaldırılması sadece bir tesadüf mü? 
   

 İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) tarafından hazırlandığı belirtilen ve uygulamaya gerekçe gösterilen raporun bilimsel dayanaklarının neler olduğu neden açıklanmıyor?  

Söz konusu kararın, Türkiye’nin saat yönünden Arap ülkeleri kategorisine dahil edilmesiyle bir ilgisinin olup olmadığına dair iddialar neden cevaplanmıyor?

ÇOCUKLAR ZOR DURUMDA!..

Kalıcı yaz saati uygulaması en başta eğitimin niteliğine çok fazla zarar veriyor.

Çocukların birçoğu sabah kahvaltı bile yapamadan karanlıkta evden çıkıyor.

İlk derslerde başlarını sıraya koyup uyumaya devam ediyor. İlk dersler tamamen verimsiz geçiyor.

Öğrencilerin karanlıkta okula gidip yine karanlıkta evlerine dönmeleri hem güvenlik yönünden riskler hem de gelişimleri yönünden olumsuzluklar içeriyor.

Sabah ve akşam saatlerinde okul kapıları servis minibüslerinden ve çocuklarını almaya gelen velilerden geçilmiyor. İkili öğretim yapılan okullarda akşam çıkışları çok daha sıkıntılı.

Sabah çok karanlık olduğu için sokaklarda evlerde, okullarda ışıklar sürekli yanıyor. Her yerde daha çok elektrik tüketiliyor. 
Karanlıkta yollara düşen çalışanlar (özellikle kadınlar) güvenlikten, iş veriminin düşüklüğüne kadar ulaşan ciddi sorunlar yaşıyor.

ACİLEN KALDIRILMALIDIR!..
   

2016 yılında yaz/kış saati uygulamasının kaldırılması, “kararın hukuki dayanağı olmadığı” gerekçesiyle Danıştay tarafından durdurulmuştu. Ancak, Danıştay kararı uygulanmadı.

  İnsanlar karanlıkta uyanıyor, karanlıkta evlerine dönüyor. Anlaşılan; sürekli yaz saati uygulamasıyla çocukların, kadınların, emekçilerin yaşamını, sağlığını, mutluluğunu, başarısını, iş verimliliğini fazla düşünen yok…

Zaten, ekonomik sorunlar ve geçim sıkıntısı altında ezilenler, bu tip yanlış uygulamalar yüzünden “gün yüzü görmeyen depresyonlu insanlar” haline gelmeye başladı.

Gelin, bu inadınızdan da, “ben yaptım oldu” anlayışınızdan da artık vazgeçin…