Mevcut iktidarın 9. Milli Eğitim Bakanı Yusuf TEKİN, Müsteşarlık döneminden yarım bıraktığı (!) icraatlarına devam ediyor.
Sayın Yusuf Tekin'in “karma eğitim” ile ilgili incilerinin (!) yanı sıra Müsteşarlık yaptığı dönemden bugüne kadar yaptığı icraatları çok iyi biliyoruz;
“Andımız’ın okunmasının okullardan kaldırılması, dershanelerin özel öğretim kurslarına dönüştürülmesi, temel lise / proje okulu gibi ucube sistemlerin kurulması, 2014 yılında çıkarılan kanunla binlerce eğitim yöneticisinin görevden alınması, özel okul öğretmenlerinin emsalleri kadar maaş almalarının engellenmesi, MEB teftiş sisteminin yerle bir edilmesi, özel okullara verilen eğitim desteği uygulamasının iflas etmesi, tüm okullara (anokulları dahil) mescit zorunluluğunun getirilmesi,
TEOG uygulamasını başlatıp sonra çark etmesi, LGS ile okulların nitelikli/niteliksiz diye ayrılması, ortaokul düzeyinde özel yurtlar açılması için düzenleme yapılması, seçmeli dersleri zorunlu seçmeli olarak gruplandırıp tüm sınıflarda din dersinin fiilen 4 saate çıkarılması, öğretmen performans sistemi, öğretmen şikayet hattı gibi zedeleyici sistemlerin kurulması…” Yusuf Tekin'in uygulamaya koyduğu işlerden sadece bazıları.
Şimdi sırada öğretmenlere “beyaz önlük” giydirilmesi var…
TARİHE GEÇTİ!...
Eğitim emekçilerinin beden ölçüleri “zorunlu” alınıp milyonlarca maliyetle hazırlanan “beyaz önlükler” 24 Kasım’da dağıtılacak.
Öğretmenler elbette topluma her yönden rol model olması gereken kişilerdir.
Mevcut siyasi yönetimin “Bir öğretmene yakışan giyim kuşam” ifadesinden nasıl bir görüntüyü hedeflediği aşağı yukarı biliniyor.
İsteyen öğretmenler zaten yıllardır derslerinde önlük kullanıyorlar.
Öğretmenlerin kılık kıyafetlerindeki mevcut durumun asıl sorumlusu kılık kıyafet yönetmeliklerini “bilinen amaçlarla” uygulamayan MEB’in ta kendisidir.
Durum böyleyken MEB’in birdenbire “aslında kendilerinin bilerek gevşettikleri” öğretmenlerin kılık kıyafetini “uzun boylu önlüklerle” çekidüzen vermeye çalışması oldukça manidar.
HEDEF KADIN ÖĞRETMENLER Mİ?
Yıllarca pantolon giyme mücadelesi veren, etek boylarına müdahale edilen eğitim emekçisi kadınlar, kendilerine önlük giydirmeye çalışanların asıl niyetinin
“bedenlerini nasıl örteceklerine dair” yeni bir müdahalede bulunmak olduğunu düşünüyorlar. Böylece verilen “hediye” ile özellikle kadın eğitim emekçilerinin giydiği pantolon ve eteklerin üstü örtülerek serbest kıyafetlere “ayar” verilmeye çalışıldığı anlaşılıyor.
Bu durumda beyaz önlüğün, öğretmenlerin kişisel tercihlerinin üstünü örten ve kafalarına yatmayan farklılıkların görünür olmasına izin vermeyen tektipleştirici bir araç olarak kullanılmaya çalışıldığı izlenimi ortaya çıkıyor.
Çünkü kılık kıyafet yönetmeliğinde yer aldığı halde uyulmayan “saç/sakal” dahil birçok “sivil itaatsizliğe” şimdiye kadar hiç karşı çıkılmadı.
Okullara önlükler ulaştıktan sonra önlüğün okullarda öğretmenlere “müdürler vasıtasıyla” nasıl bir baskı aracı olarak kullanılacağını ise şimdiden tahmin etmek çok zor değil.
BAŞKA İŞİNİZ YOK MU?
Bakanlık, bütçeden büyük miktarda para harcayarak öğretmenlerin önlük sorununu (!) çözmek için uğraşırken;
Okullarımız arasındaki nitelik farklılıkları, fiziki koşulların yetersizliği, kalabalık sınıflar, güvenlik sorunları, öğretmen yoksulluğu, öğrencilerin beslenme sorunları, okul terkleri, deprem riskli okul binaları, fırsat eşitsizliği, liyakatsizlik giderek artıyor. Eğitim piyasalaşıyor ve ticarileşiyor. Kamusal öncelikli, parasız, laik ve bilimsel eğitim giderek geriliyor.
Tüm bu sorunların üstünü “beyaz önlükle” kapatabilir misiniz?