Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi (AÖF), Eskişehir’in en büyük eğitim kurumlarından biri olarak dikkat çekiyor.

Ancak son günlerde, bu önemli yapının geleceği ile ilgili endişe verici bazı iddialar gündeme geldi. Üniversite yapısında gerçekleştirilen değişiklikler ve kurumun özelleştirilmesine dair tartışmalar, sadece akademik çevrelerde değil, aynı zamanda şehir halkı arasında da kaygı yaratmaya başladı.

CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü’nün de Meclis’e taşımış olduğu bu mesele, Anadolu Üniversitesi’nin idari ve akademik yapısında temel değişimlerin yaşanabileceğini ortaya koyuyor. Eğitim Sen Genel Yükseköğretim ve Eğitim Sekreteri Evrim Gülez’in bu konuda yaptığı açıklamalar, AÖF’nün potansiyel tasfiyesinin yarattığı kaygıyı daha da derinleştiriyor. AÖF’nün yalnızca bir eğitim kurumu olmanın ötesinde, Eskişehir’in ekonomik, bilimsel ve sosyo-kültürel dokusu için taşıdığı büyük anlam göz ardı edilemez.

Öncelikle, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi, Eskişehir’in ekonomik yapısına katkıda bulunan bir önemli kaynaktır. AÖF aracılığıyla eğitim gören binlerce öğrenci, şehirde ekonomik hareketliliği artırarak, yerel esnafa ve hizmet sektörüne önemli bir destek sağlıyor. Öğrencilerin yaşadıkları şehirdeki harcamaları, doğal olarak Eskişehir’in iktisadi canlılığını da besliyor. Bu bağlamda, fakültenin kapatılması veya işlevsiz hale getirilmesi, şehir ekonomisinde büyük bir darbe anlamına gelecektir.

Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in Türkiye’de bir ilk ve en büyük projelerinden biri olarak hayata geçirilen AÖF bugüne kadar milyonlarca insanın hem umut hem de eğitim kapısı olma misyonunu başarıyla sürdürmüş ülkemizin en kaliteli kurumlarından biridir.

Diğer yandan, bilimsel açıdan AÖF, ülke genelindeki açıköğretim hizmetlerinin kalitesini artırarak, erişilebilir ve eşit eğitim olanakları sunması açısından kritik bir role sahiptir. Bu model, her yaştan ve sosyoekonomik düzeyden bireyin eğitim alabilmesini sağlayarak, toplumun her kesiminin bilgi ve becerilerini geliştirmesine olanak tanıyor. Ancak, Gülez’in de belirttiği gibi, AÖF’nün kapatılması, yükseköğretim alanında da bir düşüşe neden olabilecek bir durumdur.

ŞEHİR OLUMSUZ ETKİLENİYOR

Sosyo-kültürel açıdan ele alındığında AÖF, sadece bir eğitim kurumu olmanın çok ötesinde, şehrin kimliğine büyük katkı sağlamaktadır. Öğrenciler arasında kurulan sosyal bağlar, Eskişehir’in dinamik bir kültürel yaşama sahip olmasına katkıda bulunuyor. AÖF, şehrin üniversiteyle bütünleşmesini sağlayarak, gençlerin yerel kültüre entegre olmasına yardımcı oluyor. Bu tür bir eğitim yapısının zayıflaması, şehrin sosyal dokusunu da olumsuz yönde etkileyecektir.

Bu bağlamda, üniversitelerin siyasi iktidarlar tarafından yönlendirilmesine dair endişeler de Gülmez’in ifadelerinde ortaya koyduğu gibi önemli bir gündem maddesi. Anadolu Üniversitesi’nin AÖF’üne yönelik olası değişiklikler, yalnızca akademik yapıdaki dönüşüm değil, aynı zamanda ciddi bir siyasi ve toplumsal mesaj taşıyor. Eğitim, iktidarın ideolojik yayılma aracı olmamalı; bu, hem üniversitenin özerkliğini zedeler hem de eğitimdeki çeşitliliği tehdit etmektedir.

Eskişehir, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi gibi önemli bir eğitim ve kültür merkezine sahip olmayı sürdürebilmelidir. Bu, hem şehrin geleceği hem de öğrencilerin nitelikli bir eğitim alabilmeleri açısından hayati önem taşımaktadır. Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in kurumsal özerklik vurgusunun dikkate alınması ve bu önerilerin hayata geçirilmesi, Anadolu Üniversitesi’nin geleceği açısından atılacak önemli adımlar arasında yer almalıdır.

YEREL BİR MESELE DEĞİL

Sonuç olarak, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi'nin mevcut yapısının korunması, sadece bir eğitim kurumu olmanın ötesinde Eskişehir'in sosyo-ekonomik ve kültürel geleceğini de şekillendirecektir. AÖF, Eskişehir’in kalbinde yer alan bir kurum olup, şehir halkının ve öğrencilerin geleceği açısından taşıdığı değer her geçen gün daha da belirginleşmektedir. Bu yüzden, fakültenin işlevselliğinin ve özerkliğinin korunması yalnızca yerel bir mesele değil, aynı zamanda ulusal bir eğitim politikası meselesidir.

Eğitim kurumlarının siyasal yaklaşımlardan bağımsız bir şekilde, kendi akademik ve bilimsel temellerine dayanarak yönetilmesi gerekmektedir. Anadolu Üniversitesi'nin Açıköğretim Fakültesi gibi yapılar, düşünce özgürlüğü ve akademik bağımsızlıkla hareket edebilme yeteneğine sahip olmalı ve siyasi baskılardan uzak durmalıdır. Bu, eğitim sistemimizin kalitesini artırmak için temel bir gereklilik olarak karşımıza çıkıyor.

TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ İÇİN HAYATİ BİR ÖNEME SAHİP

Özetle, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi'nin geleceği hakkında yapılan tartışmalar, Eskişehir için sadece bir eğitim meselesinin ötesine geçmektedir. Bu durum, ekonomik, bilimsel ve sosyo-kültürel temeller üzerinde yükselen bir şehrin varlığının korunması anlamına gelmektedir. Şehrin ve üniversitenin birleşimi, yalnızca akademik bilgi değil, aynı zamanda toplumsal bir bağ ve kültürel zenginlik yaratmaktadır.

AÖF’nin varlığına yönelik olası tehditler karşısında, eğitim camiası, siyaset ve toplumun tüm kesimlerinin ortak bir tavır alarak durumu savunması önemlidir. Bu, üniversitelerin yalnızca birer eğitim kurumu değil, aynı zamanda demokratik değerlerin ve sosyal hayatın temel unsurları olduklarının bir göstergesi olmalıdır. Anadolu Üniversitesi’nin Açıköğretim Fakültesi, Eskişehir’in geleceği adına büyük bir potansiyele sahip; ancak bu potansiyelin değerlendirilebilmesi için öncelikle fakültenin kapatılması gibi olasılıkların gündemden düşmesi gerekiyor.

Eskişehir’in bu değerli eğitim bileşenini koruma çabası, şehirdeki herkesin ortak sorumluluğudur. Bu noktada, üniversite yönetimi, eğitim sendikaları, siyasi temsilciler ve halk, kuruma sahip çıkmalı ve birlikte hareket etmelidir. Eğitim, yalnızca bireylerin geleceğini değil, aynı zamanda bir toplumun genel refahını şekillendiren en önemli unsurlardan biridir. Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi'nin varlığını sağlamlaştırmak hem Eskişehir’in hem de Türkiye’nin geleceği için hayati bir öneme sahiptir. Unutmamalıyız ki, eğitimdeki belirsizlikler, topluma da belirsizlik getirebilir; bu nedenle sağlam bir irade ile AÖF’yi korumak ve güçlendirmek, hepimizin sorumluluğudur.