Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve öncü kadrolar, hem ulusal kurtuluş mücadelesinden Cumhuriyet’e uzanan süreçte hem de Cumhuriyet’in ilanından sonra üç savaşı birden eş zamanlı olarak yürütmüşlerdir.

Birincisi: Emperyalizme ve kuklalarına karşı başlatılan ulusal bağımsızlık savaşıdır.

İkincisi: Padişahlık ve kulluk yönetimine karşı yürütülen uluslaşma ve ulusal egemenlik mücadelesidir.
Üçüncüsü ise, akıl ve bilimin öncülüğünde gerçekleştirilen laik temelli aydınlanma devrimleri ile sürdürülen cehalete karşı savaştır.

Günümüze kadar onurla sürdürülen bu büyük mücadelenin sonucunda Türkiye Cumhuriyeti’nin ana karakteri Anayasa’nın ilk üç maddesinde değiştirilemez simge maddeler olarak ortaya çıkmıştır. Elbette, 1921’den itibaren bu simge maddelerden hoşlanmayan “dahili ve harici bedhahlar da” olmuştur.

AĞZINDAKİ BAKLAYI ÇIKARDI!.. 

   Geçen hafta iktidarın küçük ortağı bir partinin Genel Başkanı, dilinin altındaki baklayı çıkardı. Anayasa’nın, ilk üç maddesi ile ilgili konuşurken; “Biz, Anayasanın ilk üç maddesini değil, 4. maddesini değiştirmek istiyoruz” dedi. Yani, aklı sıra (!) 4. maddeden dalıp ilk üç maddeyi korumasız bırakmaya çalışarak “şark kurnazlığı” yapmaya çalıştı…

Şimdi, Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasal teminatı olan bu üç maddenin onurlu tarihsel gelişimini “şark kurnazlarının da” anlayacağı dilden bir kez daha anlatalım….  

BİR GECEDE ÇIKMADI!...

    1.Madde, ilk kez 1921 Anayasası’nda “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” şeklinde yer aldı.

1. Maddenin sonuna 29 Ekim 1923’te yapılan değişiklikle “Türkiye Devleti’nin hükümet şekli cumhuriyettir” cümlesi eklendi.

1924 Anayasası’nda 1. Madde “Türkiye Devleti Bir Cumhuriyettir” haline geldi. 1961 ve 1982 Anayasası’nda 1. Madde aynı ifadelerle yer aldı.

Anayasa’nın 2. Maddesi, 29 Ekim 1923’te yapılan değişiklik sonrasında “Türkiye Devleti’nin dini İslam’dır. Resmi dili Türkçedir” şeklinde düzenlendi.

1924 Anayasası’nda, “Türkiye Devleti’nin dini İslam’dır. Resmi dili Türkçedir. Başkenti Ankara şehridir” şeklini alan 2. madde, 10 Nisan 1928’deki anayasa değişikliği ile “Türkiye Devleti’nin resmi dili Türkçedir; Başkenti Ankara şehridir” biçimine dönüştürüldü. (Anayasa laikleşti)

2. Madde, 5 Şubat 1937’de “Türkiye Devleti cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi, laik ve inkılapçıdır. Resmi dili Türkçedir. Başkenti Ankara şehridir” haline getirildi. (Böylece Atatürk İlkeleri anayasaya girdi).

İlk üç madde bugünkü şeklini büyük ölçüde 1961 Anayasası’nda aldı.  

1982 Anayasası’nda, 1961 Anayasası’ndaki ilk üç madde aynen korunmakla birlikte 2. maddeye “toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı, Atatürk milliyetçiliğine bağlılık” ilkeleri eklendi. 3. maddeye ise “Bayrağı ay yıldızlı al bayrak, Mili Marşı İstiklal Marşı’dır” ifadeleri eklendi.

İlk üç madde 4.madde ile anayasal olarak korundu.

NEDEN DEĞİŞTİRİLEMEZ?

   Tarihsel gelişiminde açıkça görüldüğü gibi 1921, 1924, 1961 ve 1982 Anayasalarındaki değiştirilemez maddelerin temel amacı birçok ülkede olduğu gibi “Cumhuriyeti ve temel niteliklerini” korumaktır.

1982 Anayasası’ndaki ilk dört madde bir gecede darbeciler tarafından icat edilen “bir darbe ürünü” değildir.

Bugün Anayasamızın 4. maddesine göre “değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek” ilk üç maddenin değişmesini isteyenler, “Atatürk milliyetçiliğine bağlı, devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün, dili Türkçe, bayrağı ay yıldızlı al bayrak, milli marşı İstiklal Marşı, başkenti Ankara olan, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti Türkiye Cumhuriyeti” ile sorunu olanlardır.  

  Halkımız bu aymazlara da onların sırtını bilerek ya da bilmeyerek sıvazlayanlara da ilk seçimlerde gereken dersi verecektir. Hiç şüpheniz olmasın…