Devlet Bahçeli’nin kendisinden hiç beklenmedik bir söylemle Öcalan’ı Meclis’te konuşmaya davet (!) etmesi, siyaset dünyamızda karmaşaya neden oldu.
Ancak daha sonraki gelişmeler, Esenyurt belediye başkanının tutuklanması ve CHP’li bir belediyeye kayyum atanması ile ilgili örtük plan iddiaları netleşmeye başladı.
Planın iki hedefinden birinde elbette CHP bulunuyor. CHP, siyasi manevralarla (!) çerçevesi belirsiz “sözde çözüm sürecinin” içine çekilip siyaseten zor durumda bırakılmak isteniyor.
Pek çok kişi “haklı olarak” planın diğer ucundaki siyasi hedefin Ekrem İmamoğlu olduğunu düşünüyor.
İmamoğlu’nun istinaf aşamasında olan “ahmak” davası ile yeni kayyum hamlesine birlikte bakıldığında; muhalefetten gelecek tepkinin şiddeti ölçülerek, İmamoğlu hakkında sürecin şekillendirileceğini düşünenlerin sayısı çok fazla.
İşte tam bu noktada CHP’nin izleyeceği politika hayli merak ediliyor.
Konuşulanlar arasında erken seçim ısrarı ilk sırada yer almaya devam ederken sine-i millete dönülmesi de yüksek sesle dile getiriliyor….
CHP, SİNE-İ MİLLETE DÖNER Mİ ?
Sine-i millete dönmek, siyasi temsil meşruiyetini yitirdiği düşünülen TBMM'den çekilerek siyasete halk içinde devam etmek anlamında kullanılan bir ifadedir. Türkiye tarihinde her dönemde birçok siyasetçi tarafından dile getirilmiş olsa da fiili olarak şimdiye kadar herhangi bir siyasi parti tarafından uygulanmamıştır.
İçinde bulunduğumuz koşullarda CHP milletvekillerinin topluca istifa ederek sine-i millete yönelmelerinin mevcut sürece hiçbir olumlu katkısı olmaz.
Çünkü,TBMM Genel Kurulu'nun bu istifaları kabul etmesi veya onaylaması gerekiyor. İstifalar onaylansa bile RTE/AKP/MHP iktidarının erken seçim kararı alma zorunluluğu bulunmuyor.
Böyle bir durumda iktidar, büyük bir olasılıkla ara seçim kararı alarak ara seçime gider.
Ara seçime CHP katılmayacağı için AKP/MHP seçimden mevcut milletvekili sayısını artırarak çıkar hatta referanduma gitmeden anayasayı değiştirecek sayıya bile ulaşabilir.
Zaten, Özgür Özel “çok doğru” bir yaklaşımla “Sine-i milleti savunmak tuzağa düşmektir.” diyerek bu konuya “şimdilik” son noktayı koydu.
CHP NE YAPMALI ?
Bugün itibariyle yapılacak bir seçimde yeniden aday olabilmek için uğraştığı konuşulan R.T.Erdoğan’a karşı seçimi kazanma olasılığı en yüksek aday Ekrem İmamoğlu’ dur.
Hem tüm anketler hem kamuoyu algısı hem de İmamoğlu’nun siyasi enerjisi bu savı destekliyor. Ancak, Ekrem İmamoğlu’nun olası görevden alınması ve siyasi yasak getirilmesi, başta CHP olmak üzere mevcut iktidara karşı olan tüm toplumsal muhalefet bloğunda aşılması çok zor kırılmalar oluşturabilir.
Bu olasılığı önlemenin çok açık ve net iki yolu görünüyor;
Birincisi, erken seçim çağrısını en üst düzeye yükselterek siyasi iktidarı demokratik kamuoyu baskısı ile erken seçime yöneltmektir.
İkincisi ise, bir an evvel Ekrem İmamoğlu’nu CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı olarak ilan etmektir.
Böylece İktidar, muhalefetin cumhurbaşkanı adayının mahkûm edilerek siyasi yasakla devre dışı bırakılmasının siyasi faturasının İBB Başkanı’na aynı şeyi yapmaktan çok daha ağır olacağını hesap etmek zorunda kalacaktır.
Üstelik Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığının “geciktirilmeden” açıklanması mevcut iktidarın siyasi planlarını alt üst edeceği gibi içeride de “kaynayan kazanları” durdurarak CHP’nin iktidara giden yolunu daha da kolaylaştıracaktır…..