KESİT köşemizde “Yerel Seçimlere Doğru” başlıklı birinci yazımızı 3 Ekim 2023 tarihinde sizlerle paylaşmıştık.

BELEDİYELERİMİZDE “DEMOKRATİKLEŞME” SORUNLARI

“Yerel Yönetimler Demokrasinin Beşiğidir” başlığı altındaki o yazımızda, “Uluslararası Belgelerde Yerel Yönetimlerin Yeri ve Önemi” konusunu ayrıntılarıyla irdeleyerek uluslararası belgelerde yerel yönetimlere atfedilen ortak nitelikler şöyle özetlemiştik:

·         “Katılımcılık ve çoğulculuk” demokrasinin temel ilkeleri olarak kabul ediliyor ve bu bağlamda “Yerel yönetimler demokrasinin beşiğidir…” deniliyor.

·         “Yerinden yönetim” uygulamalarının daha işlevsel ve verimli olduğu ortaya konularak, “Yerel yönetimlerin görev ve yetkilerinin artırılması” öneriliyor.

·         Diğer yandan, “Yereldeki toplumsal yatırımların ve hizmetlerin merkezi hükümetlerce değil, yerel yönetimler tarafından gerçekleştirilmesinin maliyet ve verimlilik açısından daha avantajlı olduğu…” bir yönetim bilimi gerçekliği olarak çoğunlukla kabul ediliyor…

Bu bağlamda, gelişmiş ülkelerdeki toplumsal yaşam içinde yerel yönetimlerin ağırlıkları giderek artıyor.

Ülkemizde bu görevler, başta demokratik siyasal partileri, demokratik toplum kuruluşlarını (sendikalar, meslek kuruluşları, dernekler) ve duyarlı yurttaşları yakından ilgilendiriyor…

TÜRKİYE GİDER TERSİNE…

Ne yazık ki Türkiye son yıllarda birçok alanda olduğu gibi Yerel Yönetimler konusunda da “demokrasinin tersine gidiyor…”

Aslında bu “tersliğin” kendi içinde bir zihniyeti var… Çünkü “Yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılması; yani çoğulculuk, azınlık haklarının korunması, temsilde adaletin sağlanması” gibi ilkeler aslında “Otoriter rejimlere ters gelmektedir…”

Bu nedenle son yıllarda ülkemizde yapılan yasal düzenlemeler ve ucube Başkanlık Sistemi uygulamalarıyla “Yerel yönetimlerin tamamen merkezi hükümetin vesayeti altına alınması…” süreci işletilmektedir.

6.12.2012 tarihli ve 6360 sayılı Kanun hükümlerine ve 2018 yılı verilerine göre Türkiye’nin Mülki İdare Bölümlerinin sayısal durumu şöyledir:

İl 81, İlçe 919, Büyükşehir Belediyesi 30, İl Belediyesi 51, Büyükşehir İlçe Belediyesi 519, İlçe Belediyesi 400, Belde Belediyesi 397, Mahalle  32052, Köy 18333.

Ayrıca, RTE/AKP yönetiminin diğer 51 ilde “Bütünşehir” adı altında Büyükşehir Belediye yönetimine benzer bir yapılaşma oluşturarak İl Özel İdarelerini ve Köy tüzel kişiliklerini tamamen kaldırma konusunda yasal düzenleme hazırlıkları yaptığı bilinmektedir.

Büyükşehirlerde il özel idarelerinin kapanmasıyla “Büyükşehir Belediye Meclisi” il düzeyinde tek yerel meclis olarak kalmaktadır.

Geleneksel toplumsal yapımızda çok önemli yeri olan Köy Tüzel Kişiliklerinin ortadan kaldırılması ise köy yönetiminde büyük boşluk yaratmaktadır.

Bu durumda ülkemizde Yerel Yönetimler deyince ortada sadece “Belediyeler” kalmaktadır.

Ayrıca, Türkiye’de “Merkezi yönetimin ağırlığının giderek daha da artırılması ve yerel demokrasi güçlerinin yok sayılması…” konusunda da , “RTE/ Cumhur İttifakı”  çevresinde oluşturulan “zihniyet birliği…” kör gözlere parmak gibi sırıtmaktadır.

Bu bağlamda unutmayalım ki “31 Mart 2024 Yerel Seçimleri, Türkiye’nin göreceği son seçimler olabilir…”

 

Çünkü demokratik yerel yönetimler ve demokratik seçimler diktatörlerin korkulu rüyasıdır.

İsterseniz “çağdaş diktatör (!)” olarak günümüz dünyasının bazı ülkelerinin tepesinde sallanan “tek adamların” uygulamalarına bakın... Ortak özellikler olarak öncelikle şunları görürsünüz: “Yerel yönetimleri baskıları/ güdümleri altında tutmak… Ülkelerindeki etnik ve dinsel kimlikleri kışkırtmak…”

Ülkemizdeki demokrasiden yana olan siyasal partilerin bu bilimsel verilerden sonuçlar çıkarmaları ve geleceğe yönelik projelerini/programlarını acilen bu doğrultuda yapmaları gerekmektedir.

DEMOKRATİKLEŞME SORUNUNUN BELEDİYE MECLİSLERİNE YANSIMASI

 Ülkemizde belediye yapılanmasında (özellikle büyükşehir meclislerinde) yaşanmakta olan “bilimsellik ve demokratiklik” sorunlarının nedenleri şöyle özetlenebilir:

* Ülkemizde son yirmi iki yılda “Partizan Cumhurbaşkanı Sisteminin” yarattığı somut sorunlar yüzünden, “partizan belediye başkanı/ partizan meclis üyesi” uygulamaları da haklı endişeler yaratmaktadır…

* Büyükşehir meclislerinin oluşumunda “temsil çarpıklığı” vardır. Ayrıca meclislerde

“uzman meslek kuruluşlarının” etkisi/ katkısı yoktur.

* Meclis üyelerinin seçilmesinde “liyakat” ve “demokratik temsil” yerine, “siyasal yandaşlık/ partizanlık” önde tutulmaktadır.

* Siyasal partilerimizin üye tabanında geleneksel olarak oluşan “etnik ve dinsel/ mezhepsel değerlere ya da ‘hemşeri’ ilişkilerine dayalı gruplaşmalar…” demokratikleşme önünde önemli engellerdir.

Bu sorunların aşılmasının ilk akla gelen evrensel ilkeleri ise şunlardır:

* “Belediye yasalarının bilimsel verilere uygun olarak düzenlenmesi…” (Ya da belediye meclisi kararlarında ve uygulamada bilimin rehberliğinden şaşmamak…)

* “Belediye başkan ve meclis seçimlerinde; önseçim, temsil özelliği, liyakat, kariyer ölçütlerine uymak…”

HEY! BURASI ESKİŞEHİR…

Eskişehir’de özellikle son 25 yıldan beri belediyecilik alanında gerçekleştirilen uygulamaların sonunda kazanılan ulusal ve uluslararası boyuttaki onlarca ödülün kanıtladığı gibi, burada “Çağdaş Belediyecilik” uygulanmaktadır.

Hiç kuşkusuz ki Eskişehir’in çağdaş belediyecilik alanında gösterdiği bu başarının temelinde,

“bilim ve demokrasi rehberliğindeki uygulamalar” yatmaktadır.

Ancak başarının temelindeki uygulamalarda başta Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen ile birlikte, Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç ve Odunpazarı Belediye Başkanı Av. Kazım Kurt’un katkıları yadsınamaz, yadsınmamalıdır.

Bu durumda, Eskişehir’de demokrasiden yana olan tüm siyasal partilere ve STK’lara düşen

“güncel ve öncelikli görev”; Eskişehir’de gerçekleştirilen çağdaş belediyecilik değerlerini korumak ve geliştirmektir.

Böylesi bir görevi sahiplenmek; “Laik, demokratik ve bağımsız Türkiye” hedefinin de olmazsa olmazıdır.

Ayrıca unutmayalım ki “Çağdaş belediyeciliği yaşatmak; demokrasiyi ve demokrasinin vazgeçilmez unsurları olan siyasal partileri yaşatmanın da olmazsa olmazıdır…”

Şimdi “Türkiye’nin Eskişehir’i Var!” belgisinde birleşmenin tam zamanıdır.

Gereksinim duyulan deneyim birikimi toplumsal yaşamımızın “dün- bugün- yarın zincirinde” vardır…

Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla, birlikte…