Türkiye 31 Mart 2024 Pazar günü “tarihi bir yerel seçim” yaşadı.
RTE/AKP/MHP iktidarı seçimi kaybetti. Önceki 17 seçimi ilk sırada tamamlayan iktidardaki AKP birinci parti olamadı. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ise uzun yıllar sonra AKP’yi geçerek ilk defa birinci parti haline geldi.
Yurttaşların büyük bir bölümü CHP’ye giderek “meşruti monarşiye” benzetilen mevcut sistemin uygulamaları yerine laik, demokratik, sosyal hukuk devletine dönüş için gerekli güvenoyunu verdi.
CHP bu sonucu hem yakın geçmişte olduğu gibi “kerameti kendinden menkul” kimi sağ siyasetçilere gizli/açık tavizler vermeden hem de kendi tarihsel sorumluluklarından kopmadan başardı.
Halkımız Anadolu Müdafaa-i Hukuk örgütlenmesine kadar uzanan geçmişi ile her zaman ulusal birliğimizin, Cumhuriyetimizin güvencesi olan ve “Türkiye İttifakı” söylemiyle yola çıkan CHP’ye adeta iktidar yolunu açtı.
Böylece, yurttaşların büyük bir çoğunluğu, 104 yıl önce dışarıda emperyalizme içeride saltanat ve hilafet yanlısı gericilere karşı ulusal bağımsızlık mücadelesi ile elde ettiği “ulusal egemenlik” hakkını hiçbir kişiye vermeyeceğini dosta düşmana duyurdu.
“YANCI DEĞİL HALKÇI BELEDİYECİLİK!..”
31 Mart’ta Türkiye’nin önünde demokratik yoldan tarihsel bir fırsat penceresi açıldı.
Bu fırsatı doğru kullanmak için ana muhalefetin yerel yönetimlerde şu ana kadar olan başarılarını artırarak; daha kapsayıcı, demokratik, şeffaf, dürüst, “halkçı ve sosyal belediyecilik yönetim modelini geliştirmesi gerekiyor.
CHP’liler, bir bahar günü filizlenen umutlarının yerel yönetimlerle sınırlı kalmayıp genel siyasete de yansımasını istiyor.
CHP artık tek başına iktidarı almaya hazır bir ana muhalefet partisi gibi görünüyor. Ancak, CHP’nin olası iktidarının önündeki en büyük engelin; “kendi içinde liderlik çekişmelerinin yaratacağı bölünmeler” olacağından endişe duyan partililerin sayısı oldukça fazla.
KAYBEDENLER BELLİ….
Bu seçimin kaybedenleri RTE/AKP/MHP iktidarı ile birlikte “merkez sağın ana partisi” olma şansını kendi hatalarıyla kaybeden Meral Akşener’dir.
Yeniden “Milli Görüş” tabanına dönüş yapan Yeniden Refah Partisi’ne AKP’den oy koparttığı için sempati ile bakanların, bu partinin, laiklik, seküler yaşam, kadın hakları, aydınlanma devrimleri hakkındaki görüşlerini unutmamaları iyi olur.
Seçimin diğer bir kaybedenler grubu ise: tarafsızlığını kaybederek “kraldan çok kralcı” olan bazı kurumların bürokratlarıdır…
“TÜRKİYE İTTİFAKI” DOĞRU ANLATILMALIDIR…
CHP, son yıllarda yürüttüğü sağcılaşma ve sağcı/ırkçı/gerici partilere taviz verme politikaları ile partiyi emperyalizmin yeni tuzağı küreselleşme kılıflı neoliberal bataklığa sürükleme çabaları yüzünden, uzun zamandır emekçilerin, dar gelirlilerin, emeklilerin, yoksullaşan ve seküler yaşam biçimini benimseyen halkımızın umudu olmaktan hayli uzaklaşmıştı. Aynı CHP, 31 Mart 2024 seçimlerinde ise; laik ve demokratik Cumhuriyetin kazanım ve devrimlerinin ışığında, tüm yurttaşların eşitliği ortak paydasında birleşerek ulusal bütünlüğü sağlayan “Türkiye İttifakı” söylemiyle halkı kucaklayan ve ülkeyi, hakça, insanca paylaşımlarla yönetecek bir iktidar seçeneği oldu.
31 Mart 2024 yerel seçimlerinde, son yıllarda yaşanan siyasi ve ekonomik gelişmelerin toplumda yarattığı hoşnutsuzluk sandığa yansıdı; Cumhuriyetimiz 2. yüzyılına güçlenerek ve umutla girdi.
Bundan sonrası ise; seçimi kazanan yerel yönetimlerin, çağdaş, demokratik, katılımcı, dürüst, şeffaf ve sosyal belediyecilik anlayışıyla, kişilerin, çıkar odaklarının, din tacirlerinin değil, tüm halkın ortak yararına dönük çalışma zamanıdır…