Editör önemlidir bir gazete için.
Gazetenin her şeyidir editör.
***
Bizim gazetenin editörü gazetecilik eğitimi almış; donanımlı, genç bir hanımefendi… Daha samimi bir ifadeyle yazacak olursak, genç bir çocuk.
Yaşı ilerledikçe gençleri bile çocuk olarak görüyor insan.
Çocuk mocuk, genç menç ama mesleğiyle ilgili akademik eğitim almış.
Uzmanlığı olan, yaptığı işin eğitimini almış insanlara hayranım.
Bizde bunlar pek örtüşmez. Ekonomik şartlar nedeniyle, aldığı eğitimle yaptığı iş çoğu zaman farklıdır insanların. Yani herkes her konudan az çok anlar ve aşağı yukarı herkes her işi yapar.
***
Editörümüz aynı zamanda cin gibi de uyanık! Yazıdaki imla, noktalama hatası; anlatım bozukluğu üzerinde durmaz ama…
Ama hakaret mi var yazınızda?
Ondan kaçmaz.
Küfür mü var?
Kaçmaz.
Aşağılama mı?
Kaçmaz.
Ötekileştirme mi?
Kaçmaz.
Yahut da yazınızın başlığını gözü tutmadı mı? Yani biraz sakıncalı mı buldu?
Es geçmez asla; anında uyarır!
***
Bizi de uyardı.
'Yazınızda toplumun bir kesimini ötekileştirdiğinizi düşündük. O nedenle bugünkü yazınızı yayımlamama kararı aldık.'
Bravo!
Ayrıca, nezaket kuralları çerçevesinde, kibarca uyardığı için de sağ olsun. Okumuş insanın hali bir başka tabi!
***
Biz yazarlar da çoğu zaman editöre güveniriz zaten.
Yazıyı birkaç kez kontrol ettikten sonra…
Tamam, oldu yazı, deriz.
Hata varsa editör uyarır zaten diye düşünürüz.
Sonra…
Sonra olur olmaz, vakitli vakitsiz ararız kendilerini.
Geçenlerde, yazımdaki bir cümlede anlatım bozukluğu olduğunu fark ettim sonradan. Bir kelimenin sadece bir harfi değiştirilse cümledeki anlatım bozukluğu düzelecek.
İçimde bir tereddüt… Nasıl olsa editör fark edip düzeltir, diyorum bir taraftan. Bir taraftan da fark etmese ne olacak ki ne önemi var bunun, diyorum.
Yahya Kemal geliyor aklıma.
Bütün gün ortalıkta görünmeyince merak etmişler şairi.
Karşılaştıklarında,
'Bütün gün görünmediniz, neyle meşguldünüz?' diye sormuşlar.
'Bir şiir üzerinde çalışıyordum,' demiş.
'Bitirdiniz mi?'
'Hayır. Sabah bir virgül koymuştum şiirin bir yerine. Akşama kadar düşündüm, sonunda virgülü orada gereksiz bulup sildim!' demiş şair.
***
Aradım sonunda editörü.
İzin günüymüş!
Bir harf mi değiştirilecek!
Küfretse yeridir!
Belki de etmiştir.
Hak ettik!
***
Yani editör bir gazetenin her şeyidir.
Savcısı, hakimi…
Yazınız hakkında karar vereni...
Sonra gazetenin, biz yazarların her türlü kaprisine, egosuna katlananı…
Hani öyle; bu bir sayfalık yazıyı yazabilmek için ben yıllarımı verdim. Bu uğurda hayatımda nelerden vaz geçtim, neleri ıskaladım biliyor musun sen, demeyin sakın bir editöre.
Onun işi de kolay değil hani!