Haldun abi nev-i şahsına münhasır biri. Eşsiz, benzersiz, kendine has, muhteşem özellikleri olan biri…

İnsan nadiren karşılaşıyor böyle insanlarla.
Böyle halktan, doğal, ilginç insanlarla…
*
Öyküm’ün düğününde tanıdım Haldun abiyi.
Kendisini görünce şaşırdım.
Tolstoy’un, Gogol’ün romanlarından çıkıp gelmiş gibiydi.
Bir yanıyla da Gonçarov’un Oblomov’una benziyordu.
*
Öyküm söz ediyordu zaman zaman…
“Haldun Amca,” diye anlatıyordu:
“Şimdi sen insanları aç mı bırakıyorsun zayıflatacağım diye?”
“Haldun Amca öyle bir şey değil diyet… Nereden çıkardın şimdi bunu?”
“Olmaaz! Bırak insanlar yiyebildiği kadar yesin, içebildiği kadar içsin! Yaşayabildiği kadar yaşasın!”
Öyküm böyle anlatınca Haldun abiyi…
Oburiks’inki gibi iri bir göbeği olan…
Yiyip içmekten başka bir şey düşünmeyen…
Miskin, bezgin biri zannediyordum onu.
Kendisini tanıyınca…
İri bir göbeği yok mu?
Var!
Ama miskin, bezgin biri değil.
Heyecanlı, neşeli bir insan.
*
Düğünde, “gelin arabadan inmiyor,” dediler.
İnsanlar telaşla gelin arabasının başına toplandı.
Kimileri kafasını uzatıp arabanın içine baktı,
“Ne oldu, neden inmiyor, bir şey mi oldu?” diye.
O sırada Haldun abi geldi.
Olaya el koydu.
Can Yücel’in sesine benzeyen o gür, o davudi sesiyle;
“Ne istiyor gelin?” diye gürledi.
Adettenmiş.
Arabadan inmek için hediye istiyormuş gelin.
“Altın, akçe, ev, dam!” diyenler oldu kalabalıktan.
Haldun abi, kollarını iri gövdesinin iki yanında havaya kaldırdı. 
“Tamaaam, vereliiim!” dedi. “Ev, altın! Ne isterse!”
Kalabalıktan kimileri gülüyor.
Kimileri de soruyor,
“Sen hangi taraftansın; gelin tarafından mısın damat tarafından mı?”
Haldun abi ortadan!
Ortada ne var?
Sevgi, saygı, hoşgörü, insan sevgisi, yaşama sevinci…
*
Haldun abinin 1988 model bir arabası var.
Bukowski’ninki gibi bir şey…
Tam antika olacak araba.
Bende de antika araba merakı var!
Desem ki,
“Haldun abi, bana ver bu arabayı!” 
“Tamaaam, vereliiim!” der eminim.
Böyle bir insan işte Haldun abi.
Böyle insanlar kalmadı artık günümüzde.
Şimdi, günümüzde insanlar bambaşka bir şey oldu.
Çıkarına göre ağız değiştiren, güçlüden yana olan, hak yiyen, kardeşinin dahi hakkına göz diken, çalıp çırpan, sağlam bir duruşu olmayan, olabildiğince kaypak, maddiyatçı…
Yaşar Kemal’in dediği gibi, “demirin tuncuna, zamanın p…” kaldık.
Böyle bir zamanda Haldun abi gibi insanlarla karşılaşmak neredeyse imkansız.