Yaşam, daimi bir hareketin ve değişimin içinde akıp giden bir nehirdir. Bu nehirde bazen sakin sularda ilerleriz, bazen de hızla akan akıntıların arasında savruluruz. Ancak hangi durumda olursak olalım, bir gerçek değişmez: Yaşamda dengeyi bulmak, huzurun ve mutluluğun anahtarıdır.

 Denge, çoğu zaman göz ardı ettiğimiz ama farkına vardığımızda hayatımıza anlam katan bir kavramdır. Bu konuda Antik Yunan filozofu Aristoteles'in "Altın Orta" kavramı çarpıcı bir rehberdir. Aristoteles, erdemli bir yaşamın, aşırı uçların ortasında bulunabileceğini söyler.

Ona göre cesaret, korkaklık ile düşüncesizlik arasındaki dengede bulunur. Aynı şekilde cömertlik, cimrilik ile savurganlık arasındadır.

Bu kavramın yaşamımıza uygulanabilir olduğunu fark etmek, özellikle modern dünyanın kaotik yapısında daha da önem kazanıyor. Günlük hayatımızda çoğu kez iş, aile, arkadaşlar ve kişisel gelişim gibi farklı alanlar arasında denge kurmaya çalışırız. Ancak bu dengeyi kaybettiğimizde kendimizi timizde kendimizi tükenmiş, yorgun ve mutsuz hissederiz.

 Dengeli bir yaşam, sadece dış faktörlerle değil, aynı zamanda iç dünyamızla da ilgilidir.Sadelik, mutluluğun özüdür aslında dış dünyadaki karmaşayı sadeleştirmenin ve dıştan içe dönmek önemlidir bu noktada . bırakmak istediğimiz alışkanlıkların ya da hayatımıza eklemek istediğimiz yeniliklerin içsel olarak dengelenmek gerekir.

Bunun yanı sıra, dengeli bir yaşamda "durma" anlarının da değerini bilmek gerekir. Japon kültüründe "Ma" diye adlandırılan bu kavram, "boşluk" ya da "aralık" anlamına gelir. Ma, hareketin durduğu ama anlamın çoğaldığı o anların önemini hatırlatır.

 Bu boşluk anları, yaşamda dengeyi bulmak için gereklidir. Durup nefes almak, içimize dönmek ve yeniden bağlantı kurmak, bu dengenin olmazsa olmazlarındandır.

Hayatta dengeyi bulmak, bir varış noktalarından ziyade bir yolculuktur. Bazen düşeriz, bazen kalkarız ama bu yolculuğun kendisi bizi şekillendirir. "Hayat bir bisiklete binmek gibidir," der Albert Einstein, "Dengeyi korumak için harekete devam etmelisiniz." Bu söz, dengeli bir yaşamın statik değil, dinamik bir olgu olduğunu vurgular.

 yaşamda dengeyi bulmak, kendi doğrularımızı, önceliklerimizi ve değerlerimizi keşfederek başlar. Bu keşif sırasında öğreneceğimiz şey, her şeyin birbiriyle bağlı olduğu ve dengenin bu bağlantının tam merkezinde yattığıdır.

 Yaşam bir denge sanatıysa, hepimiz bu sanatçılığı gündelik hayatımızda hayata geçirebiliriz.