Kadınların tam olarak siyaset yapabildiğini söyleyemiyoruz. Çünkü bu konuda önlerinde tarihsel ve toplumsal epey engel var.

En başında “erkek egemen toplum” gerçeği. Buna rağmen “pozitif ayrımcılık” adına erkeklerin desteği ile siyaset yapabilen kadın figürler var. Bunların birçoğu yerel yönetimlerde siyaset yapıyorlar ve başarı ile yönetiyorlar.

Tek başına siyaset arenasında girip de başarı elde eden kadın sayısı maalesef çok az.

Kadınlar, 1930 yılında belediye meclisine seçilme, 1933 yılında da muhtar seçilebilme, 1934 yılında milletvekili seçilebilme haklarını çıkan yasalarla elde ettiler.

Kadınlar bu hakları Fransa’da 1944’te, İtalya’da 1945’te, Belçika’da 1948’te, Yunanistan’da 1952’de, İsviçre’de 1971 yılında elde ettiler.

Buradan şunu anlıyoruz,

Kadınların bu hakları almaları, Avrupa’dan önce Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü sayesindedir.

Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü’nün ne kadar fazla ileriyi görebilen devlet adamı olduklarını anlıyoruz ve görüyoruz.

1935 yılında kadınların meclisteki temsil oranı %4,6 iken, 2023’te %20 çıkabilmiş.

En fazla kadın milletvekiline AK Parti sahip, 50 kadın, oran %18,7, daha sonra 30 kadın milletvekili ile CHP, oran %17 ile Ak Parti’nin gerisinde, yine 30 milletvekili ile DEM Parti ama oran %49. Bu rakam Avrupa’nın da epey üstünde.

Acı ve dikkat çekici durum ise, 30 civarında ilin kadın milletvekili yok.

Durum böyle olunca,

Günümüz Türkiye’sinde kadınların siyaset yapma olanakları daha da artsın diye, partilerde “kadın kolları” bulunur. Ancak bu kadın kollarının karar mercilerde pek söz sahibi olduğu söylemez, hatta kendine ait kayda değer bir bütçeleri de yok denecek kadar azdır.

Bir de kadınların kolay seçilebilmesi için %33 kadın kotaları vardır ama yine tam olarak uyulduğu söylenemez. Seçilemeyecek yerlerde aday gösterilirler çoğu zaman.

(yerel seçimlerde durum kadınlar lehine biraz daha iyi, ileride yazarız)

O zaman bu kadın kolları ne işe yarıyor diye sormadan geçmemek lazım.

Çünkü erkeklerin denetiminde ve kontrolünde olan kadın kolları sayesinde kadınlar bu şartlarda seçilemiyor, çünkü kararlara katılımları hiç yok. Kim aday olacak yine erkekler karar veriyor. Kendi başına bağımsız aday olanlar da ayrıştırılıp-ötekileştirilip siyasetten uzak tutuluyor.

Yani “size bir alan ayırdık, orada kendi aranızda oyalanın, başka işlere karışmayın” anlamındadır.

“Biz sizi seçimler gelince ev ev broşür dağıttırmaya çağırırız” mantığıdır.

Bir de kadınları birbirine rakip gösterip, kaybedenin siyasetten uzaklaşmasına neden olan kendi iç seçimleri vardır ki, sonuçlarına baktığınız zaman, aslında kadın kollarının erkekleri temsil ettiğini kolayca anlayabilirsiniz.

CHP Eskişehir’de iki merkez ilçede geçtiğimiz haftalarda ilçe kadın kolları seçimleri yapıldı.

CHP Odunpazarı ilçesinde 3409 kadın var, Odunpazarı İlçe kadın kolları başkanlığı seçiminde 272 kadın oy kullanmış. Yani kadın üyelerinin sadece %8’i gelmiş, oy kullanmış. Ya da kadın üyelerin %92’si, 3137 kadın oy kullanmaya gelmemiş.

Ya haberleri yok, ya da tek adaylı ve sonucu nasıl olsa belli diye.

CHP Tepebaşı ilçesinde 2314 kadın üye var. İlçe kadın kollarında oy kullanan kadın sayısı 278.

Burada da kadınların %12’si gelip oy kullanmış.

Odunpazarı ilçesine göre sayı ve oran biraz fazla olmasına rağmen, kadınların %88’i yani 2036 kadın gelip oy kullanmamış, üstelik 2 adaylı bir seçim olmasına rağmen.

Bu ilçelerde ve dış ilçelerden seçilen ve il kadın kolları başkanlığı seçiminde oy kullanacak 314 kadın delegeler de belirlendi.

İl Kadın Kolları başkanlığı seçiminde ise iki aday yarışmasına rağmen, 314 delegeden 274’ü oy kullanmaya geldi. 40 kadın delege ise oy kullanmaya gelmedi.

Tabi bu arada Ankara’da kadın kolları genel başkanlığı seçiminde oy kullanacak delegeler de belirlenmiş oldu.

Nasıl?

Ankara’daki senaryolara uygun oy kullanacak kadınların delege yapılmasıyla.

Seçimler, hani kadınlar tarafında çok savunulan çarşaf liste değil de blok listeyle yapılması tabi ayrı bir çelişki kadınlar adına.

Ankara’da kadın kolları genel başkanlık seçimi 4 adayla başlayıp, en son iki adaylı ve erkeklerin kontrolünde bir seçim yaşandı ve genel merkezin adayı kazandı.

Aslında bütün yazdıklarımızı özetleyecek cümleleri, adaylardan biri olan, Birsen Temir Saraç şöyle özetliyordu: “Biz bugün burada Kadın Kolları Kurultayı yapıyoruz. CHP Erkek Kolları seçimi yapmıyoruz. CHP’li erkekler çok heveslendilerse, çok istiyorlarsa biz onlara daha sonra bir erkek kolu kurabiliriz.”

Neymiş o zaman?

Kadın Kolları seçimlerinde “kadının adı yokmuş”

O zaman kadın kollarına gerek var mıymış?

Buna da artık siz bari karar verin kadınlar!