Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla Külliye'de eğitimcileri ağırladı.
Bu toplantıyı duyunca, kalabalık katılımlı 'mutat' toplantılardan birinin daha yapıldığını düşünmüştüm. Ancak, daha sonra bazı farklılıklar dikkatimi çekti.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki akşam yemeğine sadece 19 konuk katıldı.
'Sofra'da eğitimin genel sorunlarının yanı sıra; dünya eğitiminde 'Finlandiya eğitim modeli' ve 'İtalyan Montessori sistemi' olarak tanınan sistemlerin de görüşüldüğü öğrenildi.

ATATÜRK'ÜN SOFRASI
Beştepe'deki 'yemekli' toplantıya konu ile ilgili uzmanların çağırılması 'Atatürk'ün Sofraları'nı anımsattı.
Bazı çevrelerin yıllardır 'en acımasızca' eleştirdiği Atatürk'ün sofralarında dönemin siyaset ve bilim adamları düşüncelerini özgürce açıklar, bilgilerini paylaşarak değerlendirmeler yaparlardı.
Sofrada iç ve dış politika, tarih, dil, coğrafya başta olmak üzere bilimsel konular tartışılırdı.
Sofranın yanında her zaman tebeşir ve silgisiyle büyük bir kara tahta hazır bulunur, her tabağın yanına bir not defteriyle kalem konurdu.
Sabiha Gökçen, Gazi'nin sofrasını şöyle tanımlıyordu;
'Gazi Paşa sofrasını adeta bir okul haline getirmişti.
Dünya ve yurt sorunlarının, ilmin, felsefenin, sanatın, insanlık idealinin ve uygar Türk Ulusu'nun geleceğinin sabahlara kadar tartışıldığı bir okuldu bu sofra... Aydınlıklarla, iyi niyetlerle dolu bir sofra.'

SOFRADA ESKİŞEHİRLİ BİR EĞİTİMCİ DE VARDI
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki akşam yemeğine; YÖK Başkanı Yekta Saraç, TED Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu, Türkiye Özel Okullar Derneği Başkanı Nurullah Dal, İbn Haldun Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Teoman Duralı, Eğitim Bir-Sen Başkanı Ali Yalçın, Türk Eğitim-Sen Başkanı İsmail Koncuk ile Anadolu'dan gelen dört öğretmen davet edildi.
Davetliler arasında Eskişehir'den bir eğitimci de vardı. Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferhan Odabaşı gibi deneyimli bir eğitimcinin sofrada yer alması bizi sevindirdi.
Basına kapalı yapılan toplantıda, Milli Eğitim Bakanı Yılmaz'ın, Türk eğitim sistemi ile ilgili sunumunun ardından gecenin ana konularının sohbet şeklinde görüşüldüğü belirtildi.
Sendika başkanlarının; adalet duygusunu zedeleyen mülakatla öğretmen alımından vazgeçilmesini istedikleri, performans uygulaması gibi, yan yana duranları karşı karşıya getirecek yöntemlerden kaçınılması gerektiğini vurguladıkları ifade edildi.

'HÜKÜMET UYANDI; BİZ ARTIK YATALIM(!)'
Sayın Cumhurbaşkanı'nın 'işin uzmanları' ile eğitim konusunda arayışlara girmesi gerçekten sevindirici bir durum. Ancak toplantıda sadece iki sendika başkanı yer alırken Eğitim-İş ve Eğitim-Sen başkanlarının bulunmaması ise düşündürücü oldu.
Külliye Sofraları'nın 'Aydınlıklarla ve iyi niyetlerle dolu' olmasını dileyelim ve sözü yine Atatürk'ün sofrası ile bağlayalım;
Gazi'nin akşam sofraları bazen günün ilk ışıklarına kadar sürerdi. Bu durumlarda Atatürk sofrayı şöyle bitirirdi;
'Arkadaşlar, Hükümet uyandı; Hadi biz artık yatalım'
Milli Eğitimin günümüzdeki 'hali pür melali' konusunda 'sorumlular' uyandıysa biz de yatalım diyeceğim ama galiba yine uyku tutmayacak(!)